BİZDE TRAFİK KAZASI YOK, TRAFİK CİNAYETİ VAR!
"BU HAFTA HANGİMİZ ÖLELİM" başlıklı köşe yazısını yazalı henüz iki ay olmamış. Ve bu kısacık sürenin ardından tüm ülkeyi yasa boğan bir trafik kazasına uyanmışız dün sabah. Hâlbuki o köşe yazısında, trafikte kaybettiğimiz canların ne kadar fazla olduğunu şu cümlelerle anlatmaya çalışmıştım iki ay önce:
“Düşünün ki bir gün ülkemizde bir seri katil gazetelere gönderdiği isimsiz bir mektup ile açıklama yapıyor: Her hafta bir kişiyi öldüreceğim diyor. Dahası polis bu konuda yetersiz kalıyor ve 16 yıl boyunca bu katil her hafta bir insanı öldürmeye devam ediyor. Eminim tüm halk panikler, isyanlar çıkar ve bu katilin yakalanması için seferberlik başlardı.
Geçtiğimiz hafta yerel bir gazete son 16 yılda trafikte hayatını kaybeden insanların sayısını açıkladı. 2000 yılından beridir trafik kazalarında kaybettiğimiz insanların sayısı 722 âdete ulaşmıştır. Yani ortalama haftada 1 kişiyi kaybetmişiz trafik kazalarında.
Bu veri ışığında ülkemizde trafik canavarının bir seri katil olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Bu katil gün ve gün can alıyor. Bizler de ilginç bir şekilde benimsemişiz bu katili. Her hafta birimizin ölebileceğini kabullenmişiz, sanki önleyemezmişiz gibi. 16 yıldır istikrarlı bir şekilde her hafta içimizden birinin öldürülmesine isyan etmez olmuşuz. Sorun olduğunu kabul etmek ve çözüm aramak yerine, sorunu kabullenmişiz.”
Tabii, bu köşe yazısını yazdığımda dün yaşadığımız büyüklüğünde bir travmanın etkisinde değildi ülkemiz. Küçücük canlar ülkenin standartlar eksikliğinden dolayı hayata yeni başlamışken gözlerini yummamıştı henüz.
Bugün hepimiz yas içindeyiz ve üzgünüz. Üzgünüz ama bunu da unutacağız. Ve daha da kötüsü bu ölümlerin engellenmesi için adım atılmamasının hesabını yine sormayacağız.
Karayolları müdürü yine aynı müdür olacak, bu dönemki ulaştırma bakanı yine konuyu üzerine almayacak ve insanlar haftada bir ortalama ile ölmeye devam edecekler. Bizler ise bağrımıza taş basacağız, üzüleceğiz ama yine de bu ülke yönetiminden trafik ile ilgili bazı adımlar atmasını talep etmeyeceğiz.
Bu arada bir kesim bunun bir kaza olduğunu öne sürecek yine. Tabii, sözlükte kaza kelimesi “umulmayan bir olay sonucu bir nesnenin zarara uğraması” olarak tanımlanıyor. Hâlbuki biz istatistiklere baktığımızda haftada bir kişinin öleceğini biliyoruz. Dahası bu ölümlere önlem almak konusunda yönetimlerimiz başarısız kalıyor.
Sorun tespitini iki ay önce ortaya koyduğumuz gibi yine aynı kelimelerle ortaya koyalım:
- Ülkenin toplam yerleşik resmi nüfusu 286.000 iken, son yapılan trafik çalıştayına göre araç sayımız 150.000’dir. Bu araçların 50.000 âdeti ise şu anda Lefkoşa’da bulunmaktadır.
- Nüfusumuz içerisinde çocukların ve taşıt kullanmayan erişkilerin de olduğu varsayılırsa, araç filomuzun ciddi bir oranı turistlerden ve öğrencilerden oluşuyor demektir.
- Özellikle gece dışarıya çıkan insanların alkol almaları durumunda eve dönebilme alternatifleri yok denecek kadar az.
- Genel olarak bu araç yoğunluğuna karşılık verecek yollarımız yok. Kıbrıs’ın şehirlerarası yolları ve şehir için trafik sistemleri 150.000 araca göre tasarlanmamış ve bu yoğunluğu kaldırmıyor.
- Kişi başına düşen araç sayısı bu kadar fazla olunca, nasıl tedbir alınırsa alınsın kazalar ve ölümler yaşanıyor
- Ülkenin özellikle şehirlerarasındaki yollarında standart yok. Çevre yollarımızın köylerle iç içe olması, çevre yollarımız üzerindeki yaya geçitleri, gelişigüzel koyulan çemberler ve şehir içi yollarımızda standart eksikliği ciddi tehlike yaratıyor.
Durum bu iken artık farklı sistemleri konuşarak ülkemizde ulaşım standartlarını ve toplu taşıma sistemlerini belirlememiz elzem haline gelmiş durumdadır. Artık Lefke’den Karpaz’a, Girne’den Lefkoşa’ya ülkemizde ulaşım politikalarını yapılandırmak için çalışmalıyız. Çünkü ancak bu şekilde ülkenin yolları üzerine binen bu yükü hafifletebilecek ve ölümlere sebep olan araç yoğunluğunu azaltabileceğiz.
Tabii, bunu yapmak için esas görev halk olarak bizlere düşüyor: Ya hayatımızı tehlikeye koyan bu konuda irademizi gösterecek ve reform yapılması için siyasete baskı uygulayacağız ya da bir sonraki hafta da trafikte seri katilimize vereceğimiz canlar için ağıt yakacağız.
Karar iki ay önce olduğu gibi yine bizimdir.