1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Bu bir Hollywood filmi değil, gerçek…2
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Bu bir Hollywood filmi değil, gerçek…2

A+A-

Böylece 10 Aralık 2013 Salı günü şahitle buluşmaya gidiyoruz. Bu Kıbrıslırum şahit, çok üzgün bir insan, hüznü yüzüne nakış gibi işlenmiş, gözlerine baktığınızda ne kadar üzgün birisi olduğunu anlıyorsunuz.
“Bu olay olduğunda neler hissettiydiniz?” diyorum…
“İnsan yaşamının hiç değeri olmadığını düşündüydüm” diyor… “Bazıları için insan yaşamı çok kolay harcanabilecek kadar ucuzdu… Bu bizim için çok büyük bir şoktu, öylesine büyük bir şoktu ki bu olaydan sonra neler olup bittiğini kendi aramızda bile konuşamadık. Yıllarca sustuk, hiç konuşmadık. Ben bu olaydan karıma bile söz etmediydim… Sanırım 1989 veya 1990 yılıydı, yurtdışındaydık, bir Noel gecesiydi, işte o gece açılıp karıma tanık olduğum bu dehşet verici olayı anlattım… Ancak karıma bile bunu anlatabilmem yıllarımı almıştı…”
Bu iki bilinmeyen şahsın tam olarak nereye gömülmüş olduklarını kendi gözleriyle görmedikleri için Kayıplar Komitesi’nin bu konuda araştırma yapması gerekecek. Acaba iki Kıbrıslıtürk “kayıp” olduğu sanılan bu şahıslar, öldürüldükleri yere mi gömülmüşlerdi yoksa az ilerideki kuyulara mı? Buradaki toprak yığınları bu iki “kayıp” şahsı gömmek üzere hazırlamış oldukları bir çukurdan mı çıkarılmıştı? Yoksa burada bir kuyu mu vardı? Yolun karşısında da bazı kuyular vardı, acaba oradaki kuyulara gömülmüş olabilir miydiler?
Bulunduğumuz yerden daha ileride, yolun karşısında iki kuyudan dokuz “kayıp” Kıbrıslıtürk’ten geride kalanlar, yapılan kazılar sonucu bulunmuştu Kayıplar Komitesi tarafından. Bunlar 1963-64 “kaybı” Kıbrıslıtürkler’di ve onlardan geride kalanlar ailelerine iade edilerek defnedildiler. Açıkçası tüm bu bölge bir infaz alanıydı, insanlar buraya öldürülmek ve kuyulara gömülmek üzere getiriliyordu…
1964’te işlenmiş çifte cinayet bölgesine bizi getirerek burayı göstermiş olan arkadaşıma da, bizimle buluşmayı kabul etmiş olan şahide de teşekkür ederek onlarla vedalaşıyoruz. Şahit, telefon numarasını vermek istemiyor çünkü içinde o günlerin şoku ve korkuları kalmış… Ortak dostumuzun insancıllığı ve teşviki olmasaydı, bu şahit belki de bildiklerini mezarına götürecek ve asla konuşmayacaktı… Bu arkadaşım tıpkı bir melek gibi onu konuşmaya, tüm öyküyü anlatmaya ikna ediyor, ona bu yeri göstermesini sağlıyor, sonra da üç yıllık bir çaba ardından onun buraya bizzat gelip olay yerini bize göstermesini sağlıyor… Arkadaşıma tüm bunları yapmayı başarabildiği için yeterince teşekkür edemem asla…
Bu olaya tanık olmuş olan ve halen hayatta olan o günün gençleri Kıbrıslırumlar’a bir çağrı yaparak, isimli veya isimsiz bildiklerini benimle paylaşmalarını istiyorum – eğer bu iki “kaybın” gömü yeri hakkında daha fazla bir şey görmüşlerse, beni aramaları çağrısında bulunuyorum ve bunu 12 Ocak 2014 tarihinde, yazılarımın Rumca olarak yayımlanmakta olduğu POLITIS gazetesi aracılığıyla yapıyorum…
Hayır, bu bir Hollywood filmi değil, beş altı gencin bir çifte cinayete tanık olup da yıllarca sessiz kaldıkları, kendi aralarında bile bunu konuşamadıkları, korku içinde sustukları, televizyonda izlediğimiz bir gerilim filmi değil… Aradan yarım asır geçtikten sonra aralarından birinin çıkıp da bize bu çifte cinayetin yaşandığını göstermesi de bir Amerikan korku filminden bir sahne değil, bu bir gerçek… Burası Kıbrıs adası, 2014 yılındayız, 1964’te güpegündüz Parisinos’ta, Strovulos bölgesinde, Lefkoşa’da iki “bilinmeyen” şahsın öldürülmesinden söz ediyoruz… Bu konuda daha fazla bilgisi olan okurlarımız beni isimsiz olarak arayabilirler – isminizi söylemek istemezseniz, bunu size sormayacağım… Yeter ki bu iki “kayıp” şahsın acılar içinde bekleyen yakınlarının gerçeğe ulaşmalarına yardımcı olabilelim... Pazartesi devam edecek...

Bu yazı toplam 2013 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar