“Biz” olduğumuz zaman
Bu toplumun dayanışmacı ruhu bir başkadır.
Kavgaya durdunuz mu yanınıza gelir, omuz verir, gözlerinize konuşur, elinizden tutar ve düştüğünüz yerden kaldırır sizi…
O an yalansız, hesapsız ve sahicidir.
İçtendir o an…
Hele özgürlükse mesele…
Hele toplumsal varlığımızsa, kişiliğimizse…
***
“Elye’den geldim” dedim kamyonuyla adam, karpuz indirdi.
Lokmasıyla geldi bir öteki…
Çöreğiyle, böreğiyle, şemsiyesiyle, sandalyesiyle…
Yüreğiyle geldi pek çoğu!
Seslerimiz çoğaldıkça çoğaldı…
***
Önce demir parmaklıkları getirmiş polis…
Bir yanlış anlama oldu sanırım!
Çünkü taşla, sopayla, nefretle, küfürle Meclis önüne gelen kitlelerle karıştırdılar bizi!
Heyyy!
Onların derdi düşünceyi “linç” etmekti.
Bizimki çoğaltmak!
***
O demir parmaklıklar “yabancı devlet bakanını” korumak için getirilmişti.
Biz, düşümüzü ve düşüncemizi “hücre”ye kapatmak isteyenlere direniyorduk hâlbuki…
Sonrasında demir parmaklıkları topladılar, götürdüler.
İyi ki de öyle yaptılar…
Öyle demir kafes içinde yürümek nasıl bir ilkellik olacaktı.
O kafese insanımızı yerleştirdiler epeydir, iyi biliriz sızısını…
***
Bir başkadır bu ülkenin dayanışmacı ruhu…
Şimdi diyeceksiniz ki, bugüne kadar başımıza ne gelmişse “kabullendiğimiz” için gelmedi mi?Sustuğumuz, sindiğimiz, yarandığımız…
Doğrudur.
Çok geniş yığınları bencilleştirdi bu düzen!
Menfaat odağında bir hayat köpürttü.
Çünkü “ganimet” zehrini içti kitleler…
Toprak kazandık ama yurt kaybettik.
Dünyayı kaybettik, güya “devlet” sahibi olduk derken…
Gördük, gömüldük adeta!
***
Yine de “kazanacağız” geleceği…
Kenetlendik mi yenilmiyoruz.
“Biz” olduğumuz zaman çok hem de çok güzel oluyoruz.
“Takvim Yılı”
UBP’nin yeni “takvim yılı”nı öğrendik.
Haziran’dan Haziran’a bundan böyle 1 yıl yapmıyor.
Haziran’dan ertesi Aralık ayına giderseniz, işte o zaman 1 yıl doluyor.
16 ayda!
Berova’dan Taçoy’dan duydum.
Meclis’te!
Kulağımla!
***
Bu formülü yaş günleri için de uyarlarsak eğer hepimizi daha genciz…
16 ayda 1 yaş alacağız bundan böyle!
Diyelim ki 1 Haziran’da doğdunuz.
Ertesi sene 1 Haziran’da 1 yaşında olmuyorsunuz.
“UBP Takvim Yılı”na göre, ertesi sene Aralık ayında yaş alıyorsunuz (!)
***
“KaKaTeCe” değil!
ŞaKaTeCe!
Kıbrıslı Türkler inanmıyor bu yalana!
Avrupa Parlamentosu Türkiye’ye, Kıbrıslı Türklerin Türkiye’nin uzantısı değil, Kıbrıs ülkesinin meşru bir toplumu olduğunu hatırlattı.
Çavuşoğlu hemen geldi!
“Siz Türkiye’ye bağlı bir alt yönetimsiniz” diye bağırdı.
***
Çok mu abartılı bir yorum oldu?
Hiç de değil!
“Siyasi eşitlik yok egemen eşitlik var” dedi Çavuşoğlu, güya dünyaya mesaj verecek.
Önce kendinin buna inanması gerekiyor.
İnansaydı eğer…
“KKTC Dışişleri Bakanı”nı Ankara’dan atamazdı!
Ya “Başbakan”.
Kendi parti kurultayında dibi görmüş isim Başbakan oldu.
Yüzde 60’la partisinde zafer kazanan kişi de Meclis’in arka koltuklarında oturuyor şimdi.
Bu mu “egemen eşitlik?”
***
Bu ülke gençliğinin en önemli sevinci “Türkiye şampiyonu” olmak…
Seviniyoruz gerçekten…
Ne kadar dramatik değil mi?
Dünyamızın sınırları bu kadar!
***
TC Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun tuzu kuru bu anlamda…
O bir dünya ülkesi yurttaşı!
Yaşadığımız “dünyasızlığı” anlamıyor.
“KKTC” denen yapıda ada yarısının uluslararası toplum dışında kalmasını pek umursamıyor.
Köy köy gezerek “yurttaşlık” sözü veriyor örneğin!
Ankara’dan bağlanmış ihaleleri takip ediyor.
Bir de zorla seçtirdiği Cumhurbaşkanı, adeta döve döve değiştirdiği Dışişleri Bakanı ve dipten kazıdığı Başbakan’la “egemen eşitlik” masalları anlatıyor.
Geçtim dünyayı…
Kıbrıslı Türkler inanmıyor bu yalana!