Bizim ‘Cemaatçi’ler
Türkiye’de AKP ile Cemaat kapışması şiddetlendi ya…
Dün de dediğimiz gibi bunun Kıbrıs’a mutlaka yansıması olacak.
En basiti, borsa ve dövizde dalgalanma yaşanacak ve cebimizdeki para gene eksilecek!
Klasik…
Kimi zaman birisi Anayasa’yı savurur, Türk Lirası’Nın değeri düşer.
Kimi zaman bir başkası operasyon yapar, gene Türk Lirası’nın değeri düşer.
Ankara’ya göbek bağıyla bağlanmış KKTC’de yaşayanlar da uzaktan izler gelişmeleri, cebindeki paranın değeri erir, erir, erir…
**
Üç bakanın oğulları dahil birçok önemli ismin gözaltına alınmasını AKP iktidarı “restleşme” olarak okudu.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın dün akşamüzeri yaptığı açıklama çok netti. AKP kurmayları olup bitenleri bir “komplo” olarak görüyor. Yani bir “yolsuzluk, rüşvet soruşturması” olarak değil.
Zaten operasyona katılan bazı polis amirleri dün görevlerinden alındı.
AKP’nin açmazlarından en önemlisi, geçmişte de benzer şekilde sabahın erken saatlerinde ve eş zamanlı yürütülen Ergenekon, Balyoz gibi soruşturmaların başındaki isim Savcı Zekeriya Öz’ün yine başrolde olması… Öz’e geçmişte tam destek veren AKP, 17 Aralık’ta kendi silahıyla vuruldu.
**
TC-KKTC ilişkileri resmi düzeyde, yani dış görüntü bakımından zigzaglar çizmeyecek muhtemelen.
Ancak gayrı resmi düzeyde 17 Aralık sürecinin buraya yansımalarını hissedeceğiz.
Zira operasyon Türkiye’deki ‘güç kavgası’nın bir ürünü ve oradaki kavga bir şekilde buraya da yansıyacak.
Geçmişte en genel tanımıyla ‘ordu’ ile ‘sivil yönetim’ arasında cereyan eden bir kapışma vardı. “Ankara” denildiğinde hemen “Hangi Ankara” sorusu sorulurdu. Çünkü tek ‘merkez’ yoktu.
Sivil yönetim Genelkurmay’ın onayı olmadan kolay kolay adım atamazdı.
Özellikle de Kıbrıs sorununda!..
Tam da müzakere sürecinin başlamasının beklendiği bugünlere denk gelen 17 Aralık operasyonları Türk tarafının pozisyonunda beklenmedik değişimleri tetikleyebilir.
**
Kıbrıs sorunuyla beraber Ankara’nın KKTC politikasında da bazı değişimler, ilişkilerde yeni açılımlar ya da boyut değişimleri yaşanabilir.
Özellikle de buradaki duruşunu Ankara’daki hava durumuna bakıp şekillendiren sağ siyasetçiler, mutlaka Türkiye’deki gelişmeleri okumaya çalışıyordur.
Bizdeki sağın geçmişi ‘derin devlet usulü’ bir Kıbrıs politikası ile doludur.
Kıbrıs sorununda Kıbrıs Türk sağının taptığı kabe, Genelkurmay Başkanlığı, hatta Özel Harp Dairesi’ydi.
2000’li yılların son diliminde Erdoğan iktidarının güçlenmesi bu tabloyu da değiştirdi.
Eskiden komutanlıkları ziyaret eden sağcı siyasetçiler Diyanet’in yolunu tutmaya, Hacca gitmeye, cami açılışlarında görülmeye başladı!
AKP ‘takiye’ yapardı da bizdeki sağcı politikacılar yapamaz mıydı?
**
Şimdi yeni bir eşiğe gelindi gibi görünüyor.
Türkiye’deki Fetullah Gülen-Erdoğan kavgasında ibrenin kimden yana duracağı kestirilemiyor. AKP’li sözcülerin ve AKP medyasının bir panik içinde olduğu belli. Bunun sonucunda daha antidemokratik uygulamaları beklemek için kahin olmaya gerek yok.
Bülent Arınç’ın son operasyonlarla Gezi Parkı olaylarını birbirine bağlaması da bunun bir sinyali olmalı…
Özetle Türkiye’deki karışık tablo, sürekli kabe değiştiren bizdeki sağ siyaseti yeni arayışlara yönlendirecek gibi görünüyor.
‘Cemaatçi’ler zaten vardı, ama şimdi yenileri de türeyebilir.