‘Bitti’ mi?
Hükümet bitti mi?
Bu sorudan çok sıkılmıştım.
“Bitti!”
Siz asıl soruya odaklanınız:
“KKTC’ye dair kurulu düzen ne zaman bitecek?”
* * *
“Senaryo” sıkıcı yazılmış.
Hilesi çok.
Yaratıcılığı yok.
Seyirci “son”u önceden anladığı zaman hiçbir heyecanı olmuyor.
* * *
Özersay “bahane” arıyordu.
Gözümüze gözümüze soktu.
Denktaş şimdiki mi?
Erken davrandı.
“Sebep bensem, yokum” dedi.
Çekildi!
Öyle birkaç saatte yeni bir bahane üretilemezdi.
Film makineye sarılmıştı.
Göğe yansıdı.
* * *
Hükümetten çekildiler.
Bundan öncekiler nasıl çekilmişse...
Hükümet bitti.
Bundan öncekiler nasıl bitmişse...
* * *
Senaryo sıkıcıydı.
Oyuncular fark yaratmadı.
Figüranlar değişse de...
Yönetmen değişmedi...
* * *
Şimdi hele bir de UBP destekli Cumhurbaşkanı adayı olursa Özersay...
UBP-HP Koalisyonu gelirse hele!
Biletleri iade etmek gerekecek.
Ve salondan kalkıp gitmek...
* * *
“Hükümete inanmak” gibi bir meselem yoktu...
“Bu hükümet” için demiyorum.
“KKTC’de bir hükümet” için sözüm.
Böylesi hevesleri terk edeli çok oldu.
Yine de...
Dörtlü Hükümet 14 ay boyunca “kendi ayakları üzerinde” durmayı denedi.
Ne durabildi çok güçlü..
Ne de durması istendi...
Ama bu tavır saygıyı hak etti.
* * *
Yönetilemiyor adanın kuzeyi...
Kendi kurulu düzeninin değişmesini istemiyor kimseler, kolay kolay..
Ne “yakınlar” razı, ne de “uzaklar” rahat bırakıyor.
Bu ülke bilge, çalışkan, kültürlü ve tertemiz bir başbakanı yitirdi; bunun için üzülmeli...
Yoksa hep aynı terane gerisi...