Bitlendiğimiz günlerden, örtündüğümüz günlere
Bizim ilkokul, ortaokul ve lise yıllarımızda “başörtüsü” diye bir sorun anımsamıyorum.
12 yıllık süreçte, inancı gereği başını örtme isteği olan hiçbir arkadaşımız olmadı.
Kılık kıyafetle ilgili en önemli sorun saçlarımızdı.
Özellikle de erkek çocukları…
Müdür ve öğretmenler uzun saç istemezdi.
Tatlı tatlı uyarırdı.
Anne babamızı arar, anlatırdı.
Olmadı berbere gönderirdi.
O dönemler uzun saça karşı en fazla ortaya koydukları gerekçe bitlenmeydi.
Uzun saça bit gelirdi (!)
Biz erkekler de kızları örnek verirdik: Peki, kızlar bitlenmez mi?
***
Bir de kravat derdimiz vardı.
Kolej’de okuyan parlak çocuklar kravat takarlardı ve bir ara, özentiyle de olsa bunu bizim liseye taşıdılar.
Mümkün olmadı.
Usandılar ve vazgeçtiler.
Gri pantolon, beyaz gömlek, lacivert kazakla tamamlandı okul yılları…
O dönem kızlar etek giyerdi yalnızca…
Sonraki yıllarda kızların pantolon giydiklerini gördüm.
Bir ara erkeklere küpe meselesinin tartışıldığını duydum.
Şimdi nasıl bilmiyorum.
Bunların hiçbiri siyasi bir akımın ya da ideolojinin dayatması değildi elbette...
Ama şunu da anımsayalım.
Hepimiz kamu okullarında eğitim görüyorduk ve kırk kişilik sınıfın otuz dokuzu, tümüyle, buralı çocuklardı, nineden dededen, anadan babadan Kıbrıslı…
Bir ya da iki arkadaşımız da ya komutanın kızıydı, ya da Türkiye bankalarından birinin, şube müdürünün oğlu…
Savaşın hemen ardından adaya gelmiş, yerleşmiş ailelerin çocukları da şivesiyle ayırt edilse de ayrı, gayrı olmazdı aramızda…
***
Diyeceğim şu…
Şimdi okullarda “başörtüsü sorunu” doğdu ya…
Türkiye’nin adaya yönelik onca baskısı, müdahalesi olmasa, “Siyasi İslam”ın izleri görülmese, tarikatların ve din dayatmasının yarattığı endişeler hissedilmese, müdür ya da öğretmenler bu meseleyi kendi içinde rahatlıkla yönetebilir.
Hiç de sorun olmaz…
Yasaklar korkutucudur çünkü…
Kıbrıs’ın değerlerini, kültürünü, kimliğini, yaşam modelini değiştirmek isteyen baskıcı anlayıştır ortaya çıkan tepkinin asıl sebebi…
***
Ülkemizde “İlahiyat Koleji” bir ihtiyacın sonucu mu doğdu?
Eğitimin önceliğinin bu olduğuna dair hiçbir rapor, program, çalıştay sonucu anımsamıyorum.
Talimat buydu!
Bana sorarsanız “Turizm Koleji” çok daha öncelikli olmalıydı.
Karar verici değiliz ne yazık…
Bir başkası yönetiyor, uzaktan…
Birileri de “kukla” olmaya razı…
İşte asıl sorun bu…