Tank, top, tüfek bir ordu insan yüzlerini güneye dönmüş beklerken, kuzeyden, Alanya’dan geldi kalaşnikoflar!
Tekneyle…
Torosların gölgesi ve yakamozlar eşliğinde salına salına geldi (!)

Dünyanın en ileri donanımına ve hareket kabiliyetine sahip olduğu anlatılan sahil güvenlik tatbikatları
hoş bir anı olarak kaldı belleklerde…

Tetikçiler geldiler, temizlediler ve gittiler!
Ellerini kollarını sallaya sallaya geldiler…
Keşke önceden söyleselerdi, bir de karşılama töreni yapardı “zevat.”

* * *

Kendimizin bile inanmadığı dünyadan uzak “ayrı devlet” modeli büyük bir karanlık alan yaratmış, geniş yığınlar yalana ve talana dayalı rant düzenine eklemlenmiş, ülkemiz kirli işlerin toplaştığı bir sahaya dönüşmüştür.

Yeryüzünden uzaklaştıkça yer altını büyüttüğümüz bir hayata ortağız.
Leş gibi!

Yasadışılıklar üzerine kurulan ve karanlığa mahkûm edilen yarı yurdumuz organize suç gruplarının beslediği bir bataklıktır.

Bataklığı mı konuşacağız yoksa sineğin, böceğin, yarasanın peşinde düşmekle avunacak mıyız halen?
Elbette onların da peşinde düşülmelidir.
Hem de sonuna kadar!
Ama bataklığı konuşmayacaksak eğer yetmez!
Yıllardır bunu yapıyoruz.
Pisliği halının – aslında bayrağın ya da kutsal değerlerin – altına süpürüyoruz.
Olmuyor!

* * *

Küresel Organize Suç Endeksi'nde önemli bir yerimiz var.
Türk mafyasının adaya yerleştiği anlatılıyor.
Venezüella’dan Moldovya’ya Afrika’dan Asya’ya uzanıyor kirli eller…
“Küresel” ölçekte ismimiz suçla anılıyor sadece!

Kırmızı bültenle aranan isimlere törenle yurttaşlık ya da ödül verildiği bir yapımız var.
Yer altının en güçlü aktörlerine “devlet protokolü” uygulanıyor ülkemde!

Bir de şu gerçek var tabii…
Kumarhane, bahis ve gece kulüplerinden elde edilen gelirler bütçenin önemli bir dilimini oluşturuyor.
Bu “kirli” parayla finanse edilen sadece mafya ya da siyaset değildir.
Tüm yapıdır.
Statükodur!

“Burası KKTC”

İyice, samimiyetle ve içtenlikle düşününüz, bu cümleyi ne zaman kullanırız: “Burası KKTC.”
Bir iş çarpıksa, yalansa, yozlaşmışsa, adaletsizse, kanunsuzsa eğer…
İşte o durumda söyleriz: “Burası KKTC.”

“Yasa dışı” sözcüğünün peşi sıra kumar, bahis, fuhuş gibi karanlık dünyanın kavramlarını sıraladığınız zaman çok dehşet duyuluyor.
Öyledir.
KKTC gerçeğinde “yasa dışı” sözcüğünün peşi sıra istediğiniz kavramı koyunuz yanlış durmuyor.

Çünkü hemen herkes “daha büyük bir kötülük” üzerinden kendine ait yasa dışılığı meşrulaştırıyor.
Yasa dışı gelirini, işini, yatırımını, eylemini, adımını, yurttaşlığını, iznini “KKTC” zırhıyla gizliyor çok hem de çok geniş yığınlar!

Elbette mafya ile ölçülemez bu…
Organize suç örgütleriyle bir tutulamaz.
Yine de “kanunsuzluk” sıradan bir alışkanlık olarak boy gösteriyor her yerde…

Yasa dışı!
“Burası KKTC.”

6 partiye Kıbrıs sorununu anlatmak gerek

Türkiye’de 6 muhalefet lideri ve siyasi parti, demokrasi ve özgürlükleri kazanmak için “güçlendirilmiş parlamenter sistem” üzerinde çalışıyor.
Ortak bir metin yazacaklar.
HDP’nin dışarıda tutulması yanlışına rağmen bu girişim önemli bir demokratik işbirliği olarak dikkat çekiyor.
Peki, bu ortak metin içinde Kıbrıs da olacak mı?
Sanmıyorum!
Yine de bu gruba Türkiye’nin de önünü açacak, Kıbrıs’ın ve dünyanın gerçeklerine uygun siyasetler anlatılmalıdır.

Federal Kıbrıs savunucusu isimler kolları sıvamalıdır!

Demokrasi!

İsviçre’de çocukları korumak için tütün ürünleri reklamlarına sınırlama geldi.
“Referandum” yapıldı karar için!
Hafta sonu sandığa gitti halk ve yüzde 56 oyla tütün reklamları kaybetti!

Demokrasi kültürü bu!
Bir de “yönetim” kültürü var tabii…
Örneğin “KKTC”de kapalı alanlarda sigara içmek yasaktır.
“Yasak” Meclis’in bir dosyasındadır sadece!