1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Böyle olur kimsesizlerin cenazeleri…
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Böyle olur kimsesizlerin cenazeleri…

A+A-

Kayıplar Komitesi’nin Tekke Bahçesi kazılarında kalıntılarına ulaşılan 1963’te Küçük Kaymaklı’dan “kayıp” edilen Hasan Hakkı ile 1974’te Kıbrıslırumlar’ın havan mermilerine hedef olan 14 yaşındaki Emine Cemal dün sade birer törenle, aileleri tarafından yeniden Tekke Bahçesi’ne defnedildi… Cenaze törenine hiçbir yetkili makam, hiçbir siyasi lider, hiçbir devlet yetkilisi katılmadı… Birer çiçek dahi göndermediler…

 

cen-009.jpg

 

Kayıplar Komitesi’nin Tekke Bahçesi kazılarında kalıntılarına ulaşılan 1963’te Küçük Kaymaklı’dan “kayıp” edilen Hasan Hakkı ile 1974’te Kıbrıslırumlar’ın havan mermilerine hedef olan 14 yaşındaki Emine Cemal dün sade birer törenle, aileleri tarafından yeniden Tekke Bahçesi’ne defnedildi…

Cenaze törenlerine hiçbir yetkili makam, hiçbir siyasi lider, hiçbir devlet yetkilisi katılmadı.

Ailelerin dışında cenaze törenlerine Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Asistanı Mine Balman, Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Ofisi Kazılar Koordinatörü Demet Karşılı, Kayıplar Komitesi psikoloğu Pembe Ardıç, Şehit Aileleri ve Malul Gaziler Derneği’nden bir temsilci katıldı. Cenaze törenlerine YENİDÜZEN olarak bizim dışımızda hiçbir gazete, radyo veya TV katılmadı. Cenaze törenlerine ancak “Protokol Müdürlüğü” davet ederse ve “askeri tören” varsa giden siyasi yetkililer, bu cenazede yoktular… “Kayıp” cenazelerine ancak Kaymakamlıklar bildiri yayımlarsa giden TAK ve BRT başta olmak üzere diğer medya da bu cenazelerde yoktular… Aileler sessiz sedasız, sade bir törenle sevdiklerini toprağa verirken, onların bu şekilde tümüyle yalnız ve kimsesiz bırakılması yürek burktu… “Şehitlerimiz… Şehitlerimiz” diyerek gerek 1963’te, gerekse 1974’te savaşta öldürülmüş ya da “kayıp” edilmiş olan Kıbrıslıtürkler’in acısını kendi çıkarları için yıllardır kullanmakta olanlar, onlar adına demeçler patlatanlar bu cenaze törenlerinde yoktular… Tek bir çiçek bile gönderen olmadı bu yetkililerden… Devletin resmi haber ajansı TAK veya televizyon kanalı BRT de bu törenlerde yoktular…

Dün (4 Ocak 2019) sabah saat 10.00’da çiseleyen yağmur altında önce Küçük Kaymaklı Camisi’nde toplandık ve burada ailelerle birlikte cenaze törenine katıldık. Lefkoşa’da, Marmara bölgesindeki evindeyken, bir Kıbrıslırum askeri karargahından atılan havan mermilerinin hedefi olan, evden kaçamayıp burada yaşamını yitiren 14 yaşındaki Emine Cemal ile aslen Fotalı olan fakat Küçük Kaymaklı’da Koççinolar’ın yanında çobanlık yaparak hayatını kazanan ve Aralık 1963’te bazı Kıbrıslırumlar tarafından öldürülüp Küçük Kaymaklı’dan “kayıp” edilen 20 yaşındaki emekçi genç Hasan Hakkı için kılınan cenaze namazı ardından Tekke Bahçesi’ne gittik ve burada Hasan Hakkı ile Emine Cemal defnedildiler…

 “Kayıp” Hasan Hakkı ile Emine Cemal’ın ailelerinin acısını paylaşıyoruz… Işıklarda olsunlar…

 

 

 

***  Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üyesi Gülden Plümer Küçük, Kıbrıslırum Üye Nestoras Nestoros’u yanıtladı:

 

“Kayıplar Komitesi, kayıplardan her iki tarafın da sorumlu olduğu kabul edilerek kuruldu…”

 

***  “Sadece bir tarafı suçlamak veya tek sorumlu bir taraf olduğunu iddia etmek gerçekçi değil… Kıbrıslıtürk “kayıplar” geçiş noktalarında Kıbrıslırum polislerinin bilgisinde veya hastanelerde gerçekleşti… Bilgilerin kayıtlarda olması lazım…”

 

Lefkoşa, 4 Ocak 2019 (T.A.K): Kayıp Şahıslar Komitesi Kıbrıslıtürk Üyesi Gülden Plümer Küçük, Komite’nin “kayıplar”ın başlarına gelenlerle ilgili olarak her iki tarafın da sorumlu olduğunun kabul edilerek kurulduğunun altını çizdi ve sadece bir tarafı suçlamanın veya tek sorumlu bir taraf olduğunu iddia etmenin gerçekçi olmadığını vurguladı.

Son üç yıldır, KŞK Kuzey’de 160 kaybın kalıntılarına ulaşırken, Güney’de sadece 4 kaybın kalıntılarına ulaşıldığını ifade eden Küçük, 2018 yılında 11 kaybın kalıntılarına ulaşılmasının KŞK olarak aldıkları tedbirlerin ne kadar doğru olduğunu gösterdiğini belirtti.

Küçük, her iki tarafa da çağrı yaparak daha fazla yok olmalarını beklemeden gömü yerleriyle ilgili bilgisi olanları paylaşmaya davet etti ve bu bilgileri verenlerin gizli tutulduğunu vurguladı.

Küçük, “Sizin bilgileriniz bir ailenin görüşünü değiştirecek ve hayatlarına olumlu dokunacaktır. Empati yaparak insanlık için yardım ediniz” dedi.

Küçük, yazılı açıklama yaparak Kayıp Şahıslar Komitesi (KŞK) Kıbrıslırum Üyesi Nestoras Nestoros’nun 28 Aralık tarihli Filelefteros gazetesinde yer alan “KŞK 2018 yılı çalışmaları” hakkındaki açıklamasını değerlendirdi.

Gülden Plümer Küçük, KŞK’nın 1981 yılında kurulmasına karşın “Genel Kazı Kimliklendirme ve Kalıntıların İadesi” projesine 2006 yılında başladığını kaydetti ve geçen 12 senede projenin; bilimsel gerçekler, gelişmeler ve ihtiyaçlara göre şekillendiğini kaydetti.

Küçük, “Bu yaşayan bir projedir... 12 yıllık geçmişi ile proje her iki tarafın güvenini kazanmış bilhassa kayıp aileleri tarafından oldukça destek görmüştür. Kazıların yapılmasının esas başarısı Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum göz şahitlerinin paylaştığı bilgilerdir” dedi.

Komitenin çalışmalarını değerlendirirken gerçek verileri ortaya koymak gerektiğini belirten Küçük, 12 yıllık kazılarda büyük gömü yerlerinin çoğunun açıldığını, kalan yerlerin tekli beşli veya en fazla 20 civarında kayıp kalıntısı barındırdığını ifade etti.

“RESMİ İLK KAYIPLAR 1963’TE…”

Resmi kayıplar listesinde bulunan ilk kayıpların 1963 yılında gerçekleştiği yani 56 yıl evvel olduğunu bu geçen sürede hem Kuzey’de hem de Güney’de yapılaşmanın yeryüzü şekillerinin çok hızlı değiştiğini kaydeden Küçük, KŞK’nın üçlü bir komite olarak konsensüs kararlarla barışın sağlanmadığı olağanüstü bir ortamda çalıştığına dikkat çekti.

“KŞK BARIŞI SAĞLAMAK, ARABULUCULUK İÇİN KURULMADI”

“KŞK barışı sağlamak veya arabuluculuk yapmak için kurulmamış tam aksi politikadan uzak ve barışa dolaylı olarak katkı sağlaması için kurulmuştur. Her iki tarafın otoritelerinin anlaşarak belli kurallara bağlı olarak hem fikir olunan Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum kayıpların listesine göre bu şahısların başlarına gelenleri bularak bu dosyaların kapanması görevini verdikleri bir komitedir” diyen Küçük, her kimliklendirilen kaybın dosyasının kendilerine verilen görev çerçevesinde kapatılmış sayıldığını anlattı.

Komite’nin 2016 yılında arşivlerin okunması adımını attığını, yine aynı komitenin 2017 yılında merkezi sistemle bilgilerin daha hızlı, daha bilimsel ve doğru zamanlı kullanımı sağlamak için dijital ortamda tabletlerle bilgi kullanımını sağladığını belirten Küçük, “Bunun yanında komite yine 2018 yılında araştırmanın ve bilgi bulmanın öneminden dolayı yeni bir strateji geliştirerek araştırma ekiplerine haritalar, GIS, drone ve tüm teknik bilimsel olanakları sağlayarak çalışanların profillerini de yenilemiş ve onlara eğitim olanakları sağlamıştır. Maalesef aradan yarım asır geçmesi ve göz şahitlerinin ölmesi çalışmalarımızı zorlaştırmaktadır” dedi.

 

“KIBRISLI TÜRK KAYIPLARI GEÇİŞ NOKTALARINDA RUM POLİSLERİN BİLGİSİNDE VEYA HASTANELERDE GERÇEKLEŞTİ... BİLGİLERİN KAYITLARDA OLMASI LAZIM”

Gülden Plümer Küçük açıklamasında şunları kaydetti:

“63-64 dönemi uzun sürmüş ve Kıbrıslı Türk kayıpları geçiş noktalarında Kıbrıslı Rum polislerin bilgisinde veya Güney Kıbrıs’ta bulunan hastanelerde gerçekleşmiştir. Bu bilgilerin kayıtlarda olması gerekmektedir.

İki toplumun otoriteleri tarafından alınan kararla kayıpların başlarına gelenlerin bulunması sorumluluğun her iki tarafta olduğu kabul edilerek kurulmuştur. Sadece bir tarafı suçlayarak veya tek sorumlu bir taraf olduğunu iddia etmek gerçekçi değildir. Bu sorunun çözümü işbirliği içerisinde çözülebilir ki 12 yıldır da her iki tarafta yapılan kazılar ve kimliklendirilerek ailelere teslim edilen kayıplar bu işbirliği sonucunda bulunmuştur.

Son üç yıldır, KŞK Kuzey’de 160 kaybın kalıntılarına ulaşırken, Güney’de sadece 4 kaybın kalıntılarına ulaşılmıştır. 2018 yılında 11 kaybın kalıntılarına ulaşılması bizlere KŞK olarak aldığımız tedbirlerin ne kadar doğru olduğunu göstermektedir.

12 yılda KŞK 492 Kıbrıslı Türk kayıp ve 1510 Kıbrıslı Rum kayıp olmak üzere toplam 2002 kaybın 927 tanesini kimliklendirerek dinlerine uygun bir şekilde defnetmek üzere ailelerine teslim etmiştir. Bu da 246 Kıbrıslı Türk ve 681 Kıbrıslı Rum ailenin yıllardır bekledikleri acılarına bir nebze kapanış getirmek demektir. Bu insanlık görevi için ben her iki tarafa da çağrı yaparak daha fazla yok olmalarını beklemeden gömü yerleri ile ilgili bilgisi olanları paylaşmaya davet ederim. Bu bilgileri verenlere ‘gizlilik’ verilmektedir. Sizin bilgileriniz bir ailenin görüşünü değiştirecek ve hayatlarına olumlu dokunacaktır. Empati yaparak insanlık için yardım ediniz.”

(TAK Ajansı Haber Bülteni’nden – 4.1.2019)

 

Bu yazı toplam 3377 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar