1. YAZARLAR

  2. Ödül Muhtaroğlu

  3. Bu bütçe ile halk, sektörler ve belediyeler mutlu olamayacaktır
Ödül Muhtaroğlu

Ödül Muhtaroğlu

Bu bütçe ile halk, sektörler ve belediyeler mutlu olamayacaktır

A+A-

Bütçe ile ilgili geçen günkü yazımda, 2025 devlet bütçesinin bazı genel göstergelerine değinmiştim. Bugünkü yazimda ise,  bütçenin önemli gördüğüm diğer bazı detaylarını değerlendireceğim.

2025 Bütçesine göre, Mahalli gelirler yaklaşık 86.1  milyar TL olarak öngörülmüştür.2024 yılında ise mahalli gelirler 51.2 milyar TL idi. Yaklaşık yüzde 70  civarında bir artış öngörülüyor. Yıllık enflasyon oranı beklentisi civarında bir artış öngörüldüğünü görüyoruz.

Mahalli gelirlerin, güney geçişleri, turizm, yükseköğretim gelirleri, başta ithalat vergileri, KDV ve FİF vergileri ile birlikte öngörülenin de üstünde gerçekleşmesini bekliyorum. Geçmiş yıllarda da, mahalli gelirler, bütçede öngörülenin çok daha üstünde gerçekleşiyordu. Yeter ki, Doğru ekonomi ve maliye politikaları uygulanıp, enflasyon ve pahalılık azaltılsın.

Bütçedeki mahalli gelir  kalemleri, uzun yıllardır minimum düzeyde, gider kalemleri ise, daha cömert öngörülmektedir. Yıl sonu geldiğinde de, gelirler öngörülenden daha fazla gerçekleştiği için, bütçe açıkları düşmektedir. Bu durum da,  Maliye Bakanlığı  başarısı olarak sunulmaktadır.

Öte yandan, mahalli gelirlerin düşük öngörülmesi, belediyelere yapılan devlet katkısını da azaltarak, belediyelere olumsuz etki yaratmaktadır.Bu konuda, belediyelerin var olan  şikayetleri yerindedir.

2025 bütçesinde mahalli idarelere yapılacak hazine yardımları, yaklaşık 8.1 milyar TL olarak öngörülmektedir.. Geçen yıla göre enflasyon düzeyinde (yüzde 60) artış mevcuttur. Ancak, hizmet götürülen nüfus,  yükselen enflasyon ve hayat pahalılığı ödeneğini düşündüğümüz zaman, bu artışın da, yeterli olacağına pek emin değilim.

Devlet katkı payları, birçok belediyenin giderlerine yetmemektedir. Çünkü, birçok belediyenin borçları ve gereğinden fazla istihdam yükü bulunmaktadır.Bu bağlamda, Belediyelerin kendi öz gelirlerini artırmaları ve kendi kendilerine yeten duruma gelmeleri gerekmektedir.

Devletin, kamu iç borcunun faiz ödemelerinde kullanılmak üzere 2025 bütçesinde 1 milyar TL ayrılmıştır.Geçen yıl bu rakam 600 milyon TL idi. Bu rakam, Milyarlarca TL olan bu borcun büyüklüğünü  düşündüğümüz zaman yetersiz kalmaktadır.

Devlet, kamu borç stoğunda bulunan ticari bir bankaya olan borçlarının faiz ödemeleri için bu kaynağı ayırmaktadır.

Bu ödemelerin devam etmesi şarttır. Devletin iç borç ödemelerine gereken ilgiyi göstermesi ve ihtiyat Sandığına olan borçlarını da ödemeye başlaması gerekmektedir.

2025 bütçesindeki Mahalli ve TC kaynaklı yatırım projeleri ve kaynakları, altyapı ve üst yapı yatırımları için, umarım yeterli olur. Yaşanan enflasyon nedeniyle, ekonomik büyümeye yeterli ivme ve katkıyı sağlayabilmek için yatırım tutarları daha fazla olmalıdır.

Geçen seneye göre yüzde 85 artacağı düşünülen Fiyat istikrar fonu ve yüzde 18 artacağı öngörülen diğer fon gelirlerinin toplamda  10,4 milyar TL olarak gerçekleşeceği öngörülmüştür.

Bu fon gelirlerinin de, artan ithalat ve dış talep artışı ile daha da çoğalacağını  düşünüyorum.Öte yandan, bu fon gelirleri adaletli değildir.Gelire göre değil, tüketim üzerinden ödenmektedir.

2025 yılında, küçük işletme ve esnaflara  hibe ve düşük faizli kredi programlarıyla destek olunmalıdır.Devlet de, yapacağı icraat ve politikalarla reel sektörü ekonomik aktivitenin içine daha fazla katarak, onların iş yapmasını,  ekonomik büyümeye ivme kazandırmasını ve istihdama katkı yapmasını sağlamalıdır.

2025’ de tarihi ve rekor bir bütçe açığı varken, bütçeyi zora sokacak, yükünü artıracak  ve fırsat eşitsizliği yaratacak sınavsız, münhalsiz geçici istihdamlardan da kaçınılmalıdır.

Zira, son  yıllarda sınavsız, münhalsiz, kritersiz olarak binlerce  geçici işçi ve sözleşmeli personel devlete istihdam edilmiş, bütçe yükü artırılmış ve kamu vicdanı yaralanmıştır.

Ülkede, enflasyon ve hayat pahalılığının çok fazla artmaması  ve hayatı ucuzlatmak için, hükümet, gerekli tedbirleri almamaktadır.Bundan dolayı, bütçedeki hayat pahalılığı ödenekleri yeterli olmamaktadır. Bu da, ek bütçe yapılmasına neden olmaktadır. Son yıllarda bunu görüyoruz.

2025 yılında, döviz ve petrol fiyatları ile enflasyon gelişmeleri,  dengeli bir seyir izlemezse, bütçede öngörüldüğü gibi, Türkiye’ den başta savunma ve kamu maliyesine katkı kalemleri yeteri kadar gelmezse, 17,6 milyar TL’lik bütçe açığı maalesef artabilecektir.

2025 yılında, öngörülen bütçe açığının kapatılması için, kayıt dışı ekonominin, kayıt altına alınması çalışmalarının geliştirilmesi ve devlet gelirlerinin artması gerekmektedir.Tasarruf tedbirleri de, devletin tepesinden başlayarak, taviz verilmeden uygulanmalıdır.

Devletin gelirleri artırma politikası, vergi oranlarını artırmak yerine, ekonomiyi canlandırıp, büyüterek ve adil vergi toplanması yoluyla, çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi toplayarak olmalıdır. Ayrıca, adaletsiz olan dolaylı vergileri (katma değer vergisi, fon v.b) azaltmak, daha adil olan doğrudan vergileri toplamak hedeflenmelidir.

2025 bütçesinin esas amacı, sağlık ve eğitim hizmetleri ve  alt yapılarının  güçlendirilmesi, ihtiyaç duyulan yatırımların gerçekleşmesi, özellikle  küçük işletmelere, küçük  esnaflara hibe ve işveren prim desteği verilmesi, sosyal yardım ve engelli maaşı alanları ve asgari ücretlileri desteklemesi, enflasyonu önleyip, hayatı ucuzlatması olmalıdır.

Ülkenin kıt kaynaklarının ve bütçesinin doğru zamanda doğru yerlere harcanması, halkın, hakkı olan hizmetleri layıkıyla alabilmesi, kendi gelirlerimizle giderlerimizi karşılayabilen bir ekonomik yapının oluşması ve insanlarımızın refahının artması Hükümet’lerin temel görevidir.

Ama, mevcut Hükümet’in böyle bir gailesi, planlaması ve icraatı bulunmamaktadır. Kendi içinde uyumu ve birliği bozulmuş,sorunları çözemeyen bir Hükümet’ten bu ülkeye fayda gelmeyecektir. Acil, erken seçime gidilmelidir..

Bu yazı toplam 207 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar