Bladan’da bazı kemikler açığa çıktı...
Karpaz’ın Bladan (Çınarlı) köyünde bazı kemiklerin açığa çıktığı ve Kayıplar Komitesi yetkililerinin polis tarafından bölgeye çağrılarak bu kemiklerin kayıt altına alınmasını sağladıkları öğrenildi.
Bir dere yatağı kenarında Kayıplar Komitesi arkeo
Karpaz’ın Bladan (Çınarlı) köyünde bazı kemiklerin açığa çıktığı ve Kayıplar Komitesi yetkililerinin polis tarafından bölgeye çağrılarak bu kemiklerin kayıt altına alınmasını sağladıkları öğrenildi.
Bir dere yatağı kenarında Kayıplar Komitesi arkeologları tarafından yapılan kazıda bir şahıstan geride kalanlara ulaşıldı. Kayıplar Komitesi kazı ekibi 20-21 yaşlarında olduğu tahmin edilen bir erkeğin iskeletine ulaştı. Bu şahsın bir “kayıp” şahıs olup olmadığı bilinmiyor ve ancak DNA testleri sonucu “kayıplar listesi”nde bulunup bulunmadığı anlaşılacak.
Bu konuda daha ayrıntılı bilgi sahibi olan okurlarımızı isimli veya isimsiz olarak 0542 853 8436 numaralı telefondan beni veya 22-83607 numaralı telefondan Kayıplar Komitesi görevlisi Mine Balman’ı aramaya davet ediyorum.
*** Okurlarımız bildiklerini paylaşmaya devam ediyor...
“Mağusa-Lefkoşa yolunda, tavuk çiftliğine giden yola üç kişi gömmüştük...”
Bir okurumuz bizi ziyaret ederek şu bilgileri paylaşmak istediğini söyledi:
“1974’te ikinci harekattan sonra savaşta ölmüş olan üç kişiyi gömmüş olduğumuz yeri size tarif etmek istiyorum. Mağusa’dan Lefkoşa’ya gelirken, Lefkoşa’ya yaklaştığınız zaman, sol kolunuzun üzerinde bir tavuk çiftliğine giden yol vardır. Bu yol üzerinde üç zeytin ağacı vardır. Biz bu üç zeytin ağacının yanına üç kişi gömmüştük. Gömdüğümüz insanlar üniformalı Kıbrıslırum askerlerdi. Cesetler çürümüştü. Kepçeyle kaldırmaya çalıştığımızda, bu çürüme nedeniyle bir tanesinin kafası kopmuştu. Yüzeysel olarak gömmüştük kendilerini. Bir arkadaşımız bu üç kişiyi gömmeden önce üstlerini yoklamış ve bir tanesinin cebinde 15 şilin para bulmuştu... O üç zeytin ağacının etrafını araştırırsanız, hala orada olabilirler. Eğer oradaki tarlalar ekildiysa, belki da kemikler toprağa dağılmıştır.”
Bu okurumuza paylaştığı bu değerli bilgiler için sonsuz teşekkürler...
“18 yaşındaki genci infaz eden adamın kardeşi ertesi günü öldürülmüştü...”
Bir okurumuz şu bilgileri paylaşmak istediğini söyledi:
“Kaymaklı’nın kapalı bölgesine giden pekili kapılar vardır yol üzerinde. O bölgede yüncülerin dükkanı vardır. Harekat sırasında biz o bölgedeydik. Yarım inşaat bir apartmandaydık. Bize bir emir verilmişti. “Çivi bulun ve bölgedeki evlerin kapılarını çakın, açılmasın” denmişti. Herkes da çivi aramaya çıktıydı. Kolay mıydı durup durduk yerde çivi bulmak? Çivi ararken, mücahit arkadaşlarımız 18 yaşında bir genci yakaladıydı bir evde, çocuk yatağın altına saklandıydı. Yüzü sapsarıydı. Günlerdir bir şey yememiş, sadece su içmişti. Çok gençti, daha çocuk sayılırdı.
Onu bulunduğumuz yarım inşaat apartmana getirdik. Komutanımıza haber saldık, böyle bir savaş esiri aldığımızı ki gelip teslim alsın. Fakat komutanımız kendisi gelmeyerek, yerine bir başkasını göndermişti.
Bu adam gelir gelmez, silahını kaldırıp bu 18 yaşında genci 10 kişinin gözleri önünde takır takır vurarak öldürdü. Hepimiz şoke olmuştuk...
Ertesi günü bir bağırma, bir çağırma, bir hareket oldu. Ne olduğunu sorduğumuz zaman, bu 18 yaşındaki Kıbrıslırum genci herkesin gözü önünde “alemin cesuru kendisiymiş” gibi çekip vuran adamın kardeşi meğer savaşta öldürülmüş ve ölüsünün haberi gelmişti... O zaman hepimiz “Eden bulur” dedik ama hem bu gence, hem de bu adamın öldürülen kardeşine çok üzüldük... Bu genci nereye gömdüklerini bilmiyorum... O bölgeye şimdi çok inşaat yapıldı... Belki bunları yazdığınızda, bölgede gömü yaptığını hatırlayanlar sizi arayıp nereye gömdüklerini söyler...”
Bu okurumuza paylaştığı bu bilgiler için sonsuz teşekkürler. Bu konuda daha ayrıntılı bilgi sahibi olan okurlarımızı isimli veya isimsiz olarak 0542 853 8436 numaralı telefondan beni veya 22-83607 numaralı telefondan Kayıplar Komitesi görevlisi Mine Balman’ı aramaya davet ediyorum.
*** BİR MARONİT OKURUMUZDAN...
“Evet, umut vardır...”
Bir Maronit okurumuz, bize şu mektubu gönderdi:
“Sevgili Sevgül, merhaba!
Sana o kadar uzun zamandan beridir bir e-mail göndermek istiyordum ve kocaman bir BRAVO demek istiyordum ki, anlatamam... Her hafta POLİTİS gazetesinde çıkan yazılarını takip ediyorum ve gerçekten de sevgili yurdumuz için yürüttüğün harika çalışma için tebrikleri hakediyorsun.
Ne yazık ki Sevgül, kendi kendimize kendi ülkemizi mahvettik, hatalarımızdan birşeyler öğrenmek yerine, aynı hataları tekrarlamaya devam ediyoruz. (Burada herkes benim gibi düşünüyor, Kıbrıs’ın kuzeyindeki insanların ne düşündüğünü bilmiyorum...) Ailem Koruçam’da (Kormacit) yaşıyor ve ben ailemle birlikte oraya gidiyorum, geçmişte olduğu gibi birlikte yaşamıyor olmamızdan ne kadar üzüldüğümü anlatamam. Ama bunu başarabilir miyiz acaba???
1974’te ben yalnızca 3 yaşındaydım ancak işgal esnasında ailemin yaşadığı korkuları ve kaygıları hatırlıyorum. Ancak ailemin bize her zaman Kıbrıslıtürkler’den sevgiyle söz ettiklerini de hatırlıyorum, Aya İrini (Akdeniz) ve Livera’dan (Sadrazamköy) gelen ve dedemle ve nenemle birlikte tarlalarda birlikte çalışan Kıbrıslıtürkler’den büyük sevgiyle söz ederlerdi. Şimdi ben bu duyguları çocuklarıma aktarmaya çalışıyorum. Ve şunu söyleyebilirim ki adamız için “savaşan” “vatanseverler”den çok daha fazla şey anlıyorlar. Ve ben çocuklarımla gurur duyuyorum.
Bugün bizimle paylaşmış olduğunuz Hürmüs Kayakan Sarp’ın makalesini çok beğendim. Lütfen ona selamlarımızı ilet. (Ona Facebook’tan mesaj göndermeye çalıştım ama ulaşıp ulaşmadığından emin değilim...) Ancak onun gibi, senin gibi, benim gibi, bizim gibi düşünen insanlar gibi insanlarla ülkemizi ileriye taşıyabiliriz. Ve evet, umut vardır...
Tekrar sizi kutlar, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim...
Sevgiler,
M. (Adı yanımızda mahfuz).