Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’nun bundan yaklaşık üç ay önce düzenlediği şike cezalısı Barış Memiş ile ilgili basın toplantısında yaşananlar hafızalarımızdan silinmeden şimdi de Nuri Adıgüzel olayı ile karşı karşıya kaldık.

O talihsiz basın toplantısında yaşananlar tam bir kâbustu.

Kolay değil.

“Transfer sezonu iki ay önce açıldı. Kısa bir süre sonra da kapanacak. Ben bu noktada yönetmelik değiştirmem. Etik olmasa da Barış’ın oynamasına izin vereceğiz” açıklaması yap.

Ancak, Türkiye Futbol Federasyonu Yöneticisi Yemen Ekşioğlu’nun: “Siz futbolu değil bir çiftliği idare ediyorsunuz”çıkışının ardından iki saat içinde yönetim kurulunu olağanüstü toplayarak, Çetinkaya’nın talebini geri aldır.

Gerçekten kolay değildi.

Doping cezalısı bir futbolcunun oynatılmaması gerektiği konusunda yazılan onca yazı ve eleştiriye rağmen Futbol Federasyonu’nun yaptığı hatadan geri dönmemesi.

Yani tabiri caizse memleketimin spor yazarlarını dikkate almaması, itibarının sıfır ile çarpılmasına neden olmuştu.

Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu hiç bu kadar küçük düşürülmemişti.

Maalesef bugün yine buna benzer olay ile karşı karşıyayız.

Türk Ocağı Teknik Direktörü Nuri Adıgüzel’in bir süre önce yapmış olduğu açıklamalar ne yenilir, ne de yutulur.

Ben ne:“Dan dun futbola dayalı bir hatalı anlayış var” cümlesinden rahatsızlık duyarım, ne de: “Antrenörlerin ve idarecilerin mesleki eğitime ihtiyaçları vardır” sözünden.

Ancak: “Bazı insanlar Kıbrıs Türk Futboluna zarar veriyor. Bu konuda Türkiye Futbol Federasyonu’na geniş bir rapor hazırlıyorum” sözü beni yaralar, küçük düşürür, rencide eder.

“Türkiye Futbol Federasyonu’na geniş bir rapor hazırlıyorum” ne demek?

Kuzey Kıbrıs’ta futbolu Türkiye Futbol Federasyonu mu yönetiyor?

KKTC’de futbolun ileriye gitmesi yönünde düşünceler, fikirler varsa müracaat edilecek merci Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’dur.

Sayın Adıgüzel çok iyi bir teknik direktör olabilir.

Çok iyi bir eğitmen de olabilir.

Ancak şu an Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’nun çatısı altında görev yapan bir teknik direktördür.

Yaptığı açıklamalar, Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’nu, Türkiye Futbol Federasyonu’nun altında faaliyet gösteren bir kurum gibi gösteren, aba altından sopa gösterir gibi haddini aşan açıklamalardır.

Benim teknik direktörlerim karşılaşmayı tribünden izlerken söyledikleri sözler nedeni ile cezalandırılıyorsa, bu açıklamaların da cezalandırılması gerekmektedir.

Eminim Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu bu konuda gereğini yapacaktır.

Aksi takdirde üzülerek belirtiyorum:“ Bostan korkuluğu” ndan farkı kalmayacaktır.

En azından benim için.

Büyük Fırsat

Geçtiğimiz hafta Spormans Dergisi tarafından düzenlenen: “Sporumuz Nereye Koşuyor?” paneli, az katılıma ve kısıtlı zamana rağmen benim için çok faydalı oldu.

Panelde yapılan tespitler ve verilen mesajlar açık ve netti.

- Spor Politikamız yoktur.

- Spor yönetiminin, belirlenen hedefler doğrultusunda programlanması ve planlanması gerekmektedir.

- Kaynaklar uluslar arası etkinliklerin yapılabileceği tesislerin yapımında kullanılmalıdır.

- Uluslar arası organizasyonlarda mücadele etmeliyiz. Uluslar arası organizasyonlar düzenlemeliyiz.

Panelde ilgi ile dinlenen konuşmacıların başında şüphesiz Türkiye Gençlik ve Spor Dairesi eski Genel Müdürü Mehmet Atalay geliyordu.

Atalay, yaptığı açıklamalarda büyük projeler yapılması halinde bunların Türkiye tarafından finanse edilebileceğini ifade ederken, ısrarla uluslar arası etkinliklerin yapılabileceği tesisler yapılması ve uluslar arası organizasyonlar düzenlenmesi gerektiğini vurguladı.

Panelin ardından Sayın Atalay ile yaptığım kısa görüşmede, Kuzey Kıbrıs Bilardo Federasyonu’nun Avrupa Cepli Bilardo Federasyonu’na tam üye oluşu ile ilgili bilgiler vererek, bilardoda önümüzdeki dört yıl içinde üç uluslar arası turnuva ile iki Avrupa Şampiyonası’nın Kuzey Kıbrıs’ta düzenleneceği bilgisini verdim.

Hayretini gizleyemedi ve aradığını bulmuş edasıyla, “Tamam işte yapılması gereken bu. Bu büyük bir fırsattır. Spor Bakanlığının bu organizasyonlara dört elle sarılması gerekiyor. Bunu da yapacağına yürekten inanıyorum” dedi.

Satır araları…

Tabii panelde bir de satır aralarında söylenenler vardı ki!

Bence verilen mesajlar kadar değerliydiler.

İşte, “O satır aralarında” söylenenler:

Yrd. Doç. Dr. Nazım Burgul:

“Yıldızlarla maç kazanabilirsiniz, ama takım ile şampiyon olursunuz”

Akademisyen Osman Emiroğlu:

“Bir şekilde uluslararası organizasyonlara katılmalıyız”

Gazeteci Yazar Hasan Hastürer:

“Sporda ne rotamız oldu, ne de pusulamız”

Gençlik ve Spor Bakanlığı eski Müsteşarı Ali Volkan:

“Uluslararası Olimpiyat Komitesi kıstaslarına uygun hale getirilen ve meclisten oybirliği ile geçen yasa, maalesef kişiye özel olarak değiştirilmiştir”

Türkiye Gençlik ve Spor Dairesi eski Genel Müdürü Mehmet Atalay:

“Kaynaklar sağa sola çar çur edileceğine, uluslararası organizasyonların yapılabileceği tesisler yapın. Avrupa ve dünya takımları ile oynayın”

Hade 40 milyon olsun

“Sporumuz Nereye Koşuyor” panelinde konuşmacı olarak yer alan Gençlik ve spor Bakanlığı eski Müsteşarı Ali Volkan ile panelde izleyici olarak bulunan Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor Koordinatörü Süleyman Göktaş arasında yaşanan bir polemik dikkat çekiciydi.

Ali Volkan, müşterek bahislerden spora gelen paranın 60 milyon Türk Lirası olduğunu söylerken, Süleyman Göktaş bu paranın 40 milyon Türk Lirası olduğunu savundu.

Aradaki fark az buz değil, tam 20 milyon Türk Lirası.

Ama olsun diyelim ki doğru rakam 40 milyon Türk Lirası…

Peki, bu para nere harcanıyor bilen var mı?

Bildiklerimizi sıralayalım:

Futbola 2.500.000 TL (Havuz, yıl içinde toplam)

MOK dâhil 32 Spor Federasyonuna 940.000 TL (Bütçeler, 4 taksitte)

Beşparmak Hentbol Takımına 500.000 TL (Türkiye liginde oynama)

Fast Break Basketbol Takımına 80.000 TL (Türkiye liginde oynama)

Giderler Toplam: 4, 020,000.- Türk Lirası (4 milyon 20 Bin Türk Lirası)

Geriye kalan: 35.980.000.- Türk Lirası (35 milyon 980 Bin Türk Lirası) nereye harcanıyor.

Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığına duyurulur.

Şeffaflık adına spor kamuoyu bilgi bekliyor.