“Bu adada yaşananları karşılıklı olarak kabul etmezsek, barışı inşa edemeyiz…”
Slovakya Büyükelçiliği’nin evsahipliğinde Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum siyasi partilerinin diyaloğunun 30ncu yıldönümü nedeniyle düzenlenen konferansta, “kayıplar” da konuşuldu…
Slovakya Büyükelçiliği’nin evsahipliğinde Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum siyasi partilerinin diyaloğunun 30ncu yıldönümü nedeniyle düzenlenen uluslar arası konferansta, “kayıplar” konusu da konuşuldu.
Slovakya Büyükelçiliği, Lefkoşa’da, ara bölgede önceki gece ve dün, çeşitli etkinlikler düzenleyerek siyasi partilerin her ay Ledra Palace otelinde son 30 yıldır buluşuyor olmaları ve düzenledikleri çeşitli iki toplumlu etkinlikleri daha görünür kılmaya çalıştı.
İlk etkinlik önceki gece Lefkoşa’da ara bölgedeki Şato Status’te fotoğraf sergisinin açılışı oldu. Serginin açılışına Slovakya Dışişleri ve Avrupa İşleri Bakanı Miroslav Lajcak da katılarak bir konuşma yaptı ve serginin açılışını gerçekleştirdi.
Sergide iki toplumdan siyasi partilerin Slovakya Büyükelçiliği’nin evsahipliğinde son 30 yıllık buluşmaları ve yaptıkları iki toplumlu etkinliklerden fotoğraflar da yer aldı. Sergi açılışına Slovakya’nın Kıbrıs’ta görev yapmış eski büyükelçilerinin yanısıra, her iki taraftan siyasi parti yetkilileri ve iki toplumlu etkinlikler düzenleyen aktivistler de katıldı. Sergi açılışında İki Toplumlu Barış Korosu da katılarak Türkçe ve Rumca şarkılar söyledi.
Sergide, Slovakya Büyükelçiliği’yle birlikte iki toplumdan siyasi partiler ve iki toplumlu kayıp yakınları ve savaş mağdurları örgütü BİRLİKTE BAŞARABİLİRİZ’in Galatya ve Oroklini’deki toplu mezarlara geçen yıl yaptıkları ziyaretler ve anma etkinliğinden fotoğraflar da yer aldı. Bu fotoğraflar Erol Uysal tarafından çekilmişti…
Dün ise yine ara bölgedeki Şato Statüs’te Slovakya Büyükelçiliği, uluslar arası bir konferans düzenledi ve bu konferans çerçevesinde iki panel yapıldı.
Konferansın ilk bölümünde Slovakya Dışişleri Bakanı Miroslav Lajcak, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Elizabeth Spehar ve Avrupa Komisyonu’nun Kıbrıs’taki Temsilcisi İerotheos Papadopulos birer konuşma yaparken, ikinci bölümünde ise iki ayrı panele yer verildi. Açılışı PRIO Kıbrıs Direktörü Harry Tzimitras yaptı.
İlk panelde eski Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Kıbrıslırum Dışişleri eski Bakanı Nikos Rolandis, Kıbrıslırum Müzakereci Andreas Mavroyannis, Kıbrıslıtürk eski Müzakereci Özdil Nami, müzakere grubu eski üyesi Tumazos Çelebis, Cumhurbaşkanlığı eski danışmanı Erhan Erçin ve Kıbrıs’ta geçmişte görev yapmış Slovakya Büyükelçileri Oksana Tomova ile Duşan Rozbora katıldı. Bu paneli Kıbrıs Üniversitesi akademisyenlerinden, şimdilerde Avrupa Parlamentosu milletvekili Niyazi Kızılyürek fasilite etti.
Panelde Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum siyasi partilerin diyaloğunun müzakerelerdeki ilerlemeye yansıması ve Güven Yaratıcı Önlemler’in önemi gibi konular irdelendi, katılımcılar bu diyalog çerçevesinde yaşadıklarını aktardılar, çeşitli ilginç anekdotlar paylaştılar ve geleceğe yönelik önerilerde bulundular, izleyenlerden gelen soruları yanıtladılar.
İkinci panel ise sivil toplumun aktiviteleriyle siyasi partilerin iki toplumlu diyaloğunun güven arttırıcı önlemlere katkısı konusunda sivil toplumdan temsilciler katıldı. Bu paneli Universitas Vakfı’ndan sosylog Nikos Peristianis yönetti. Panelde iki toplumlu kayıp yakınları ve savaş mağdurları örgütü BİRLİKTE BAŞARABİLİRİZ adına biz, Dinler Arası Diyalog grubundan Salpi Eskiciyan-Weiderud, iki toplumlu eğitim projesi IMAGINE’den Loizos Lukaidis, iki toplumlu Mağusa İnsiyatifi’nden George Mihalidis, Kayıplar Komitesi’nin üç üyesi Gülden Plümer Küçük, Leonidas Pantelidis ve Paul Henri Arni ile Kıbrıs’ta geçmişte görev yapmış Slovakya Büyükelçileri Anna Torenikova ile Jan Varso konuştular. Kayıplar Komitesi’nin üç üyesi adına Gülden Plümer Küçük konuştu.
Panelin sonunda Harry Tzimitras, yapılan önerileri özetleyerek, kendi önerilerini de konferansa katılanlara sundu. Tzimitras, siyasi partilerin diyaloğunun genişletilerek toplumun çeşitli kesimlerinin bir araya getirilmesinde kullanılabileceğini ifade etti.
“KAYIPLAR” KONUSU…
Sivil toplumdan temsilcilerin katıldığı panelde biz de yaptığımız konuşmada özetle şu noktalar üzerinde durduk:
*** YENİDÜZEN ve POLİTİS’te yürüttüğümüz “kayıplar”la ilgili araştırmacı gazeteciliğimiz nedeniyle, her iki toplumdan “kayıp” yakınlarıyla yakın temaslarımız sonucunda, iki toplumlu kayıp yakınlarının ve savaş mağdurlarının bir araya geldiği ve birlikte çalıştığı BİRLİKTE BAŞARABİLİRİZ örgütü ortaya çıktı…
*** BİRLİKTE BAŞARABİLİRİZ örgütü, çok özgün bir örgüttür çünkü bu örgütün önderleri, kendi “kayıpları” olduğu halde, başka “kayıplar”ın bulunması, yeni gömü yerlerinin ortaya çıkarılması için birlikte çalışıyorlar… Biz acılarla ve travmalarla uğraşıyoruz, “kayıp” yakınlarının acılarına merhem olmaya çalışıyoruz.
*** “Türk acısı”, “Rum acısı” diye bir şey yoktur, “insani bir acı” vardır – çalışmalarımızda, etkinliklerimizde bunu ortaya koymaya çalışıyoruz…
*** Kayıplar Komitesi resmi bir komitedir ve “kayıplar”ın gömü yerlerinin kazılıp bulunması, kimliklendirilmeleri ve ailelerine iadelerinden sorumludurlar. Ancak bizler, Kıbrıs’ta gerek 1963’te, gerekse 1974’te neler yaşandığını, bu “kayıplar”ın öykülerini anlatıyoruz, yalnızca gömü yerlerinin bulunmasına gönüllü olarak yardımcı olmuyoruz, aynı zamanda kendini çatışmaların tek “kurbanı” olarak gören toplumlarımıza, bu anlatılmamış ve toplumlarımızdan gizlenen gerçekleri aktarıyoruz. Bunu da okullara giderek, köy ziyaretleri yaparak, çeşitli etkinliklerle gerçekleştirmeye çalışıyoruz.
*** Slovakya Büyükelçiliği’nin evsahipliğinde her ay Ledra Palace Oteli’nde düzenli toplantılar yapan iki toplumdan siyasi partilerle “kayıplar” konusunda da diyalog kurmak istedik… Bir süre bu konuya bazı sağ partilerin direnciyle karşılaştık, bazıları “kayıplar” konusunun iki toplumdan siyasi partiler tarafından tartışılmasını istemiyordu. Ancak sabırla ve ısrarla bu diyaloğu kurmaya çalıştık kendileriyle… Kendisi de sivil toplum örgütlerinde çalışmalar yapmış ve “kayıplar” konusuyla yakından ilgilenmiş olan Yeni Kıbrıs Partisi’nden Murat Kanatlı arkadaşımız ve yine iki toplumlu çalışmalarda bulunan ve dedesi halen “kayıp” olan AKEL’den İlias Demetriu arkadaşımızın yardımlarıyla en nihayet geçen yıl iki toplumdan siyasi partilerle bu diyaloğu gerçekleştirmeye başladık.
*** İlk etkinliğimiz geçen yıl BİRLİKTE BAŞARABİLİRİZ örgütünde aktif olarak görev yapmakta olan ve “kayıp” yakını ve savaş mağduru olan önde gelen üyelerimizin Slovakya Büyükelçiliği ve iki toplumdan siyasi partiler tarafından onore edilmesiydi.
*** Ardından 1974’te savaşta bombalanan Atalassa Akıl Hastanesi’ndeki toplu mezar yerine birlikte bir ziyaret yaptık geçen yıl Ekim ayında… Burası Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum “kayıplar”ın birlikte gömüldüğü tek toplu mezardı… Bunlar “kayıplar” listesine konmamıştı ama bize göre “kayıp”tılar çünkü ailelerine geri dönmemişlerdi… Buraya gömülü olanlar, Atalassa Akıl Hastanesi’nde tedavi gören Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum hastalardı…
*** Geçen yıl Aralık ayında ise iki toplu mezara aynı gün ziyaretler yaptık. Bu toplu mezarlardan birisi, 1964’te otobüsle işe giderken kaçırılarak öldürülen 11 “kayıp” Kıbrıslıtürk’ün gömülmüş olduğu bir toplu mezar, Oroklini köyündeki bir kuyuydu… Bunlar sivil insanlardı ve 1964’te bazı Kıbrıslırumlar tarafından kaçırılarak öldürülmüşlerdi… Aynı gün Galatya gölüne de bir ziyarette bulunduk – burada da iki toplu mezara 17 “kayıp” Kıbrıslırum esir öldürülerek gömülmüştü… 1974’te EOKA-B’nin Muratağa-Atlılar-Sandallar’da gerçekleştirdiği ve ağırlıkla kadınlar ve çocuklardan oluşan 126 Kıbrıslıtürk’ün öldürülmesine “karşılık”, bu gerekçe yapılarak bu Kıbrıslırum savaş esirleri öldürülerek Galatya gölüne gömülmüştü.
*** Bu toplu mezarlara bu ziyaretleri yapabilmemiz için yoğun biçimde çalışmamız gerekti… Galatya Belediye Başkanı Cemil Sarıçizmeli’yle işbirliği ve diyalog içinde ve Galatya’dan bize yardımcı olan ailelerle işbirliği içinde bu ziyareti yaptık. Aynı şekilde Oroklini’de de bize yardımcı olan ailelerle işbirliği içinde bu ziyaretleri gerçekleştirdik. Galatya ziyaretimiz tehlikeliydi çünkü bu göldeki toplu mezarlarla ilgili yazılarım nedeniyle bu bölgeden ölüm tehditleri almıştım ancak diyalog ve işbirliği içinde bu sorunları aştık ve bu tarihi ziyaretleri gerçekleştirebildik.
*** İki toplumdan siyasi partiler ve Slovakya Büyükelçiliği bu ziyaretler çerçevesinde ortak bir açıklama yayımlayarak iki toplum liderine seslendiler ve ortak bir “Kayıpları Anma Günü” tesis edilmesini, her iki toplumdan “kayıplar” adına ortak bir anıt yapılmasını önerdiler.
*** Bu ziyaretler tarihi öneme sahipti çünkü ilk kez her iki toplumdan bunca siyasi parti, birbirimizin acılarını tanıyarak, “kayıplar”ı birlikte anıyordu. Bunu biz de belki kendi başımıza başarabilirdik, daha zor olurdu ancak her iki toplumdan siyasi partilerin Slovakya Büyükelçiliği evsahipliğinde yürüttüğü diyalog, böylesi etkinliklerde daha etkili olabildi.
*** Bu adada yaşanmış olanları karşılıklı olarak kabul etmezsek, barışı inşa edemeyiz… Öncelikle her iki toplumda yaşanmış olanları öğrenmemiz ve bunları tanımamız gerekir ki barışa doğru ilerleyebilelim…
*** Slovakya Büyükelçiliği ve iki toplumdan siyasi partilerle diyaloğumuz devam ediyor ve gelecekte de benzer ortak etkinlikler yapmayı tasarlıyoruz.
GÜLDEN PLÜMER KÜÇÜK’ÜN SÖYLEDİKLERİ…
Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üyesi Gülden Plümer Küçük ise komitenin Kıbrıslırum, Kıbrıslıtürk ve Üçüncü Üyesi adına yaptığı konuşmada özetle şöyle dedi:
*** İnsanlar iki toplumlu çatışmalar ve silahlı çatışmalarda herhangi bir iz ya da izahat olmaksızın sevdiklerini kaybettikleri zaman çok derin ve daimi bir acıya gömülürler. Bu tür kayıplar genelde bireyler ve toplumlar arasındaki güveni yok eder. Eğer bu konu ele alınmazsa, kayıplar konusu çok zehirleyici olabilir ve siyasi düzeyde de toplumlar ve ülkeler arasında onlarca yıl boyunca uzlaşma ve siyasi dengenin önüne engel olarak çıkabilir.
*** Kıbrıs’ta da görebileceğimiz gibi güvenin inşası zaman ve çok önemli miktarda yoğun çabalar gerektirir. 2006 yılından bu yana Kayıplar Komitesi, iki toplumlu bir proje olarak en güçlü ve en başarılı güven yaratıcı bir önlem olmuştur. Kayıpların kalıntılarının bulunarak kimliklendirilmesi, ailelere insanlık onuruna yakışır cenaze törenleri için iade edilmesine neden olmuş, aynı zamanda kayıp yakınlarının iyleştirme sürecine destek olmuş ve gerek bireyler, gerekse toplumlar arasında güvenin yeniden tesisine katkıda bulunmuştur. Özellikle güvenin tesisi, kalıcı bir uzlaşma için bir önkoşuldur.
*** Kayıplar Komitesi’nin iki toplumlu projesinin insancıl çalışmaları zor olsa da, pahalı ve emek-yoğun ve zaman gerektirici olsa da, kritik derecede öneme sahiptir.
*** Kayıplar Komitesi sivil toplum üyeleriyle işbirliği içindedir, kayıp yakınlarıyla, gazetecilerle, sivil toplum örgütleriyle, araştırmacılarla, üniversitelerle, öğrencilerle ve aynı zamanda dini liderlerle… Sivil toplumla bu işbirliği hem toplumlarımızda güvenin inşasına yardımcı olur, hem de KŞK’nın çalışmalarını destekler çünkü böylece ada çağında bilinmeyen gömü yerleri hakkında daha fazla bilgi elde edebiliriz. KŞK aynı zamanda Lefkoşa’da ara bölgede sivil toplum toplantıları için önemli bir yer olan Dayanışma Evi’nden düzenli olarak yararlanmaktadır. Örneğin bu Perşembe günü Uluslararası Kızılhaç Örgütü’yle Kayıplar Komitesi’nin hazırladığı kayıp yakınlarının ihtiyaçlarının değerlendirildiği bir incelemenin raporunu Dayanışma Evi’nde sunacağız. Bu araştırma Ekim 2018 ile Nisan 2019 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir.
*** Kayıplar Komitesi Kıbrıs’taki tüm siyasi partilerin liderleriyle görüşme ve işbirliğine hazırdır. Komite daha önce Slovakya Büyükelçisi’yle birlikte iki toplumdan siyasi parti liderlerini antropoloji laboratuarına davet etmiş ve burada görüşmüştü. Bu ziyaretler bizlere bu siyasi partilerin üyeleri arasında bilinmeyen gömü yerleri hakkında bilgi sahibi olanlardan daha fazla bilgi edinme ihtiyacımızda yardımcı olmuştur. KŞK, ada çapında parti liderlerinden gelecek kamuoyu önünde bu konuya bağlılık beyanını da sevinçle karşılayacaktır ki bu da daha büyük bir etki yapabilecektir.