Böyle gelmiş, böyle de giderse…
“Kelin merhemi olsa kendine sürer” derler ya!
Ne olur hakaret algılamayınız.
Mali ilişkilerimizi en iyi bu anlatıyor.
“Parayı al, iradeyi devret” denklemine çok daha dikkatli bakmak gerekiyor.
* * *
Anımsayınız, büyük bir gösterişle ve öyle yapısal dönüşüm falan çok aldırmadan bir protokol imzalanmıştı.
“Bul karayı al parayı.”
Lunapark gibi (!)
Seçim öncesiydi.
1 milyar 250 milyon 580 bin Türk Lirası cinsinden ABD Doları karşılığı kredi için imzalar atıldı.
2020’de oldu bu.
Sene bitti!
Ne kadar para geldi peki?
566 milyon TL!
Geçen ay gelen 450 milyon da dahil…
Hani “800 milyonu aldık, geliyoruz” denmişti.
Hâlbuki henüz ilk protokolden 684 milyon TL gelmedi.
* * *
“Vermek zorunda” diye yazmıyorum.
Bir protokol hazırlandı, imzalandı diye…
Bir de…
Ha bire eski para üzerinden, yeni gazel okunduğu için not düşüyorum.
Şimdi bu yıl, geçen yılın ödenmeyen parası, yeniymiş gibi yine kutsanacak!
Yeni bir “törenle…”
Yeniden “süklüm püklüm” avuç açar bir halde!
* * *
Gelelim merhem meselesine!
Türkiye hazinesi toplam 8 milyar 720,5 milyon lira borçlanmaya gitti.
Önceki gün!
İki ayrı borçlanma yaptı.
2 ve 5 yıllık ayrı ayrı borçlanma yaptı.
Biri % 15,5 faizle, diğeri yüzde % 13!
Türkiye’den “güya” oluk oluk para gelen kktc maliyesi de borçlandı.
Yenile 57.5 milyon Türk Lirası borçlandık.
%20.17 faizle!
* * *
Tepemizde “talimatla yönetim” üzerine kodlanmış insanlar var.
Öylesine alışmışlar ki, talimat gelmeyince kendi adaylarını bile seçemiyorlar!
* * *
Nereye varacağım.
Yeni senenin bütçesi 1 milyar 900 milyon TL açıkla sunuldu.
Mahalli açık daha da büyük: 2.8 milyar TL.
Ama hangi uzmana sorsanız, diyor ki, “Bu ülke tek kuruş yardım almadan kendi kendini yönetebilir.”
Gördük bunu!
Yönetildi de!
Tek kuruş katkı almadan yönetenler "talimatı reddetti" diye gitti!
* * *
Evet bu ülke akılla, haysiyetle, cesaretle yönetilebilir.
Çok daha saygın, kişilikli, siyasi eşitler düzeyinde ilişkilerle de yatırımlar düzenlenir.
Ama olmuyor!
* * *
Şunu da yazalım da içimde kalmasın.
Hani kamuda 13’üncü maaşlar ödendi ya…
Sonra aralık maaşları!
Dün kriz olmuş yine: “Ek mesailer ne zaman ödenecek.”
* * *
Pes!
Yöneten de yönetilen de el ele vermiş adeta…
Böyle gelmiş, böyle de gitsin diye…