“Biz Devrime Çok İnanmıştık”
Bizim kuşaktan bir büyük olan kuşağa 78 Kuşağı diyoruz.
Bu kuşak özellikle Türkiye’nin o yıllarda içinde bulunduğu, sözlü değil silahların konuşup ölümlerin ve öldürmelerin politik çatışmalarını birebir yaşayanlar olmuştur.
Türkiye’de Türk Solunun biçimlenmesinde ve bölünmesinde söz konusu dönem etken olduğu kadar, Kıbrıs Türk Soluna da önemli bir ivme kazandırmıştır.
Kıbrıslı öğrencilerin de bu dönemde kanı akıtılmış, darb edilmiş, hapse atılmış ve canlarına kıyılmıştır.
Söz konusu dönemin Kıbrıs’ında bir ortaokul-lise öğrencisiydim. Ve abilerimizin Türkiye’deki Sol mücadelesinin bizdeki gençlik örgütlenmesi babında yansıması; Devrimci Gençlik Derneği –ki ben de bir üyesiydim-, ve Halk-Der isimleri altında şekillenmişti.
Türkiye’de ’80 darbesine kadar yaşanılanlar zaman zaman kitaplaşmakta, gazetelerde ve dergilerde röportajlar olarak aktarılmaktadır gelecek kuşaklara. Kıbrıslı öğrencilerin yaşadıkları bu anlamda çok olmasa da kitaplaşmaktadır.
Sevgili Halil Paşa’nın “Biz Devrime Çok İnanmıştık-78’e Bugünden Bakmak” isimli kitabı, söz konusu dönemi ve politik ortamı detaylı ve donanımlı bir şekilde kaleme alması, bu konudaki bilgi açığının giderilmesinde önemli bir katkı sağlıyor.
Kitabın arka kapak yazısında okura şöyle sesleniliyor:
“Halil Paşa, 78 kuşağının Türkiye’deki devrimci mücdelesini bir Kıbrıslı’nın bugünkü gözleriyle anlatırken, günümüz Kıbrıs’ını oluşturan olaylara ise 78’in deneyimine yaslanan bir pencere açıyor.
Kitap, bir yandan yakın tarihimizin önemli ve sarsıcı siyasal ilişkileri ile 78’i yaşayanlar için nostaljik, bugünün gençleri için ise farklı bir dünyanın portresini çiziyor.
‘Biz Devrime Çok İnanmıştık’ Türkiye’deki devrimci mücadeleye sadece tanıklık etmemiş, yükseköğrenimi süresince bulunduğu coğrafyanın mücadelesinin parçası da olmuş Kıbrıslı Türk gençlerden birinin, Halil Paşa’nın hikâyesidir. 1975-1976 senelerinde İzmir Ege Üniversitesi’nde, 1980 darbesi sonrası oluşan karanlığa kadar da Ankara ODTÜ’de devam eden bir hikâye..”
Kitapta 8 ana başlık, 89 altbaşlık altında toplanmış. Söz konusu ana başlıklar; “Yolculuk Başlıyor”, “İzmirli Yıllarım (1975-76)”, “Ankara ve ODTÜ’lü Yıllarım (1976-80)”, “Cezaevi Anılarım”, “Bölünme, Şiddet ve Mücadele Sarmalında Kıbrıslı 78 Kuşağı”, “12 Eylül Askeri Darbesi ve ‘İnancın’ Düşüşü” ve “78 Kuşağına Dair İki Anekdot”.
“Solculuğun Kısa Tarihi”yle başlayan kitapta Türkiye’de 1975-1980 arasında öğrenci olmanın, ne şartlarda bu eğitim sürecinin geçirildiğinin sadece poitik yaşamıyla ilgili değil, örneğin o yıllarda öğrencilerimizin vazgeçilmezi olan “bavul ticareti” gibi sosyal gündelik konulara da yer verilmektedir. Böylece o yılları yaşamayanlar Halil Paşa’nın bu kitabından o yılların kokusunu daha bir duyabilirler-anlayabilirler diye düşünüyorum.
89 altbaşlıktan bahsetmiştim. Bunlar arasından bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum:
“Sabahın Köründe Silahlı Ülkücülerin Baskınına Uğruyoruz”, “DİSK’in Genel Grevinde Ankara Sokaklarını Zapt Ediyoruz”, “ODTÜ, 78 Solunun ‘Kurtarılmış Bölgesi’”, “Dev-Yol – Halkın Kurtuluşu Kavgaları ve Seyfi’nin Dramı”, “İstiklâl Marşı Çalarken Enternasyonal’i Söylemek”, “78 Solunda Mücadele ve Dayanışma Değil, Bölünme ve Çatışma Hakimdi”, “Türkiye Solu Bölününce Kıbrıslı Öğrenciler de Bölündü”, “Kıbrıslı Öğrenciler Arasında Şiddet Olayları”, “12 Eylül Askeri Darbesinin Kıbrıslı Türk Soluna Etkisi”.
Kitapta yer alan “Ercan Turgut Nasıl ve Neden Katledildi” altbaşlıklı yazıdan bir alıntı yaparak bugünkü yazımıza da nokta koyalım:
“...Kıbrıslılardan ODTÜ’lü altı öğrenci, 1978’in 23 Kasım gecesi İGD’nin Ankara’daki bu gecesine katılmak üzere, akşam üzeri saat 7 civarında yurtlardan kalkan ODTÜ otobüsüne bindiler....Ankara şehir merkezinde Necati Bey Caddesi’ne giden durakta indiler...aniden karşıdan 70-80 kişilik kalabalık bir grubun üzerlerine doğu geldiğini fark ettiler. Kalabalık, ‘Ne Amerika, Ne Rusya! Bağımsız Türkiye! diye sloganı atarak ilerliyordu...O yıllarda Perinçek-Aydınlık grubunun parti binası TİKP, Necati Bey’e yakın bir apartman katında yer alıyordu. Kalabalık da orada bulunan parti binasından yeni çıkmış olmalıydı...tam yanlarından geçerken Ercan’ın elindeki İGD dergisini mi fark ettiler, yoksa İGD’li olduklarından mı şüphelendiler? Kalabalık anında dolanıp hem öndeki ikiliyi ve hem de arkalarından gelen dört kişiyi ortasına aldı... Ercan’ın elindeki İGD dergisiyle cebinde İGD’nin konser biletlerini görüdükleri anda, önce tekme tokat giriştiler. Ercan’a ve yanındaki arkadaşı E.B’ye parkalarının altından çıkardıkları demir çubuklarla vurmaya başladılar. Ercan daha saldırının başında yere düşmüştü. Yere düşen Ercan’ın kafasına ve rastgele vücudunun çeşitli yerlerine, yüzü, gözü, parkası her yeri kan içinde kalana kadar acımasızca vurdular..”(syf: 207-208)