Böyle başa böyle tarak!
Gıynık Medya Grubu gazetelerinden Tiken’de dünkü manşet haberde, bu yılın ilk dokuz ayında ülkeye giriş yapan 1 milyon 600 bin “turist”in neredeyse yarısının “her hangi bir konaklama tesisinde kalmadığı” haberleştirildi…
-*-*-
Böyle turizme, böyle taksici!
Böyle başa böyle tıraş mıydı yoksa böyle başa böyle tarak mıydı?
Her neyse!
-*-*-
Turizmin bu kadar zavallılaştığı ve ülkeye turist diye girenin ve çıkanın ne olduğunun bilinmediği ortadayken, bu sektörün yani turizmin belki de en önemli iş kollarından biri olan taksiciliğin de “kötü” olması gayet doğaldır!
-*-*-
“Bütün taksicileri aynı kefeye koyamazsın, seni protesto ediyoruz” diyenler elbette olabilir!
Öyle bir şey yaptığım da yoktur!
Ama taksicilik sektörünün gerçek emekçileri, bu kötü durumdan mutluluk duymamalıdır!
-*-*-
Taksicilik iş kolunda kötü olan nedir peki?
Ne yazık ki dün birçok gazetede haberini gördüğümüz Girne’de yaşanan bir olaydan söz etmek istiyorum…
Bir iddia!
İddiaya göre bir “taksici”; 19 yaşındaki alkollü bir kadını eğlence mekanından almış ve bir otele götürerek tecavüz etmiş!
-*-*-
Affedilmez bir suç!
Eğer bu haber doğru çıkarsa yani gerçekten taksici mahkeme tarafından suçlu bulunursa, taksici camiasının kesinlikle çeki düzene ihtiyacı vardır!
-*-*-
Umarım bu konudaki mahkeme süreci çok kısa zamanda sonlandırılır!
-*-*-
Çünkü bu memleket gerçekten kontrolsüz bir nüfus akışı neticesinde; bu ülkeyi hiç sevmeyen hatta nefret eden ve bu ülkeden sadece faydalanmak isteyen on binlerce insanla doldurulmuştur!
-*-*-
Herkesin çok kolay bir şekilde girebildiği ülkede; daha da kolay bir şekilde vatandaşlık alabiliyor olması; her direksiyon tutanın da “taksicilik” gibi ülke adına çok değerli bir işe sahip olması, doğru değildir…
-*-*-
Haaa ülke öyle bir hale geldi ki; bu acı durum, ne yazık ki kimsenin umurunda da değildir!
Göçmenlere kriminal muamelesi yapılması ırkçılıktır
Ülkedeki kaçak göçmenlerin artık cezaevine gönderilmeyecekleri; yakalandıkları anda ülkeden ihraç edilecekleri kaydedildi…
Dün bu haberi bir gazetemiz ön sayfasından yayınladı ve “Olması gereken bu” başlığını kullandı!
-*-*-
Gerçekten olması gereken bu mu?
-*-*-
Hayır değildir!
-*-*-
Kaçak göçmene, kriminal muamelesi yapılması Dünya’nın en büyük ırkçılık suçlarından biridir!
-*-*-
Her kaçak göçmeni “kriminal” olarak görmek, her Afrikalı’yı veya her Türkiyeli’yi “suçlu” diye “damgalamak” da Dünya’nın en ciddi ırkçılık suçları arasındadır…
-*-*-
Peki yapılması gereken ne olmalıdır?
Birincisi, devletin devlet olmasıdır…
KKTC, en iyi ihtimalle bir çeşit mafya örgütlenmesidir.
-*-*-
Çağdaş bir devletin, kaçak insan göçünü önleyici tedbirleri olması gerektiği kadar; göçmenlere ırkçılık yapılmasını engelleyici tedbirleri ve yasaları da olmalıdır.
-*-*-
Bunun da ötesinde; göçmenlere en iyi şekilde barınma, beslenme, sağlık, eğitim ve iş olanağı sağlanması da kaçınılmazdır!
-*-*-
Ama Donald Trump gibi ırkçı göçmen düşmanlarının hala Amerika’ya başkan seçildiği bir Dünya’da; “gazeteci” sıfatlı bir yaratığın, göçmen hamile kadını çelme atarak, tekmeleyerek yere düşürdüğü bir Dünya’da, yabancı göçmenler nedeniyle Avrupa Birliği’nden çıkmaya karar veren İngilizlerin yaşadığı bir Dünya’da, KKTC gibi bir “garabet” yapıdan “göçmenlere insan haklarına uygun olmayan hiçbir tavır ve davranışı onaylamamalıyız” diye bir beklentide olmak da ayrı bir hayaldir herhalde…
Meclis kaosunun sorumlusu en yüksek oranda Tatar’dır!
Neredeyse bir buçuk aylık süre içerisinde dört adayı beş kez aday gösterdiler ve en nihayet galiba 16’ıncı turda Ziya Hocayı seçtiler!
-*-*-
Hukuk dışılığa, “yok canım hukuka uygundur” bile dediler!
-*-*-
Hukuk dışılığı, Resmi Gazete’de ilan olarak yayınladılar!
-*-*-
Bırakın KKTC’yi; TC’nin bile kuruluş yıldönümüne “hukuk dışı bir Meclis Başkanı” ile katıldılar!
-*-*-
Akabinde o kutlamalardan biri için ülkeye gelen Genel Vali’nin pardon, TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın rica, telkin, talimatları ile birlikte “hizaya gelip”, en nihayet “hukuk yoluna” girdiler!
-*-*-
Bu durumu, ne acıdır ki ana muhalefet CTP’yi suçlamak için kullanan çok sayıda sosyal medya kullanıcısı gördüm…
-*-*-
Hatta bir siyasi partinin yetkilisi bile “ağa maraba” fıkrasını anlatıp, aklı sıra CTP’ye “peki biz bu moku niye yedik” diye ayar çekmeye çalıştı!
-*-*-
Bu yaşanan maskaralıkla alakalı olarak CTP’yi suçlamak elbette ki herkesin hakkıdır ama bana göre çok ciddi bir yanlıştır…
CTP, Meclis Başkanlığı seçiminin hukuka uygun yapılması için diretmiştir…
CTP, Meclis’ten istifa edilmesine veya topluca çekilmeye en başından beri karşıdır çünkü çok iyi bilinmektedir ki, böylesi bir çekilme ile anında ara seçim yapılacak ve boş koltuklar işbirlikçi maydanoz sapları ile doldurulacaktır!
-*-*-
CTP, hala ülkedeki kaos ve bitmişliğe en iyi ilacın erken seçim olduğu konusunda ısrarcıdır…
-*-*-
Ve açıkça bilinmelidir ki, bu yaşanan 45 günlük kaosun sorumlusu, dört kişi arasındaki koltuk hırsı ve koltuk aşkıdır…
-*-*-
Ersin Tatar ve Hasan Taçoy, Ünal Üstel’in kurultay sonrası yükselişini hazmedememişlerdir…
Ersin Tatar, Zorlu Töre’nin yeniden seçilip olası cumhurbaşkanı aday adayları arasında yer almasını asla kabullenmemiştir…
Ve bütün komploların arkasında, kesinlikle bir şekilde hatta yüksek oranda Tatar vardır…
AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu Avrupa Parlamentosu'nda Sol Grup tarafından 20 Kasım’da (bugün) gerçekleştirilecek "Kıbrıs Barış Süreci: İleriye Giden Yol" konulu konferansa katılmak üzere Brüksel’e gitti… Niyazi Kızılyürek’i seçmeyen, O’na oy vermek için mıçını kaldıramayan değerli solcularımıza selam olsun… Hoca seçilmiş olsaydı, bu konferansta en az 30 Kıbrıslı Türk de hazır bulunacaktı ve konuşmacılardan biri de kesinlikle Kıbrıslı Türk’tü… Ney diyeyim ki? Bizim sol, hep ders veriyor, pek ders almayı kabul eden solcumuz yok diye düşünüyorum…