1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Bitmeyen Savaşın Hikayesi: Bireysel Bir Tanıklık (36)
Bitmeyen Savaşın Hikayesi: Bireysel Bir Tanıklık (36)

Bitmeyen Savaşın Hikayesi: Bireysel Bir Tanıklık (36)

Bitmeyen Savaşın Hikayesi: Bireysel Bir Tanıklık (36)

A+A-

Niyazi Kızılyürek

[email protected]

Hegel’in “birbirine anlam veren belirleyici unsurlar” olarak tanımladığı reflection determinations gibi birbirlerine anlam vererek varolan Kıbrıs Türk ve Rum milliyetçilerinin hükmettiği bir ortamda hayatım zaman zaman çekilmez bir hal alıyordu. Bir yanda “vatan hainliği” suçlamaları, diğer yanda “Türk ajanlığı” iftiraları ister istemez beni etkiliyordu. Adanın her iki tarafında da şüphe ve kuşkuyla karşılanıyordum. Özcü etnik kimliklerin belirlediği zihinsel ve coğrafi sınırların dışına çıkmıştım ve gidecek yerim yoktu. Bir tür No Man’s Land’ta yaşıyordum. Direnmek ve ayakta kalmak gerekiyordu ama nasıl? Sonunda, “Alçaklığın Fotoğrafı” başlıklı yazıyı yazıp bana “vatan haini ve alçak” diyenlere dava açmaya karar verdim. Avukat Hüseyin Celal ile konuştum ve tazminat davası için mahkemeye başvurduk. Birlik gazetesi yazı işleri sorumlusu Doğan Harman’a ve Güneş gazetesi genel yayın yönetmeni Dr. Mustafa Erbilen’e, ayrıca, Birlik gazetesinin sahibi Ulusal Birlik Partisi’ne açtığımız tazminat davasında genç bir bilim adamı ve yazarın kişilik haklarına yapılan saldırıları kınadık ve tazminat talep ettik. Davalıların avukatları aracılığıyla sundukları “savunma” metnini gördüğümde Kıbrıs Türk toplumu adına büyük  üzüntü duydum. Bu kadar bayağı, bu kadar faşizan bir “hukuk” metnine Hitler Almanya’sında bile rastlamak zordu. Daha da vahimi, metin sadece savunma avukatlarının görüşünü değil, Rejimin zihniyetini de yansıtıyordu. Böyle bir zihniyetin iktidar olduğu bir toplumda ne hukuktan, ne de aklıselimden söz edilebilirdi. Etnik nefret ve banal milliyetçilik yönetenlerin akıllarını ve ruhlarını bütünüyle zehirlemiş, gözlerini adeta kör etmişti. Aşağıda okuyucuların değerlendirmesine sunduğum bu “ibret” metnini okuduktan sonra uzun erimli siyasi mücadeleden başka bir çıkış yolunun olmadığına ikna oldum ve “dava” ile ilgilenmekten vazgeçtim. Bir şeyi daha fark ettim: Rejim, Kıbrıslı Rumları eleştirmiyordu, çünkü eleştiri bir tür istişaredir. Rejim, aslında Kıbrıslı Rumları insan saymıyordu. Benim “günahım” da buradaydı. Kıbrıslı Rumlarla eleştirel bir diyalog kurmuştum ve sık sık Kıbrıslı Türklerin yaşadıkları haksızlıklardan söz ediyor, meşru çıkarlarını hatırlatıyordum. Oysa Rejim Kıbrıslı Rumlardan hiç bir şey talep etmiyordu. Onları eleştirmiyordu bile. “Gavur” diyerek Kıbrıslı Rumları topyekun reddediyordu. Bu yüzden “gavurla el sıkışmak ve gülümsemek” affedilecek bir “suç” değildi. Çünkü gülümseme “düşmanı” insanlaştırıyor. Oysa Rejim Kıbrıslı Rumların “düşman” kalmasını istiyordu. Kıbrıslı Rumları eleştirdiğiniz vakit –bu onları insan saydığınız anlamına geliyordu- Rejimin bütün büyüsü bozulabiliyordu. İşte benim gerçek “günahım” buydu. Kıbrıslı Rumlarla istişare ediyor, onları eleştiriyordum. Oysa Rejim Kıbrıslı Rumları eleştiren Kıbrıslı Türkler istemiyordu, Kıbrıslı Rumları reddeden insan tipi yaratmak istiyordu. 

D.M. 50,000,000TL’den yukarı


Lefkoşa Kaza Mahkemesinde

Dava No : 2339/88

Davacı: Niyazi Kızılyürek, Akçay-Güzelyurt

İle

Davalı: 1. Ulusal Birlik Partisi Genel Merkezi, Lefkoşa
        2. Dr. Mustafa Erbilen, Güneş Gazetesi Genel
Yayın Yönetmeni, Lefkoşa
        3. Dr. Doğan Harman, c/o Birlik Gazetesi Yazı
İşleri Sorumlusu, Lefkoşa.

Arasında

Davalı No.1 ve2’nin
Müdafaa Takriri

1) Davalılar talep takririnin birinci paragrafındaki iddialara cevaben davacının sosyal bilimler alanında çalışmalar yaptığını ve/veya bilim adamı ve/veya araştırmacı olduğunu red ve inkâr ederler ve Kıbrıs konusunda yayınlanmış makale ve/veya kitapları olduğunu kabul etmezler.(…)

12)  Davalılar yukarıdaki iddialarına halel gelmeksizin, müdafaalarına aşağıdaki şekilde devam ederler.

13)  Davalılar iddia ederler ki, davacının şikâyet ettiği konu  ve/veya yazı ve/veya mezkûr yazının taşıdığı ve/veya içerdiği ve/veya taşıdığı anlamlar ve/veya içerdiği ve/veya taşıdığı anlaşılan anlamlar doğrudur (Justification) ve davalılar bunu mahkemede ısbat edeceklerdir.

14)  Davalılar yukarıdaki iddialarına halel gelmeksizin iddia ederler ki, davacının şikayet ettiği konu ve/veya dava konusu yazı kamuoyunu ilgilendiren ve/veya kamu menfaatlerine ilişkin bir konuda yapılmış makul bir yorum niteliğindedir.

15)  Davalılar yukarıdaki iddialarına halel gelmeksizin iddia ederler ki, davacının makale ve/veya kitapları Kıbrıs Rum davasına hizmet eden ve/veya Kıbrıs Türk davasını zayıflatmağa ve/veya baltalamağa yönelik ve/veya Kıbrıs Türk halkına ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine ihanet teşkil eden ürünlerdir. Davalılar bunları mahkemeye sunma haklarını saklı tutarlar.

16)  Davalılar yukarıdaki iddialarına halel gelmeksizin iddia ederler ki:
a) Davacının Rum lideri Vasiliu tarafından kabul edilip birlikte resim çekildiği doğrudur.
b) Davacının Özker Özgür tarafından övüldüğü ve/veya takdir edildiği doğrudur.
c) Davacının Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti aleyhine propaganda faaliyetleri yaptığı ve/veya bu faaliyetleri sürdürmek için Güney Kıbrıs’a gittiği ve/veya konferans verdiği ve/veya konuşmalar yaptığı ve/veya demeçler verdiği ve/veya Vasiliu tarafından kabul edildiği doğrudur.
d) Vasiliu’nun ve/veya Rumların ve/veya onlara hizmet eden davacının Kıbrıs Türk halkına hak-hukuk tanımak istemedikleri ve/veya Kıbrıs Türkünü köleleştirmek istedikleri doğrudur.
e) Davacının bir gâvur (Rum) dostu olduğu doğrudur.
f) Kıbrıs Türkü’nün mücadelesini ve/veya davasını baltalamanın ve/veya Rum propagandasına alet olmanın ve/veya Rumlara hizmet etmenin bir alçaklık olduğu - doğrudur.
g) Kıbrıs Türkü’nün ulusal varlığını, hayat hakkını, özgürlük ve bağımsızlığını korumak için Rumlara karşı yüzyıllık ve onurlu bir mücadele verdiği ve/veya büyük bir özveri ile bu mücadeleyi gönümüze getirdiği ve/veya Kıbrıs Türk halkının yiğit bir halk olduğu ve/veya davacı ve/veya benzerlerinin halkın sırtına hançer sapladığı ve/veya Kıbrıs Türkünün bu hançerleri söküp atarak demokratik yollardan gereken dersleri verdiği doğrudur.
17)  Davalılar yukarıdaki iddialarına halel gelmeksizin iddia ederler ki:
a) Davacının TC ve KKTC aleyhine propaganda faaliyetleri yürüttüğü ve/veya bu amaçla Güney Kıbrıs’a gittiği ve/veya bu faaliyetlerini orada sürdürdüğü doğrudur.
b) Davacının Vasiliu tarafından kabul edildiği ve/veya bunu mutluluk saydığı ve/veya mutluluk vesilesi addettiği doğrudur.
c) TC ve/veya KKTC aleyhine propaganda yaptıktan ve/veya Kıbrıs Türk davasına ters düştükten ve/veya Rum propagandasına hizmet ettikten sonra duyulan ve/veya bu faaliyetleri müteakip Vasiliu tarafından kabul edildiğinde duyulan mutluluk türünün çirkin ve/veya alçakça bir mutluluk olduğu doğrudur.
d) Vasiliu’nun Kıbrıs Türk halkını köleleştirmek istediği ve/veya tüm Kıbrıs’ı bir Yunan adası saydığı doğrudur ve/veya Vasiliu ile fotoğraf çektirmekten mutluluk duyanların alçak olduğu ve/veya bu mutluluğu tadan davacının bir alçak olduğu doğrudur.
e) Davacının Kıbrıs Türk halkını köleleştirmek istediği doğrudur, çünkü Kıbrıs Türkünü köleleştirmek istiyen Vasiliu ve/veya Rum tarafına hizmet ettiği ve/veya onlarla işbirliği içinde olduğu doğrudur.
Davacının bundan mutluluk duyduğu da doğrudur, çünkü doğru olmasaydı yukarıda belirtilen faaliyetlerde bulunmaz ve/veya Rumlarla işbirliği yapmaz ve/veya Rum propagandasına hizmet sunmazdı.
f) Davacının çirkin ve/veya alçakça davranışlarda bulunduğu doğrudur.
g) Davacının düşmanla ve/veya gâvurla dost olduğu doğrudur.
h) Davacının Kıbrıs Türk halkını yukarıda zikredilen şekilde ve/veya ahar surette hançerlediği ve/veya Kıbrıs Türkü’nün mücadelesine karşı olduğu doğrudur.
i) Davacının Kıbrıs Türk halkına düşmanca davrandığı ve/veya ihanet ettiği doğrudur.
18)  Davalılar yukarıdaki iddialarına halel gelmeksizin iddia ederler ki:
a) Dava konusu yazının davacının iddia ettiği anlamları
ve/veya talep takririnin 8. Paragrafında iddia edilen anlamları taşıdığını ve/veya içerdiğini ısbat etmesi halinde, davacının makul ve/veya vasat vatandaş gözünde şerefsiz ve/veya karanlık ve/veya güvenilmez ve/veya ihanet içinde ve/veya uzak durulması gereken birisi olduğu bir gerçektir ve/veya doğrudur.
b) Yukarıdaki (a) paragrfında yer alan koşula bağlı olarak ve/veya ahar surette davacının Kıbrıs Türküne karşı suç işlediği ve/veya suçlu olduğu  ve/veya ahar surette suç işlediği doğrudur.
19)  Davalılar yukarıdaki iddialarına halel gelmeksizin iddia ederler ki:
a) Davacının, Kıbrıs Türk halkını gözünde zedelenebilecek ve/veya rencide ve/veya haleldar olabilecek herhangi bir şöhret ve/veya itibarı ve/veya güvenirliği ve/veya saygınlığı yoktur.
   b) Davacının bizzat kendi davranış ve/veya faaliyetleri genel nefret ve/veya saygısızlık ve/veya istiskal ve/veya aşağılanma ve/veya horlanma davet edici niteliktedir.
   c) Davacının bizzat kendi davranışları ve/veya faaliyetleri kendi kendini gülünç düşürücü ve/veya utanılacak niteliktedir ve/veya davacı kendi kendini sakınılacak ve/veya kaçınılacak ve/veya utanılacak bir konuma itmektedir.
   d) Dava konusu yazı davacıyı küçük düşürücü nitelikte olmadığı gibi küçük düşürmüş de değildir; çünkü davacı kendi faaliyet ve/veya davranışlarıyla küçük düşmüştür ve başkaları tarafından küçük düşürülemiyecek kadar küçülmüştür.
20)  Davalılar yukarıda zikredilen nedenlerle davacının öne sürdüğü taleplere veya herhangi bir kısmına hakkı olduğunu kabul etmezler ve davanın masrafla reddini talep ederler.

Fuat Veziroğlu – Zeki Bayram –

Hasan Hasipoğlu

Davalı No.1 ve No.2 Avukatları

İşbu müdafaa Takriri davalı No.1
ve No.2 avukatları Fuat Veziroğlu,
Zeki Bayram ve Hasan Hasipoğlu
tarafından hazırlandı . . . . . . .
tarihinde aslı Mahkemeye ve bir
sureti de davacı avukatı Hüseyin
Celâl’la tevdi edildi.

Mukayyit

Dosyalanmasına itirazım yoktur.

Hüseyin Celal
Davacı Avukatı

26/3/91

Bu haber toplam 1607 defa okunmuştur
Gaile 215. Sayısı

Gaile 215. Sayısı