Boğaz’da yeni kazılar...
Bundan tam 13 sene önce, bu sayfalarda 23 Mart 2009’da yer verdiğimiz Girne Boğazı’nda bir zeytin ağacının altına gömülmüş olan bir “kayıp” şahısla ilgili olarak tam 13 yıl aradan sonra yeniden genişletme kazıları başlatıldı.
Kayıplar Komitesi, okurumuzun gösterdiği ve çok ayrıntılı bilgi verdiği Boğaz’daki gömü yeriyle ilgili olarak 2011 yılında bir kazı yapmış ancak herhangi bir ize rastlamayarak kazıyı kapatmıştı. Şimdi aradan geçen 11 senenin ardından aynı bölgede, bu kez genişletme kazıları başlatıldı.
Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatör Yardımcısı Arkeolog Erge Yurtdaş’ın verdiği bilgiye göre Boğaz’daki genişletme kazıları devam ediyor ve başka bölgelerde de kazılar kesintisiz biçimde sürdürülüyor...
BOĞAZ’DAKİ GÖMÜ YERİ HAKKINDA NELER YAZMIŞTIK?
23 Mart 2009 tarihinde yani bundan 13 sene evvel bu sayfalarda Boğaz’daki gömü yeri hakkında şöyle yazmıştık:
“Yunan üsteğmen yaralıydı, çok bağırdığı için onu vurup gömmüşlerdi...”
Bir okurumuz şu bilgileri paylaşmak istediğini söyledi:
“1974 yılında birinci harekattan sonra Dikmen’den (Digomo) geldiğini sandığım bir Yunan üsteğmen vardı. Bu Yunan üsteğmen yaralı idi. Kurşun aşığının bir yanından girmiş, öteki yanından çıkmıştı. Sürekli bağırmaktaydı. Kısa boylu, ufak tefek bir adamdı. Omuzunda rütbeleri yoktu, sökülmüştü. Bunları kendisi mi sökmüştü yoksa başka biri mi sökmüştü bilemiyorum... Ancak iki yıldızlı olduğu anlaşılıyordu, yani üsteğmendi ve sökülen rütbenin yerleri belli idi.
Bu adam diğer esirler gibi, önceleri Boğaz’ın polis karakolu olan binanın bahçesindeki barakacığa konmuştu, avluda daha çok sayıda esir vardı. Bunlar çeşitli yerlerden alınan esirlerdi. Daha sonra bu esirler Boğaz’daki ağıllara götürülmüştü.
Boğaz’daki polis karakolu aslında eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a ait güzel, iki katlı bir evdi. Sanırım 63 olaylarından sonra bu ev Boğaz’ın polis karakolu olarak kullanılmakta idi. Ancak 1974’te polis karakolunun yönetimi İnzibatlar’a geçmişti.
Yunan üsteğmen yaralı olduğu ve sürekli bağırdığı için onu alıp Boğaz’daki revire götürmemiz ve tedavisini yaptırmamız emredilmişti.
Onu alıp revire götürdük ancak üzerine dokandırtmayı reddetmişti.
Biraz Rumca bildiğim için onunla yolda gelirken konuştum ve sakin olmasını söyledim ancak benimle hiç konuşmuyordu.
2011'de Boğaz'da bir okurumuzun gösterdiği alanda yapılan kazı, 11 yıl aradan sonra genişletme kararıyla yeniden başlatıldı...
Bu Yunan üsteğmenin yarası kötüleşiyordu. Birkaç gün sonra bir albay onu yeniden revire götürerek yarasına baktırmam ve tedavi ettirmem emrini verdi. Adamı ağıllardan alarak tekrar revire götürdüm ancak adam bir kez daha tedavi olmayı reddediyor, hiçbir şekilde üzerine dokandırtmıyor, fena fena bağırıyordu. Ona neden tedavi olmak istemediğini sorduğumda, “Öyle da ölecem, böyle da” anlamına gelen birşeyler homurdanmıştı.
Sonuçta onu yeniden ağıllara götürüp diğer esirlerin yanına bırakmıştım. Ancak bir süre sonra oraya gittiğimde, Yunan üsteğmenin ağıllarda olmadığını farketmiştim. Anlatılanlara göre, Yunan üsteğmen o kadar çok bağırıyormuş ve diğer esirlerin de moralini o kadar çok bozuyormuş ki onun vurulması emrini vermişler. Ancak bir Kıbrıslıtürk mücahit “Ben yapamam” deyince, bu kez Karadenizli bir asker bu işe gönüllü olmuş. Onu alarak size gösterdiğim zeytin ağacının altına götürmüş, vurmuş ve gömmüş... Hatta bu asker daha sonra bana “Vurdim oni” demişti...
Anladığım kadarıyla adamı gömdükleri çukur derin değildi.
Aradan bir süre geçmişti ki, bölgedeki çocuklar, Yunanlı üsteğmenin altında gömülü olduğu zeytin ağacının bir dalına ip geçirerek salıncak yapmışlardı. Çocuklar burada bir cesedin gömülü olduğundan habersiz oynarken ve kopça çekerken, ansızın ayakları bu üsteğmenin giysilerine takılmış ve dehşete kapılmışlar. Giysi parçalarını çekince, ortaya Yunanlı’nın cesedi çıkmış... Çocuklar dehşet içinde koşarak büyüklerine bu durumu haber vermişler.
Büyükler de size sözünü ettiğim Boğaz polis karakoluna giderek bu cesedin varlığını bildirmişler, ondan sonra polisler buraya gelerek ağacın güneyine daha derin bir çukur kazarak Yunanlı üsteğmeni aynı alana gömmüşlerdi. Yunanlı üsteğmenin buraya ikinci kez gömüldüğünü hatırlayan görgü tanıkları vardır.
Birinci harekattan sonra Dikmen’den (Digomo) bazı Kıbrıslırumlar Boğaz’a doğru saldırıya geçmişler ve şiddetli çarpışmalar olmuştu. O günlerdeki çarpışmalardan sonra 4-5 tane Kıbrıslırum askerin ölüsünü yeğenim Boğaz’da araçlar için konulmuş bulunan hız kamerasının orada görmüştü. Onların bu alana gömülmüş olup olmadığını bilmiyorum. Ancak cesetlerin bulunduğu yer, Boğaz’dan Girne’ye giderken, sağ kolunuzun üzerindeki hız kamerasının bulunduğu tarafta idi.
Bu arada ikinci harekattan sonra inzibatlar Boğaz polis karakolundan ayrılıp gitmişler ve burası yeniden Boğaz polis karakolu olarak eski işlevine kavuşmuştu... Şu anda bu evin polisle ya da askerle bir alakası yok, sanırım Serdar Denktaş’a aittir ve kendisi bu evi kiraya vermiştir. Ancak uzun yıllar boyunca polis karakolu olarak işlev görmekte idi... Ağıllarda tutulan Kıbrıslırum esirler ise bir noktada – tarihi tam hatırlamıyorum – otobüslerle Girne’ye götürülmüş, oradan da Türkiye’deki hapishanelere nakledilmişler, böylece ağıllarda hiç esir kalmamıştı...”
Bu alana bir okurumuzla gidiyoruz ve okurumuz olayın görgü tanıklarıyla bizi görüştürüyor. Halen bu alanda yalnızca arpa ekili ve tek bir zeytin ağacı bulunuyor. Kısacası, eğer Kayıplar Komitesi bu alanda kazı yapmaya karar verecek olursa, bu oldukça kolay olacak çünkü sözkonusu arazi, dümdüz tarla... Okurumuzun sözünü ettiği polis karakolunun kuzeyinde kalıyor ve bu alan henüz hiç ellenmemiş.
Konuyla ilgili olarak bize bilgi veren okurlarımıza YENİDÜZEN gazetesi olarak çok teşekkür ediyoruz.”
(YENİDÜZEN – Kıbrıs: Anlatılmamış Öyküler – Sevgül Uludağ – 23.3.2009)
2011’DE KAZILMIŞTI...
Bu sayfalarda bu konuya 2011 yılında yeniden yer verdik ve o günlerde Girne bölgesinde bazı olası gömü yerlerini gösterdiğimiz Kayıplar Komitesi yetkilileriyle Girne'den Lefkoşa’ya dönerken, Boğaz’daki bu gömü yerinde kazı yapılmış olduğunu görmüştük...
18 Nisan 2011 tarihinde yine bu sayfalarda özetle şöyle yazmıştık:
“...... Dönüş yolunda, Boğaz’da, bir Kıbrıslıtürk okurumun göstermiş olduğu zeytin ağacının altının kazılmış olduğunu uzaktan görüyoruz. Kayıplar Komitesi Kazı Ekibi burayı da kazmaktaymış ancak bir şey bulunamamış. Bir Yunan subayının ilk gömü yeriydi bu zeytin ağacının altı... Okurum, küçük bir çocukken bu ağaca kurulan bir salıncakta sallanıyorken aniden ayakları birşeylere takılmış ve oraya gömülmüş olan Yunan subayın kemiklerinin ortaya çıktığını görmüş... Bu sayfalarda bu Yunan subayla ilgili okurumun ve Boğaz’da görüştüğüm başka şahitlerin anlattıklarını yazmış, Kayıplar Komitesi’ne de bu yer hakkında bilgi vermiştim yıllar önce. Yunan subay ayağından yaralıymış ve tedavi olmayı reddediyormuş – sonuçta onu öldürüp bu zeytin ağacının altına gömmüşler 1974’te... Kemikleri ortaya çıkınca buraya polis ve başka yetkililer gelmişler – okurum, aynı noktaya gömülmüş olabileceğini sanıyordu – oysa ortaya çıkan bu kemikleri kim bilir ne yapmışlar? Belki bu satırları okuyanlardan birisi çıkar ve Boğaz’da zeytin ağacının altına gömülmüş olan Yunan subayın ortaya çıkan kemiklerine daha sonra ne olduğunu anlatır diye bunları yazıyorum şimdi...”
DİĞER KAZILAR...
Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatör Yardımcısı Arkeolog Erge Yurtdaş’ın verdiği bilgiye göre Kayıplar Komitesi’nin adamızın kuzeyinde ve güneyinde devam etmekte olan diğer kazıları şöyle:
*** Paşaköy/Aşşa: 1963-64 kaybı 2 Kıbrıslıtürk'ün kuyuya atılmış olabileceği bilgisi üzerine bölgede kazı çalışmalarına başlanmıştır. Çalışmalar tüm hızıyla devam etmektedir.
*** Petra tu Digeni/Yeniceköy: 1974 kaybı 2-8 Kıbrıslırum'un ovada, bir zeytin ağacı çevresinde gömülmüş olduğu bilgisi ile başlatılan kazı çalışmalarında dağınık halde insan kalıntılarına ulaşılmıştır. Çalışmalar tüm hızıyla devam etmektedir.
*** Kondea/Türkmenköy: 1974 kaybı bir Kıbrıslırum'un, Türkmenköy-Dörtyol yolunun batısındaki askeri hendeğe gömülmüş olduğu bilgisi ile başlatılan kazı çalışmaları halen devam etmektedir.
*** Ayios Amvrosios/Ayguruş/Esentepe: Duyarlı bir vatandaşın, bölgede insan kemiği bulup, komiteyi bilgilendirmesi üzerine başlatılan kazı çalışmalarında, gömü yeri tahrip edilmiş olduğundan insan kemiklerine dağınık bir biçimde ulaşılmıştır. Kazı çalışmalarına makine ile devam edilmektedir.
*** Templos/Temroz/Zeytinlik: 1974 kaybı bir grup Kıbrıslırum askerin dere kenarındaki bir mevzide gömülmüş olabileceği bilgisi doğrultusunda başlatılan kazı çalışmaları genişletilerek devam etmektedir.
*** Boğaz: 1974 kaybı bir Kıbrıslırum'un zeytin ağaçları altına gömülü olduğu bilgisi ile 2011 de başlatılan kazı çalışmalarında sonuç elde edilememiş, 2022 yılında gömü yerinin daha ileride olduğu bilgisi ile tekrardan kazıya başlanmıştır.
*** Trulli: 1963-1964 kaybı 3 Kıbrıslıtürk'ün kuyuya atılmış olabileceği bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmalarında insan kemiklerine rastlanılmıştır. Rampa yaparak halen kuyuya ulaşmaya çalışılmaktadır.
Biz de kazı ekibindeki tüm arkeologlarımıza, şirocularımıza ve diğer çalışanlara “Çok kolay gelsin” diyoruz...