1. YAZARLAR

  2. Neşe Yaşın

  3. BÖLÜNMÜŞ ŞEHİRDEN FRAGMANLAR
Neşe Yaşın

Neşe Yaşın

BÖLÜNMÜŞ ŞEHİRDEN FRAGMANLAR

A+A-

Zamanın ne kadar izafi olduğunu yoğun yaşayınca anlıyor insan. Öyle çok şey yaşıyorsun ki bu sahiden geçen hafta mı olmuştu diye düşünmeye başlıyorsun. Hayattan geriye en çok da dostlarla paylaşılan keyifli zamanlar kalıyor. Bir yolculuğun ardından aynı şekilde dopdolu yaşanan geçen haftayı düşününce aklıma gelen bu… Şehirdeki Medea cinneti geçen hafta yaşandı değil mi? Lanet olsun dedirten bu şok edici olay içimdeki bütün sözleri tükettiğinden söyleyecek fazla bir şey bulamıyorum. Keyifli bir hafta yaşarken gelip beni ziyaret edip durdu sık sık çocuğun görüntüsü. Gözümün önünde hep ürkütücü sahneler. İliklerime kadar yaşadığım bir ürperti, bedenimin ürettiği toksinle bulutlanan zihnim. Kavranması, hazmedilmesi, unutulması zor bir dehşetengiz durum.

Ben size ülkemize dair bir başka hikâye anlatayım en iyisi. Londra’dan gelen misafirimi gezdirdim geçen hafta. Sahne oyuncusu ve tiyatro yönetmeni arkadaşım Barış Celiloğlu’nun Yaşar Ersoy ile randevusu nedeniyle Pazartesi sabahı Büyük Han’daydık. Sonra üç arkadaşın daha katlımıyla Riviera otelde denize girdik ve ardından da yemek için Lapta yakınlarındaki Calamari restorana geçtik. Herkes harika bir gün geçirdiğimiz konusunda hemfikirdi ki hesabı istedik. Cüzdanımı çıkarmak için elimi çantama attığımda yerinde olmadığını fark ettim. Arabayı aradık orada da yoktu. Aklıma ilk gelen eve nasıl gideceğimdi. Malum kimlik kartları olmadan güneye geçemiyorsun. Hemen Riviera’ya geri gittik. Herkes seferber oldu. Fenerlerle sahilde cüzdan arıyoruz. Bulamayınca cüzdanı en son kullandığım yer olan Büyük Han’a geldik ama kapanmıştı. Kredi kartlarından bir harcama yapılınca banka mesaj atıyor ama Girne’de CYTA telefonu çalışmıyor. Gönyeli çemberine gelince bir harcama olmadığını görüp rahatlamıştım. Sınıra yakın bir yerde bankayı arayıp kredi kartlarını iptal ettirdim. Şimdi mesele eve nasıl gideceğimizdi. Yalnız olsam bir biçimde idare edeceğim ama misafirim var. Bir arkadaşıma anahtarı verdim ve gidip evden pasaportlarımı aldı. Böylelikle gecenin bir yarısı eve varabildik. En çok da TC kimliğim için kaygılanıp durdum. Selocan’a oy veremeyeceğim diye. “Takma kafaya. Çıkarırsın” filan diye avuttular. Ertesi sabah soluğu Büyük Han’da aldık tabii… Garson kız “Cüzdan bulmadık” deyince son umudum da sönmüştü ki oturduğumuz yere bir bakayım dedim. Cüzdan dik biçimde 24 saat önce oturmakta olduğum sandalyenin yanında durmuyor mu? Mucize gibi bir şey. Paraya bile dokunulmamış. Bende kaybettiği eşeğini bulma sevinci görülmeye değerdi. Kahvenin müdavimlerinden Orbay Deliceırmak “Yaşasın hırsızsız memleketim!” diye kutladı bu durumu.

Perşembe sabahı bir belgesel çekimi için şehrin iki yarısındaydım. Bölünmüşlük hüznü doldurdu yeniden içimi. Çekimden sonra evimin yakınlarındaki bakkala gittim. Bakkaliyenin sahibi Tasulla ve müşteriler arasında hararetli bir konuşma vardı. Mahallede arka arkaya hırsızlık olayları gerçekleşmiş. Hepsi de ilginç hırsızlıklar. Kadın yemek pişiriyormuş. Kocası demiş ki “Bu yemek pişmedi mi daha?” Bir de ne görsünler bahçe kapısından gelen hırsız  -Kim olduğundan emin gibi Suriyeli diyorlar- tüpü çalmış.

Bir diğer aile bahçede mangal yapıyormuş. Adam arkasını dönünce hırsız mangalın üzerinde pişmekte olan etleri alıp gitmiş. Bir diğer hırsız ise cemilenin tahtalarına tırmanıp eve girmiş ve mücevher çalmış ama hepsini değil. Kıyamamış aileye bir kısmını bırakmış.

Bence bu hırsızın ya da hırsızların verdiği mesaj açık “Açım ve çok ihtiyacım var”

Cuma akşamı bütün takım Baf Kapısı yakınlarındaki Castelliotissa’daydık Kıbrıs PEN Yazarlar Örgütü’nün düzenlediği Kadın, Sanat, Toplum sempozyumu için. Konuşmacılardan biriydim ben de. Gecenin yıldızı şarkılarıyla sempozyuma katılan Maria Farantouri idi kuşkusuz ki. Hepimizin kalbini çaldı yeniden.  Müziğin iyileştirici gücüne bıraktık kendimizi.

Hayat böyle bir şey ise. Ben kadehimi yitirdiklerimiz ve yeniden bulabileceklerimiz için kaldırıyorum. Cuma günü resmen yaza girmiş olduk. Güzel bir yaz diliyorum herkese.

Bu yazı toplam 2124 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar