BİZZAT KIBRIS TÜRK KÜLTÜRÜNÜ ÇÖKERTENLER...
Bugün AB'ye girersek;
"Kıbrıslı Türkler, kendi kültürünü benliğini nasıl korumalı"
tartışmaları yapılıyor!
KÜLTÜR
Kültür bir birikimdir.
Binlerce yılın mirasıdır.
Sanattan mutfağa, müzikten davranışlara, siyasetten insan ilişkilerine, üretimden tüketime yaşamın her alanında insanoğlunun ürettiği ve taşıdığı herşeydir...
Kültür bir toplumun zikridir...
Eğer Kıbrıs'lı Türkler için baskın ve etkili olan kültür, Batı tarzı yaşam biçimi ise,
Kıbrıs Türk halkının kültürünü, millî kültür olarak değerlendirmek zaten doğru olur mu?
Yoksa! Kıbrıs Türk kültürünü ulus ötesi toplum veya kimlik olarak mı değerlendirmek,
Tarihî ve sosyolojik gerçeği göz ardı etmek mi olur?
TEZ/ANTİ-TEZ/SENTEZ
Eğer bu yaşam biçimini diyalektik perspektiften değerlendirirsek;
Yaşadığımız "karma kültür" sentez,
"Yerel unsurlar" tez,
"Olmayan unsurlar" anti-tez olur...
Sosyal bilimlerin görevi de bu diyalektiği incelemektir...
Bu konuda ne söylemek istediğimi Metodolojik olarak "yanlış",
Sosyolojik olarak "sakıncalı" bulanlar,
Bu dokuyu siyasallaştırıp "millî kültür" olarak değerlendirmeye, devam edebilirler...
Kimse Yunan kültürü karşısında verilen kimlik mücadelesini inkâr etmiyor!
Ama; asıl, Kıbrıs Türk kültürünü salt Anadolu ve Orta Asya kültürünün bir alt birimi olarak değerlendirmek,
Bu yönüyle siyasallaştırıp,
Etnik benlik içerisinde yeni oluşan siyasi koşullara, Barış olgusuna karşı dem vurmak,
Sosyolojik ve metodolojik olarak "sakıncalı" değil mi?
MODERN OLMAK
Artık bilginin çeşitlendiği, dolaşıldığı ve paylaşıldığı ağ toplumlarında yaşıyoruz...
Toplumlar bu ağlar üzerinde kuruluyor...
Ağların merkezleri mi var?!
İnsanlar modernleşmenin özneleri olmak istiyor!
Kendilerini dünyanın herhangi bir yerinde "evde" hissetmek istiyorlar!
Modern olmak nedir?
Marx’ın deyişiyle modern olmak:
“katı olan her şeyin buharlaşıp gittiği”
bir evrenin parçası olmaktır...
"Sizin" idealleriniz değil midir, eninde sonunda bizzat Kıbrıs Türk kültürünü çökerten?
İnsanlar 1974 sonrası ruhlarını sahte koçanlarla tanıdılar;
Havuzlu villalar,
Dubleks evler,
Arsalar, krediler...
Bunlara ait arzu ve isteklerle insanlar kendilerini metalarda, ganimetlerde tanıdılar...
Böyle olmadı mı?!
Duyarlıktan, maneviyattan ya da kişilikten yoksun bir toplum yaşantısını teşvik eden "sizin" idealleriniz değil miydi?
Özgelişme yolunda "Milli Kültür" düzeyinde bir ruh kalmışsa bana da söyleyin!