1. YAZARLAR

  2. Mehmet Çağlar

  3. BU BELAGATLE NEREYE ?
Mehmet Çağlar

Mehmet Çağlar

BU BELAGATLE NEREYE ?

A+A-

 

Barış görüşmelerinde gelinen son noktada,
birileri yine "baş role geçmeye" hevesleniyor!
Sebep?
Birçoğumuzu bu memlekette kaybetmeye mahkûm eden zihin haritaları ve "şuurlu hedefleri" tehlikede de ondan...
Barış namına gelişen diyalektiğin manipüle edilmesi lâzım!

ZİHİN HARİTALARINDA NE VAR?

"Yiğidi öldür hakkını da verme" var!
"Doğruya eğri, eğriye ise doğru demek" var!
Statükonun devamı için bazı şekillerde düşünmek,
Bazı şekillerde davranmak,
Bazı şeylere inanmak ,
"Kan döktük vermeyiz",
Hamasetle evrenselleşeceğiz var...!

Bu statükocu kafa yapısı içerisinde kalırsan,
Onlarca ara çözüme ve yorucu uzlaşma çabalarına da gerek kalmaz!
Basit bir "sınıflandırma" yaparsın olur biter:
"Bizden yana" ve "bize karşı" olan toplum kesimleri...

NE FARK EDER?

Bir de her iki-üç haftada bir,
Rumlar "uzlaşmaz", "buyurgan" diyeceksin...
Eğilmiyoruz... Dik durun, omurgalı olun falan derken,
Bir de bakmışsın ki,
İradeni başka bir kudrete teslim ederek,
sistemin efendilerinin önünde esas duruşta bekliyorsun!

Çevresel ve sosyal sürdürülebilirliği olmayan bir toplum haline dönüşmüşsek,
ne fark eder?
Umduğumuz toplumsal zenginliği yaratamamışsak,
ne fark eder?
Ahlâki "açık" daha da büyümüş ise,
ne fark eder?
Gayri insani ve meşruluğu rivayetlere dayalı "de facto" bir cennet tasarımımız var ya!
Yetmez mi?!

NE DİYORLAR?

Burada farkına varmamız gereken önemli bir şey var ki, o da şudur:
Bu insanlar bu kadar büyük bir güç sahibi olurken neler söylüyorlar?!

İşte!
Son örneğini "Koordinasyon Ofisi" meselesinde gördük!
Ne diyorlar?
"Biz, halâ siyasi özgürlüğümüzü elimize alacak denli özgürleşmiş değiliz.
Biz halâ kendimizi yönetecek olgunlukta değiliz.
Bu yüzden asla kendi başımıza bırakılmamamız gerekiyor.
Çünkü çıkarımızın ne olduğunu bilemeyeceğimiz için,
özgürlüğümüzü nerelerde 'har vurup harman savuracağımız' belli olmaz.

Biz özgürlüğün değerini bilemeyeceğimiz için,
başımıza onun değerini bilecek "birileri" dikilmelidir.
O birileri hem özgürlüğün değerini bilir, hem bizim değerimizi bilir.
Ve bu değerlerle, bizim çıkarımızı uzlaştırmanın da üstesinden gelir.
Biz sadece parmak kaldırır onaylar ve onun yorgunluğunu çekeriz.
Kendi değerimizi bilmediğimiz gibi, elimizdeki özgürlüğün değerini de bilemeyiz.

Özgür bırakıldığımız takdirde başımızı hangi taşa vuracağımız belli olamaz, onun için başımıza bir vasi atanması gerekir..."

Bu belagatle nereye gideceğiz Allah aşkına?

Bu yazı toplam 1736 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar