1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Bizi korkutmayınız, bizi koruyunuz
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Bizi korkutmayınız, bizi koruyunuz

A+A-

Krizi yönetemediler, liderlik yapamadılar

gg-094.jpg

Böyle “kriz yönetimi” olmaz.
Süreci çok kötü yönetiyor iktidar.
Cumhurbaşkanı da buna dahil, hükümet de…
Liderlik yapamadı kimse…
Panik arttı.
Korku büyüdü.

*  *  *

“Kim suçlu”nun ilanına ihtiyacımız yok.
Liderlik bu değil.
Seçim körlüğü içindeyiz.
Sürükleniyoruz.
Öyle olunca da yanlışa yanlış diyemiyoruz.

*  *  *

“6 bin kişi yoğun bakıma girecek de 21 bin vaka sayısına ulaşılacak.”
İnsanlar zaten korkudan titrerken, bunları seslendirmek sorumluluk mu sizce?
Böyle bir “senaryo” olabilir.
Siz bunu kendi içinizde değerlendirir, çözüm üretirsiniz.
Çünkü toplum yönetenlerini bu amaçlar için seçer.
Kendilerini “korkutması” için değil.
Koruması için…


*  *  *

Bir gün evvel “kapıları kapattılar” diye şikayet etmek…
“İki tarafı da ilgilendiren konularda ortak hareket etme kültürünü geliştirmek zorundayız” demek.
Ertesi gün!
Hatta daha üzerinden 24 saat geçmeden “Olağanüstü Durum” ilanı istemek nasıl bir tutarlılıktır?
“Kapıları açalım ama evlere kapanalım.”
Bunu sorgulamak ayıp olmamalı!

*  *  *

Peki hükümet?
“İş yerlerini kapattım” demekle bitiyor mu?
“Vs” diye “Vb” diye karar yayınlıyorlar.
Biri diğeriyle çelişiyor, kimi “politik” kimi “ideolojik” kaygılar taşıyor; hangisi salgınla, hangisi siyasi rekabetle olduğu anlaşılmıyor.
Evlere kapatılan insanların bir de hayatları vardır.
Gelirleri…
Geçimleri…
Yarınları…



*  *  *

Böyle “kriz” yönetimi olmaz.
“Sinir krizi” olur bunun sonu, olsa olsa…

 




‘Sokağa çıkma yasağı’ mı ihtiyaç, OHAL mi?

covid_1.jpg
“İktidar”ı eleştirdiğimiz için kimileri bizi ayıplıyor.
Olsun.
Diyoruz ki “sokağa çıkma yasağı” için OHAL’e ya da ODUR’a ihtiyaç yoktur.
“Olağanüstü Hal” istemez, “Olağanüstü Durum” gerekmez, diyoruz.
“İnsanlar hasta mı olsunlar?”
Ne ilgisi var.
İhtiyaç “eve kapanmak” mı?
O zaman “sokağa çıkma yasağı” ilan edilebilir.
Bakanlar Kurulu bu kararı alsa yeter, yasal engeli de yok.

*  *  *

“Olağanüstü Durum” niye gerekiyor peki?
Eğer “kişisel özgürlüğü” de kısıtlayacaksa…
Eğer “kişilerin dolaşım özgürlüğünü” engelleyecekse özel olarak…
Bir de…
“Olağanüstü Durum” halinde Cumhurbaşkanı, ülkeye başkanlık eder.
“Kanun Gücünde Kararname” çıkarabilir, Cumhurbaşkanı!
Peki hayal ettiğimiz “demokrasi” bu mu?

*  *  *

“Sağlık” mı dediniz?
Yeniden yazıyorum.
Sokağa çıkma yasağı için OHAL’e ihtiyaç yoktur.
 




Paylaşmaya var mıyız?

Olağanüstü dönemlerde, olağanüstü dayanışma gerekir.
Çok açık söylüyorum, kimse de üzerine almıyor.
Evlere kapanalım, birlikte…
Maliye’nin gelirlerini de hep birlikte paylaşalım.
Nasıl mı?

Ne varsa elde, avuçta…
Kamuda görevli memur, sigortada kayıtlı ne kadar işçi varsa…
“İşveren” demiyorum, memur, işçi…
15 günlüğüne yalnızca…
Nisan’a kadar…
Ortak paylaşalım…
Cumhurbaşkanı’ndan en düşük baremdeki memura, marketteki tahsildardan butikteki tezgahtara ortak pay edelim, 3 bin, 4 bin, neyse…
Bu dayanışmayı tek bir kez göstersek, o zaman inanacağım, ‘Olağanüstü Durum’ çağrısına…

 



TC, KC, ateşkes

Şaka şenlik değil bu ülkeye 1974’ten bugüne belki ilk kez “Türkiye Cumhuriyeti” yurttaşlarının gelişi yasaklandı.
Cesur karar.
Bir yandan da Kıbrıslı Rumların da girişi yasaklandı tabii..

Çok ağırıma gidiyor, şu durum…
Kıbrıs ülkemdir benim…
Tümü…
Ve doğrusu, güneye geçişimin engellenmesini kabul edemiyorum.
İnsan kendi yurdunda nasıl istediği yere gidemez…
O nedenle de ‘barış’ diyenlere sesleniyorum.
Ateşkes bu!
Ne yazık ki, yalnızca ve sadece, ateşkes…

 

 

Bu yazı toplam 2011 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar