“Blame Game” ya da “Suçlama Oyunu”...
Görüşmeler başlayamadı. Talat ile Hristofyas’ın 2008 yılında, 2 görüşmede zemini oluşturarak kısa sürede başlattığı liderler görüşmesi Haziran 2012’de Rum tarafının AB dönem başkanlığı bahane edilerek Eroğlu tarafından kesilmişti.
Rum tarafının 6 aylık dönem başkanlığı bitti. Ardından seçim de bitti. Şubat ayında Anastasiadis cumhurbaşkanı seçildi. Anastasiadis önce ekonomik krizi bahane göstererek görüşmeleri yeniden başlatmayı erteledi. Sonra da “nereye gideceğimizi bilmeden görüşmelere nasıl başlayacağız” diyerek “ortak açıklama isterim” diye tutturdu.
Anastasiadis sanki Talat-Hristofyas 23 Mayıs ve 1 Temmuz 2008 açıklamalarında yokmuş da bunu şimdi kendisi talep ediyormuş gibi ortak açıklamada “tek egemenlik, tek uluslararası kimlik ve tek vatandaşlık” talep etti.
Eroğlu da “Talat’ın bıraktığı yerden devam” konusunda BM’ye güvence verdiğini ve Talat’ın bu ifadeleri kabul ettiğini dolayısıyle bıraktığı yerden devam dediği için kendisinin de kabul ettiğini unutarak bu ifadelerin ortak açıklamada yer almasına karşın “iç vatandaşlık” ve benzeri ifadeleri ortak açıklama metnine dahil etmek istiyor.
Önceki yazılarımda da belirttim bu ortak açıklamaya hiç ihtiyaç yoktu. Anastasiadis tam da Eroğlu’nun yaptığı gibi “Hristofyas’ın bıraktığı yerden devam” deseydi sorun çözülmüş ve görüşmeler başlamış olacaktı. Ama Anastasiadis ortakları Diko ve Edek’i de tatmin etmek ve iç siyasette Akel ve Hristofyas’a bir darbe daha vurmak için ortak açıklama istedi.
Eroğlu da ortak açıklamayı “acaba Talat’ın kabul ettiği ve benim de kabul etmek zorunda kaldığım ‘Tek Egemenlik, Tek vatandaşlık, Tek uluslararası kimlik’ ifadelerinden kurtulabilir miyim” diyerek ortak açıklama çalışmalarına başladı. Sonra da başaramayacağını anlayınca “önkoşulsuz ve kalınan yerden devam edelim” dedi.
Ama Anastasiadis artık istediğini almış, topu Eroğlu’nun sahasına cirilemiş ve uluslararası kamuoyu önünde Türk tarafını sıkıştırmayı başarmıştı. Artık bundan geri gitmesi beklenemezdi.
Salı akşam saatlerinde çok önemli iki görüşme gerçekleşti. Hem ABD Dışişleri bakanı John Kerry, hem de İngiltere Dışişleri bakanı William Hauge Türkiye Dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu’nu telefonla arayarak Kıbrıs sorunu ve ortak açıklama ile ilgili görüştü.
Rum basınından öğrediğimize göre görüşmede her iki dışişleri bakanı Davutoğlu’ndan, Eroğlu’nun tek ve bölünmez egemenliği kabul etmesi için müdahalesini istediler. Ancak Rum basını “Davutoğlu bu görüşmeler sırasında Eroğlu’na baskı yapamayacağını, müzakerelerin başlaması çabasında Kıbrıs Türk tezi konusunda yetkili olanın Eroğlu olduğunu söylemiş görünüyor” yorumunu yaptı.
Bu aşamada Pazartesi adaya gelen Downer’in 3-4 günlük yoğun girişimi de sonuç vermedi. Taraflar ortak açıklama konusunda uzlaşamadı.
Halbuki Downer ortak açıklama pürüzünü çözerek liderleri en azından ilk görüşmeye oturtmak için adaya gelmişti. Muhtemelen bugün ya da yarın adadan ayrılacak ve en iyi ihtimalle yeni yılın ilk günlerinde geri dönecektir.
Bu arada yarın Atina’ya gidecek, Cumartesi de adaya gelecek olan Davutoğlu bakalım çantasında ne getirecek?
Sanırım Davutoğlu hala önceden mutabakata varılan ama bir türlü gerçekleşmeyen iki liderin temsilcilerinin karşılıklı Ankara ve Atiana’yı ziyaretlerini gerçekleştirmeye çalışacaktır.
Bu aşamadan sonra bunun ne gibi yarar sağlayacağını bilmiyorum. Bunun yerine Davutoğlu, görüşmelerin yeniden başalaması için artık olmazsa olmaz duruma gelen ortak açıklama metni üzerinde uzlaşılması yönünde Eroğlu’nu biraz cesaretlendirmesi, Anastasiadis’e de “yapıcı olması yönünde çağrıda bulunması” daha yararlı olacaktır.
Yoksa Mısır dönüşü “Rum Ulusal Konseyi”ni toplayarak durum değerlendirmesi yaparak yeni politika belirleyeceğini açıklayan Anastasiadis sorunun çözümüne katkı yapmaz. Aksine çıkmazın derinleşmesini sağlar.
Bugün gelinen aşamada taraflar yeniden eski “blame game”li günlere geri dönmüş oldu.
Türk tarafı adına Eroğlu son durumu “top Kıbrıslı Rumların sahasında” diye özetledi.
Rum tarafı adına Anastasiadis de bugünkü durumu “maalesef Türk uzlaşmazlığı yüzünden çıkmaza sürükleniyoruz” diye özetledi.
“Blame Game” yani “karşılıklı suçlama oyunu” Kıbrıs sorununu 50 yıldır çözümsüz kılan oyunun adıdır.
Sakın bir daha o günlere dönülmesine müsaade etmeyin. Yoksa bir 50 yıl daha ömrümüz yeterse çözümsüz adada, çözümü bekleriz.
Son bir not dün 38.inci kuruluş yılını kutladığımız gazetemiz Yenidüzen’e nice yıllar dileğiyle, bugüne kadar emeği geçen herkesi kutlarım.