'BMGK kararı 'Kıbrıs Raporu' ile bağdaşmıyor'
Türkiye Dışişleri Bakanlığı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Kıbrıs’ta konuşlu Birleşmiş Milletler Barış Gücü Misyonu’nun görev süresini altı ay daha uzatan dünkü kararını eleştirdi.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) Kıbrıs’ta konuşlu Birleşmiş Milletler Barış Gücü Misyonu’nun (BMBG) görev süresini altı ay daha uzatan dünkü kararını eleştirdi.
Yapılan açıklamada, BMGK kararının Genel Sekreter'in raporlarıyla bağdaşmadığı kaydedildi. Türkiye Dışişleri Bakanlığı açıklamasında şu ifadeler kullanıldı:
"BM Genel Sekreteri’nin Güvenlik Konseyi’ne sunduğu gerek Kıbrıs’taki İyi Niyet Misyonuna ilişkin 15 Ekim 2018 tarihli raporunda, gerek BMBG’ye ilişkin 11 Ocak 2019 tarihli son raporunda, herhangi bir çözüm modeline atıfta bulunulmayarak, yeni fikirlerin geliştirilmesine vurgu yapılmıştı. Buna rağmen, Güvenlik Konseyi, bu son karar metninde BM Genel Sekreteri’nin görüşlerinin ötesine geçen bir tutum benimsemiş, ayrıca Genel Sekreter’in geçici olarak görevlendirdiği BM yetkilisi tarafından gerçekleştirilmekte olan temasların sonucuna ve çözüm sürecinin gelecekte alabileceği şekle dair peşin hükümler kaydetmiştir.
Karar bu açıdan Kıbrıs meselesinin çözümüne yönelik çabalara gerçekçi bir katkıda bulunmamakta ve Genel Sekreter’in sözkonusu raporlarıyla da bağdaşmamaktadır.
Diğer taraftan, BM’nin yerleşik uygulamalarına aykırı bir şekilde, BMBG’nin görev süresinin uzatılması hususunda KKTC makamlarının rızasının alınmamış olması da önemli bir eksikliktir."
"FEDERAL ÇÖZÜMÜ DIŞLAMADAN TÜM ALTERNATİFLER MASADA OLMALI"
Crans Montana’daki müzakerelerin, Kıbrıs Rum tarafının uzlaşmaz, kendisini Ada’nın tek sahibi, Kıbrıs Türk halkını ise azınlık olarak gören tutumu nedeniyle sonuç alınamadan kapandığını kaydeden Türkiye Dışişleri Bakanlığı, yeni bir müzakere süreci başlatılacaksa, bunun sonuç odaklı bir süreç olması ve bu sürecin tüm parametrelerinin önceden belirlenmesi gerektiğini de vurguladı. Açıklamada ", bu çerçevede, iki bölgeli, iki kesimli ve siyasi eşitliğe dayalı federal çözümü dışlamadan tüm alternatiflerin masada olması lazım geldiği yönündeki görüşümüzü koruyoruz. Önümüzdeki dönemdeki herhangi bir sürecin, ancak Ada’daki mevcut gerçekleri ve iki tarafın siyasi eşitliğini temel alması halinde başarılı olabileceğini düşünüyoruz." denildi.