Böyle yönetilmeyi hak ediyor muyuz?
Bu ülkenin Başbakanı kendi maiyetindeki polis genel müdürüne “bak bakalım ben interpol tarafından aranıyor muyum” diye soruyor.
Aldığı yazılı yanıtı da basına dağıtarak “bakın işte polis genel müdürü araştırdı, Türkiye’nin interpol masasına da sordu ve bana aranmadığımı yazılı olarak verdi” diyor.
Sonra da eleştiriler çoğalınca Türkiye’de katıldığı TV programında “aranıyor muyum diye polise sordunuz, neden efendim” sorusuna “bunu espri olarak yazdım” diyor.
Son günlerde tartışma yaratan bir başka konu da AKSA’nın Mağusa limanında bekleyen santrallarıydı.
Bu ülkenin Maliye Bakanı Olgun Amcaoğlu bu konuda yaptığı yazılı açıklamada “AKSA Enerji Üretim A.Ş’ne ait jeneratörün, 23 Mart 2017 tarihinde ithal izninin alındığını, 26 Mart 2017 tarihinde ülkeye getirildiğini, 400 ton civarında ağırlığa sahip jeneratörün, liman rıhtım alanına zarar verebileceği düşünülerek, 11 Nisan 2017 tarihinde Liman Dairesi tarafından Adaport isimli şirkete kiralanmış olan alana aktarıldığını” belirtti.
İlgili jeneratörün Adaport alanına aktarılmasına UBP-HP Hükümeti’nin karar vermediğini belirten Amcaoğlu, “Ancak ücretin bağışlanması hususu Bakanlar Kurulumuzda gündeme getirilmiştir ve bizden kaynaklanmayan bir hatanın ortadan kaldırılması, ilgili şirketin hiç bir kusuru yokken, aynı jeneratör için ikinci bir ödeme yapması gerçek bir haksızlık olacağından, bağışlanması yönüne gidilmiştir. Ortada bir hata varsa, bu hatanın hükümetimiz ya da bakanlığımıza ait olmadığı açıktır” ifadelerine yer verdi.
Amcaoğlu bu açıklamasında ilgili şirket ardiye ücretini Adaport’a ödediğine göre bir de Maliye’ye öderse haksızlık olacağından bağışladık diyor.
Amcaoğlu muhalif milletvekillerinin “bu nasıl olur, hem alacak yoktur diyorsunuz, hem de bağışladık diyorsunuz, alacak yoksa neyi bağışladınız” sorusuna, eleştireceğinizi biliyorduk, onun için böyle yaptık” diye yanıt veriyor.
Bu nasıl anlayıştır?
Dahası kendisinin “Aksa’ya jeneratör iznini bizim hükümetimiz vermedi. Bu izin önceki hükümet döneminde verildi” dedi. Önceki hükümet dediği de kendisinin Başbakan müsteşarı olduğu Hüseyin Özgürgün’ün Başbakan, Sunat Atun’un da ekonomi ve enerji bakanı olduğu UBP-DP hükümetidir.
Dönemin enerji bakanı ve kendi partisinin milletvekili Sunat Atun da kürsüye gelerek “biz Aksa’ya jeneratör getirme izni vermedik” diyor.
Peki o zaman bizim suçumuz olmayan bir konuda Aksa’ya 4 milyon TL, ya da iddia edildiği gibi 10 milyon TL neden bağışlandı. Yoksa Aksa KKTC’den daha mı fakirdir?
Aksa bu ülkenin kaynaklarını bunca yıldır sömürüyor. Hala da sömürmeye devam ediyor. Kıb-Tek’le yaptığı alım garantili anlaşma 2024’de sona erecek.
Amcaoğlu bu konuda da çam devirmeyi sürdürüyor. Katıldığı TV programında muhalefetin, AKSA’ya ait jeneratörün ardiye vergisinin silinmesi olayını konuşmaktansa, AKSA ile sözleşmeyi kimin imzaladığını sorgulaması gerektiğini belirterek, “Her yıl 25 milyon 900 bin Dolar’ın ödenmesine sebebiyet verenleri sorgulasınlar” dedi.
Acaba kim imzaladı?
Bu anlaşma 2001 yılında Eroğlu’nun Başbakan, rahmetli İrsen Küçük’ün de enerji bakanı olduğu UBP’li hükümet döneminde yapıldı. Birileri sorgulanacaksa bunlar sorgulanmalıdır.
Ben bir adım daha ileri gideyim ve bu anlaşmanın Aksa’dan önce dönemin KKTC hükümeti ile TC hükümeti arasında yapıldığını ihale tamamlanarak işi Aksa aldıktan sonra da Türkiye’den gelen telkinlerle alım garantisinin hep artırıldığını, son olarak birkaç yıldan bu yana konuştuğumuz “Türkiye ile elektrikte enterkonnekte sisteme” geçmek için çekilecek kablonun da Aksa ile konuşulması için Türkiye’den sürekli telkinler yapıldığını biliyoruz.
Birkaç gündür hayretle bu gelişmeleri izliyorum. Sonra da kendi kendime soruyorum “gerçekten biz böyle yönetilmeyi hak ediyor muyuz”?