BRT kazanı
BRT kaynıyor. Yeni değil aslında ama ‘kaynama yoğunlaştı’ diyelim. Çok yakında ‘buharlaşma’ da başlarsa şaşırmayın. Kimin umurunda bilmem. Ama iş çığırından çıktı çıkıyor artık. Parçalara bölünmüş olan personelden sonra şimdi, Yönetim Kurulu da darmadağın. Anlaşılan o ki Müdür, Yönetim Kurulu’nu pek de takmıyor, takmak istemiyor.
Yönetim Kurulu’nda iki ‘taraf’ var. Birinci tarafta, Hükümet’in CTP kanadı tarafından gönderilmiş ve Başkanlığı üstlenmiş kişi; Gazeteciler Birliği’nin, Yönetim Kurulu kararı ile Başkan Yardımcılığına seçilmiş temsilcisi; ve bir de, BRT çalışanları temsilcisi üye var. Diğer tarafta ise, Müdür; GKK temsilcisi; DAÜ temsilcisi ve (ilginçtir) Hükümet’in koalisyon ortağı tarafından görevlendirilen temsilci. Ama akort iyice bozulmuş durumda. Zaten taraflar farklı tellerden çalıyorlar. Birbirlerinden habersiz toplantılar, kararlar, görevden almalar, görevlendirmeler aldı başını gidiyor... v.s. v.s. v.s.
Gazeteciler Birliği bir bildiri yayımladı. Birlik bildiride, ‘birşeyler’ anlatmaya çalışıyor. Kime ? Kamuoyuna. Ama daha da önemlisi, BRT Kurumundan doğrudan sorumlu olan Başbakan’a.
Kamuoyu –öyle anlaşılıyor – artık BRT ile pek ilgilenmiyor gibi. Ya umudunu yitirdiğinden yahut da kendince daha önemli gördüğü başka şeylere odaklanmış olduğundan.
Medya da olup bitenlerin pek farkında değil. Sadece tarafların zaman zaman yaptıkları açıklamalara yer veriyor. O kadar.
Kurum’un baş sorumlusu Başbakan’lıktan ses yok. Cumhurbaşkanı Seçimi öncesinde bir de BRT sorununu gündeme getirmemek için mi ? Çözüm üretemiyor mu ? Başka birşeyler mi planlanıyor ? Alınabilecek önlemlerle ilgili ne kamuoyunun, ne medyanın ne de konuyla ilgilenenlerin bilmedikleri bir şeyler mi var ?
Başbakan Yardımcısı suskun. BRT’den doğrudan sorumlu değil. Ama Başbakan Yardımcısı olarak bu konuda da ağırlık koymasından doğal birşey olamazdı. Buna karşın suskun. (Kapalı kapılar arkasını bilemiyoruz. En azından kamuoyu önünde öyle.) Gündeminde BRT var mı ? Hiç oldu mu ? Birilerinden birileri için sözler mi aldı ? Birilerine sözler mi verdi ? Bilinmiyor.
Sonuçta, sanki, nihayet kılıçlar çekildi gibi. Gazeteciler Birliği’nin bildirisinin mürekkebi daha kurumamışken Kurum Müdürü’nden açıklama geldi. Müdür, açıklamasında, özetle, uygulamalarında yasa dışılık olmadığını (!) belirtiyor ve büyük (!) adımlar atan (!) BRT’nin önünün kesilmek istenmesinden şikayetçi. Ama, büyüklüğün ne olduğunu pek açıklamadı. Herhalde, iki TV kanalı, 5 radyo kanalı ve kimin olduğu bile pek net olmayan HD Stüdyosunu demek istemiştir. Başka ‘büyüklükler’ ne olabilir ? Örneğin kuruluşta 500 küsur personel bulunması mı ? Örneğin, iki TV kanalındaki bol bol, her türden yapımlar mı ? Örneğin küstürülen personel sayısının çokluğu mu ? Örneğin uydurma isimler altında gerekli gereksiz personele dağıtılan maaşlar, ücretler mi ? Bilemiyoruz...
Gitti gidiyor... BRT hızla batağa gömülüyor. Daha önce de yazdım şimdi yineliyorum.
O ihtişamlı kapı arkasındaki o ihtişamlı binada, küçük hesaplı küçük beyinlilerle, gerçekten bir şeyler yapmaya çalışanların savaşı var. Bu savaş da gün geçtikçe kızışmakta. Uzaktan izlemeyi trcih edip, tarihi Kurumu’un ölüp gitmesine izin verip, tarihe, “BRT’yi batıran” olarak geçmeyi göze alacak ‘kahraman’ kim olacak ? Çok merak ediyorum.