1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Boris Johnson ile yakınlığım...”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Boris Johnson ile yakınlığım...”

A+A-

Belgin DEMİREL

Boris Johnson, Londra Belediye Başkanlığı ve Birleşik Krallık Dışişleri Bakanlığı’ndan sonra 2019’da Başbakanlığa geldiğinde, Türkiye medyasında bir “Heşşahe!” başlamıştı. Herkişler, Boris’in Türk soyundan geldiğinden, büyük büyükbabasının Türk olduğundan söz etme yarışına girmişti. Merak edip, biraz bilgi almaya kalkışanlar, Boris’in dedesinin babasının Türk gazeteci, yazar ve siyaset adamı Ali Kemal olduğuna çarçabuk ulaşıyordu. Vikipedia, normalde biyografilerde anne-baba adı ve çocukları gibi birinci dereceden yakınların isimlerini yazarken, Boris’in Türk dedesine vurgu yapma kaygısına düşerek, baba-dede ve dedenin babasını bile eklemişti bilgilere. O derece önemliydi.

Kimdi Ali Kemal? Ali Rıza olan ismini, Vatan Şairi Namık Kemal’e hayranlığından dolayı  Ali Kemal olarak değiştirmiş mülkiyeye giden bir gazeteci idi. İttihat ve Terakki karşıtı görüşleriyle tanınan Kemal, Damat Ferit  Paşa Hükümetlerinde kısa bir süre Maarif (Eğitim) ve Dahiliye (İçişleri) Nazırlığı yapmıştı. Mustafa Kemal’in öncülüğünde başlatılan Anadolu Hareketi’ni de İttihat ve Terakki’nin bir devamı gibi gördüğünden, eleştirilerini bu harekete de yönelten biriydi. O derece gözü kara biri.

Paris’te siyasal bilgiler okurken, gazetecilik de yapıyordu. İstanbul’daki İkdam gazetesine Paris izlenimlerini anlatan, batı kültürüne hayranlıkla yoğrulmuş yazılar ve çeviriler gönderen Ali Kemal’in, İkdam’a kendi röportajlarıymış gibi kaleme alınmış pek çok yazısının, Fransız basınından çeviriden ibaret oduğu ortaya çıkmıştı.

1899’da Siyasal Bilgiler diplomasını almasından sonra Mısır’da yaşadı. Tatil için gittiği Londra’da, Winifred Brun adlı bir İngiliz kadınla evlendi. Selma isimli bir kız ve Osman   isimli bir oğlu oldu. Oğlunun doğumundan hemen sonra eşini kaybetti. Çocuklarını,  bakması  için kaynanasına bırakarak, İstanbul’a döndü.  İkinci Meşrutiyet ve 31 Mart Olayları gibi çalkantılı dönemlerde İstanbul-Paris arasında gidiş gelişlerden sonra Mektepler Nazırı Zeki Paşa’nın kızı Sabiha Hanım ile ikinci evliliğni yaptı ve bu evlilikten de Zeki isminde bir oğlu oldu.

Eleştiri oklarını yönelttiği Kurtuluş Savaşı’nın başarı ile kazanılmasından sonra, Ankara Hükümeti, İstanbul polisinden Ali Kemal’in tutuklanıp, Ankara’ya göndrilmesini istedi. 1920-27 yıları arasında vatana ihanet ve askerden kaçma gibi suçları işleyenleri yargılamak için kurulan (Türkiye’nin aydınlık yüzlerinden Uğur Mumcu’nun ise  ‘anti demokratik infaz kurulları’ diye tanımladığı) İstiklal Mahkemesi’ne çıkarılmak üzere yola çıkıldı. Ancak İzmit’te bölge komutanı Sakallı Nureddin Paşa’ya teslim edildi. 6 Kasım 1922’de, Paşa ile görüştükten sonra, karargah önüne toplatılan halk tarafından linç edildi. Kafası çekiçlerle ve taşlarla  kırılarak öldürüldü. Çıplak vücudu ayaklarına ip bağlanarak sokaklarda dolaştırıdı.

İkinci eşinden olan oğlu Zeki, (sonradan Kuneralp soyadını almıştı) babasının öldürülmesinden sonra ailesiyle birlikte sınırdışı edildi. İsviçre’de hukuk eğitimi gördü. Dönemin Cumhurbaşkanı İnönü’nün özel izniyle Türkiye’ye döndü ve Dışişleri Bakanlığı’na girdi. Kuneralp,  Türkiye’nin Bern, Londra ve Madrid büyükelçilikleri yaptı. 1978’de, Madrid’de ASALA tarafından düzenlenen bir saldırıda eşi öldürüldü.

Ali Kemal’in İngiliz eşinden olan ve İngiltere’de kalan çocukları ise anneannelerinin kızlık soyadı olan Johnson’u aldılar. Osman Kemal, böylece Osman Wilfred Johnson oldu. Osman’ın oğlu Stanley’nin dört oğlundan biri de 2019’da Birleşik Krallık’ın başbakanı olan Boris idi.

Bu kadar tarih bilgisine, lafı bu kadar dolaştırmaya gerek var mıydı?   Zeki Kuneralp ile dağınk saçlı Boris’in yakınlığını anlatabilmek için, evet vardı. Peki benim yakınlığım? Onu da anlatacağım.

Yıl 1967, aylardan Mart. Gönyeli İlkokulu’nda son sınıfta, yani altıncı sınıfta idim. Okula Lefkoşa’dan bisikleti ile gelen müdürümüz Hasan Nevzat Bey beni çağırdı. Uzun boylu (ya da ben o zamanlar kısa idim) kalın ve boğuk sesli, tatlı-sert müdürümüz, müdür odasında bana bir buket verdi ve yoldan geçecek bir büyüğümüze bu buketi takdim edeceğimi söyledi. Dönemin Boğaz Sancaktarı Fırtına’nın, eski mezarlığı, köyün mücahitleri ile Spor Kulübü olarak inşa ettiği binada okuyoruz o zamanlar. Bizim esas okulumuzda ise 25 Aralık 1963’te Alayköy (Yeolakko) yakınlarındaki resmi kamplarından çıkıp, Gönyeli ve Ortaköy’e konuşlanan Türk Alayı bulunmakta. Girne- Lefkoşa yolu ise Gönyeli’nin içinden, tam da okulumuzun, yani Spor Kulübü’nün önünden geçmekte.

Okulun bütün öğrencileri,  vakit gelince yolun iki tarafına dizildi. Ben en önde,  elimde çiçek buketi ile duruyorum. Siyahtı sanırım, koyu renk bir araba durdu. İçinden    uzun boylu, zayıf ve zarif bir adam indi. Elinde bastonu vardı. Çiçeği uzatırken, ‘Acaba tamam mı yapıyorum? Yanlış yapmasam bari’ gibi heyecanlı düşünceler geçiyordu kafamdan ve çekingenlik yaşıyordum. O zarif adam, çiçeği gülümseyerek aldı ve eğilip,  beni iki yanağımdan öptü. Beni öpen o zarif adam, dağınık saçlı Boris’in büyük büyük amcası ve o dönemin Türkiye Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Zeki Kuneralp idi.

Evet, Boris ile böylesine bir yakınlığım olmuştu, dolaylı olarak...

Dağınık saçlarını taramadan toparlanıp giderken, ben de bu anımı paylaşmak

istedim...

  sayfa-13-belgin-demirelin-ilkokul-yillarindan-bir-fotografi.jpg 
Belgin Demirel'in ilk okul yıllarından bir fotoğrafı...

sayfa-13-kupur.jpg


“Kolombiya Hakikat Komisyonu nihai raporu: Yeni hükümete öneriler...”

2016 yılında FARC (Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri) ile Kolombiya Devleti arasında gerçekleşen barış anlaşmasıyla kurulması kararlaştırılan ve faaliyetlerine 2018 Mayıs’ında başlayan Kolombiya Hakikat Komisyonu 28 Haziran 2022 tarihinde nihai raporunu kamuoyuna sundu. 10 cilt ve bir bildiriden oluşacak olan nihai raporun yedi cildi henüz yayınlanmadı ama en önemli cilt olduğu söylenebilecek olan “bulgular ve öneriler” cildi yayınlanan ciltlerden biri. Ben de bu yazıda Hakikat Komisyonu’nun bu ciltte yaptığı önerileri kısaca özetlemeye çalışacağım.

Komisyon, sekiz başlıkta önerilerde bulunmuş. Bu başlıklar şöyle sıralanıyor:

1) Ulusal bir proje olarak barış inşası;

2) Mağdurlar;

3) Siyasal rejim ve katılım;

4) Uyuşturucu ticareti;

5) Cezasızlık;

6) Güvenlik;

7) Bölgesel barış;

8) Barış kültürü ve eğitim. Öneriler bölümü 125 sayfadan oluştuğu için burada detaylı biçimde anlatamayacağım fakat belli başlı bazı konulardaki önerilere özet biçiminde değineceğim.

 

BARIŞ İNŞASI

Komisyon, çatışmanın devamına ve şiddet döngüsünün yeniden üretimine neden olan etkenlerin dönüştürülmesi konusunda toplumsal mutabakat sağlanmasının gerekliliğinin altını çiziyor. Yine, barışın uzun vadeli bir ulusal proje olarak görülmesi gerektiği belirtilmiş. Önem verilen bir başka konuysa barışın yerelden inşa edilmesi. Yani, merkezden dayatılacak bir barış inşası yerine yerel oluşumların öncülüğünü üstleneceği çok sayıda barış inşasının koordine edileceği bir süreç öneriliyor.

 

GEÇMİŞLE YÜZLEŞME

İlk adım olarak mağdurların yaşadıkları adaletsizliklerin ve yaşanan kolektif travmanın varlığının kabul edilmesi gerekiyor. Geçmişte yaşanan adaletsizlikler kabul edildikten sonraysa sürgündekiler dahil olmak üzere tüm mağdurların yaralarını sarabilmek hedeflenmeli. Geçmişin detaylı biçimde incelenmesi özellikle çok önemli, bu çerçevede resmi anlatı da yeniden inşa edilmeli. Komisyon, çoğulcu ve demokratik hafıza inşası çalışmalarının desteklenmesi gerektiğini belirtmiş. ELN (Ulusal Kurtuluş Ordusu) ile kesinlikle barış görüşmelerine başlanması gerektiği de raporda vurgulanıyor.

 

UYUŞTURUCU TİCARETİ

Komisyon, uyuşturucu sorununun yasakçı yaklaşımla çözülemeyeceğinin görüldüğü kanısında. Bu yüzden uyuşturucu pazaranın düzenlenmesi gerektiği belirtilmiş. Komisyon’a göre, yoksulluğun ve dışlanmanın önüne geçmek uyuşturucu üretiminin önlenmesi için etkili bir yöntem olur. Kolombiya’nın liderliğinde uyuşturucu tüketiminin devletler ve uluslararası kuruluşlar tarafından kontrol edileceği bir düzen oluşturulması önerisi de metinde yer alıyor.

Uyuşturucu ticaretinin siyasal, finansal ve silahlı boyutlarının incelenmesi fakat bu ticarete dahil olanların hakikatin açığa çıkmasını, mevcut zararın onarılmasını ve yaşananların tekrar edilmemesini sağlamaya katkı sunmalarına da imkan verilmesi önerilmiş. Bir başka öneri de uluslararası kurumlarla işbirliği yaparak uyuşturucu ticaretine dair gerçeklerin açığa çıkarılmasını sağlayacak özel bir savcılık birimi oluşturulması. Uyuşturucu ticaretinde zengin ülkelerin sorumluluğuna ben de geçen haftalarda değinmiştim.

 

DEVLET YAPILANMASINA DAİR ÖNERİLER

Genel olarak barışcıl bir biçimde birlikte yaşamanın teşvik edilmesinin gerekliliğini vurgulayan Komisyon, vatandaşların devlete güveninin tekrar kazanılmasının da gerektiğini belirtmiş. Bu çerçevede yargı organlarının bağımsızlığının garanti altına alınmasına büyük önem veriliyor. Yine, suç örgütlerinin ekonomik, siyasi ve askeri ilişkilerini açığa çıkarmanın ve insan hakları ihlallerinden çıkar elde eden aktörleri tespit etmenin bu yolda atılacak önemli bir adım olacağı belirtilmiş. Güvenlik anlayışının dönüştürülmesi de öneriler arasında. Komisyon, güvenliğin sağlanabilmesi için öncelikle yoksulluğun ve dışlanmanın bitirilmesi gerektiğini savunuyor.

 

TOPLUMSAL EŞİTLİK

Farklı görüşleri dillendirenlere uygulanacak şiddete kesinlikle karşı çıkılması ve demokrasi kültürünün güçlendirilmesi Komisyon’un önerileri arasında. Bu çerçevede uzlaşma ve barış inşası çalışmalarını koordine edecek bir bakanlık kurulması öneriliyor. Bu önerinin yeni hükümet tarafından şimdiden benimsendiğini öne sürmek mümkün çünkü aynı zamanda başkan yardımcısı olan Francia Márquez’in başına geçeceği yeni kurulacak olan Eşitlik Bakanlığı’nun bu konularla da ilgilenmesi bekleniyor.

Komisyon, yapısal eşitsizliklerle mücadele edilmesinin gerekliliğine çok sayıda vurgu yapmış. Bu eşitsizliklerin önde gelen mağdurlarının köylüler ve etnik topluluklar oldukları belirtiliyor. Toprakların yeniden dağıtılması, gelecekte gerçekleşecek topraksızlaştırma girişimlerinin önüne geçilmesi, kamu hizmetlerinin tüm bölgelere götürülmesi, suyun ve toprağın kirlilikten korunması gibi öneriler sıralanmış. Belirli topluluklar dışlandığı müddetçe gerçek bir barıştan söz edilemeyeceğini belirten Komisyon’a göre etnik toplulukların, köylülerin, kadınların, çocuklar ve gençlerin, LGBTQ+ bireylerin, engellilerin ve yaşlıların içinde bulundukları eşitsiz koşulların dönüştürülmesi gerekiyor. Bu toplulukların siyasal katılımının güvence altına alınmasının önemi raporda vurgulanıyor. Yine, bu toplulukların liderlerinin ve önerilerinin resmi düzeyde tanınması ve karşılık bulması öneriliyor.

Irkçılık, patriyarka ve sınıf ayrımcılığı (clasismo) gibi tarihsel ve yapısal şiddetlerle mücadele etmenin gerekliliğine de dikkat çeken Komisyon, toplumsal kültürün eşitlikçi biçimde dönüştürülmesinin bu şekilde mümkün olacağını belirtmiş. Bununla ilişkili olarak, farklılıklara ve insan haklarına saygının benimsendiği diyalog merkezli bir kültür inşa edilmesinin gerekliliği de belirtiliyor. Yine, nefret söyleminin ve dışlamanın kültürden silinmesinin önemi vurgulanmış.

 

CEZASIZLIK

Çatışma döneminde gerçekleşen ve hâlâ gerçekleşmeye devam eden insan hakları ihlallerinin sorumlularının cezasız kalmaması gerektiği raporda belirtiliyor. Bu çerçevede yapılan önerilerde genel savcılık makamına getirilecek kişinin yürütme tarafından belirlenmemesi önerilmiş. Bu şekilde savcılık kurumunun bağımsızlığının güçlendirilebileceği öngörülüyor. Güvenlik güçlerinin suçlarıyla ilişkili davaların askeri mahkemelerde değil sivil mahkemelerde görülmesinin gerekliliği de belirtilmiş. Toplumsal liderlerin ve barış anlaşmasını imzalayarak silah bırakan eski FARC militanlarının öldürülmelerinin bağımsız bir komisyon tarafından incelenmesi de önerilmiş. Barış anlaşmasının imzalandığı Kasım 2016’dan bu yana bu cinayetlerin sayısı 2000’e yaklaşmış durumda.

Cinayetlerin incelenmesi için kurulacak komisyonun hem ulusal hem de uluslararası üyelerden oluşmasının gerekliliği vurgulanmış, uluslararası üyelerin bu komisyonun bağımsızlığını güçlendirecekleri ve barış inşası süreçlerinin ulusüstüleşmesine katkı sunacakları öne sürülmüş. Özellikle köylülerin el konulan topraklarıyla ilişkili olarak bir Özel Tarım Mahkemesi kurulmasının gerekliliği de vurgulanmış. Etnik halkların adalet mekanizmalarının hukuki olarak tanınmasının gerekliliğine de bu başlıkta yer veriliyor.

 

BİTİRİRKEN

Kolombiya Hakikat Komisyonu raporu çok detaylı bir metin. 10 ciltten biri olan “bulgular ve öneriler” cildi 895 sayfadan oluşuyor. Haliyle uzunca tartılışması gereken bir metin. Ben bu yazıda metindeki önerileri çok kısa bir biçimde özetlemeye çalıştım. Umarım başlıkları ayrı ayrı ele alan yazılar da yayınlanır ve barış inşası konusu tekrar Türkiye’nin gündeminde önemli yer tutar duruma gelir.

(KISA DALGA – Serhat TUTKAL – 8.7.2022)

Bu yazı toplam 1355 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar