1. YAZARLAR

  2. Asım Akansoy

  3. Brexit, Kriz ve Bir Yanılsamanın Sonu..
Asım Akansoy

Asım Akansoy

SİYASET MEYDANI

Brexit, Kriz ve Bir Yanılsamanın Sonu..

A+A-

 

Büyük Britanya’nın Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı ayrıntılı tartışma gerektiren bir konu. Kararı ne geçiştirilmemiz ne de felaket senaryosu olarak okunmamız, bir anlam taşır. Eğer bu büyük krizi adım adım çözümleme durumu yaratabilirsek, süreci daha iyi anlamamız ve kendi ölçeğimizde değerlendirmeye katkımız olur.

Soğuk savaşın iki kutuplu dünya modeli sonrası, siyasi ve ekonomik birliğin sağlandığı bir istikrar ve barış yapılanması olarak düşünülen Avrupa Birliği’nin, kendi içinde sosyal adaleti, ekonomik eşitliği, sosyal uyum, siyasi eşgüdüm ile denkliği gerçek anlamda sağlayabildiğini söylemek mümkün değil.
Katı bürokratik yapılanması, demokratik iradeyi yok sayan neoliberal ekonomik düzenlemeleri ile “Sosyal Avrupa” eksenini geliştiremeyen, kuruluşunda ya da ruhunda olduğu gibi sermayenin akıl hocalığını önde tutan ve bunu zayıf ülkelere dayatan bir rol yürütüldü bunca zamandır. Hatta çok açık bir şekilde ekonomik üstünlüğü ile Almanya’nın her zaman önderlik yaptığı ve belirleyici olduğu bir Birlik’ten bahsetmek de mümkündür.

Birlik içi iktidar ilişkileri ve düzeni, ülkeler arası demokratik mekanizmayı, sosyal dayanışmayı gerçek anlamda sağlayamadığı gibi, ekonomik kriz karşısında bütünlüklü değil parçalı bir yaklaşımla, ülkelerin ağırlıkla kendi kaderine terk edileceği ya da kemer sıkma adı altındaki neoliberal paketleri dayatmalarıyla ünlü bürokratik oligarşinin hakimiyetine bırakıldı.

Tüm yaşanan ekonomik krizlere karşı “daha fazla neo liberalizm” söylemini tekrar ede ede bugünlere geldik.

Tarihsel olarak kapitalizmin dördüncü büyük krizi içerinde olduğumuz ve 2008 yılından itibaren bu ekonomik krizin sosyal ve siyasal etkilerinin yaşandığı bir dönemden geçtiğimizi de tüm yaşanan gelişmeler bağlamında göz önünde tutmakta ciddi yarar var. Elbette yine çok iyi bilindiği üzere, krizlerin mutlaka olumlu gelişmelere dönüşeceğini söylemek, bizi pozitivizme sürükler ki bu noktaya çok dikkat etmeliyiz. Bu noktada oldukça olumsuz bir gelişme olarak uzun süredir kendisini ciddi anlamda hissettiren milliyetçiliğin ve ırkçılığın yeniden yükseleceği yeni bir döneme gireceğimizi belirtmek, fazla iddialı olmaz diye düşünürüm.

İspanya, İtalya, Yunanistan vd örnekler dikkatle incelendiğinde Avrupa’da siyasi sistemin, temsiliyet krizi yaşadığını; katılım modellerinin dinamik ve etkili olamadığını; parlamenter sistemin zayıfladığını; seçimlere katılımın ciddi anlamda düştüğünü; siyasi partilerin alternatif üretemeyip özellikle sol dinamiklerin yapısal değişim gösterdiğini; siyaset kurumunun genel anlamda güven kaybettiğini; serbest piyasa ekonomisinin kutsandığı; şirket kültürünün sadece ekonomik düzeyde değil toplumun her alanında hakim kılındığı; planlama ve düzenleme gibi halk yararına model-yöntem ve akıl yürütmelerin, ortaklaşmacı öngörülerin toplumsal bir refleks yaratılarak ötekileştirildiği; kurumsal devlet yapılanmalarının eritilerek, devletin sermayenin kullanımına terk edildiği…sözde alternatifsiz bir düzleme çekildiğini görürüz.

İngiliz gazateci-yazar Paul Mason Brexit sonuçlarının açıklandığı sabah, konu ile ilgili önemli saptamalar içeren bir yazı yazdı. Okumanızı önerdiğim bu yazıdan çok kısaca şunları alıntıladım:

“Tüm bu gelişmelerin kökenine inersek, çok nettir: neoliberalizm kırılmıştır.”
“Daha önce de öngördüğüm gibi, neoliberal kırılmalar önce jeostratejik düzeyde ardından da ekonomik düzeyde olacaktır.”
“Bu sonuç, jeopolitik olarak Putin’in zaferi, Batı’nın zayıflığıdır.”  
( www.medium.com/moquito-ridge )

Yakında Brexit’den bir süre sonra her şeyin yoluna girdiği, gireceği yönünde halkla ilişkiler oyunları ile karşılaşabiliriz. Ancak halkın gerçeği değişmeyecek.  Bu süreç daha fazla belirsizliği ve çöküşü beraberinde getirecek. Ekonomik, sosyal ve siyasal belirsizliği. Bu noktada özgürlükçü ve eşitlikçi yeni dinamiklerle veya Almanya’nın hakimiyetini daha da ağırlaştıracağı yeni düzenlemelere gidilebilinir.

Göreceğiz…

İki hafta önce İtalya’da yapılan yerel seçimlerde özellikle Roma ve Torino’da neler yaşandığına bakmak ve önümüzdeki pazar günü İspanya’da yapılacak genel seçimleri izlemek çok önemli.
Bu kriz ortamında İspanya Genel Seçimlerinde Podemos-Birleşik Sol ittifakının nasıl bir sonuç elde edeceği de oldukça önemli olacak, diye düşünüyorum.

Kriz dinamiği, sosyal dönüşümü sağlayacak ve bir yanılsama olan neo liberalizmi kıracak siyasi iradeyi tetikleyebilir mi? Evet bu mümkün !

Avrupa Birliği sosyal değerlerini yükselttiği sürece, halkların Avrupa’sı inşa edildiği sürece kalıcılaşacaktır. Bu çerçevede özlediğimiz, katılacağımız ve içinde sosyal değerler için mücadele edeceğimiz “Avrupa Birliği’nin yeniden oluşumu” başlı başına bir heyecan kaynağına dönüşebilir.

Bu yazı toplam 2028 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar