1. YAZARLAR

  2. Mehmet Çağlar

  3. BU ÇİZGİYİ AŞMAK ŞARTTIR…!
Mehmet Çağlar

Mehmet Çağlar

BU ÇİZGİYİ AŞMAK ŞARTTIR…!

A+A-

KURALLAR

Her ne kadar ekonomik gidişatın mutlak olarak öngörülemez olduğu biliniyor olsa da,
Küreselleşme sürecinde kendilerine göre birtakım yeni mekanizmalar,
Gidişatı kendi arzuladıkları biçimde ve kendileri açısından kontrol edebilme amacı ile bazı kurallar ortaya çıkarıyorlar...

Ekonomi, eğitim ve fikri mülkiyetlere ilişkin bir ‘’fetişizme’’ dönüşmüş kurallar...
Kendi içinde anlamsız dereceye varıncaya dek!
Öyle ki; bugün her şirket kısa dönemli karlara yönelmeli,
Devlet küçülmeli,
Özelleştirmeler yapılmalı ve benzeri uygulamalar içeren çeşitli kurallar öneriliyor…!

İNSAN YETİŞTİRME SİSTEMİ
21. Yüz Yılın ilk çeyreğini yaşadığımız bu yıllarda, geleceğe hazırladığımız gençleri de yetiştirirken,
Ekonomide, başat olarak özel sektörle ülkesel büyüme stratejisi ve anlayışına uygun bir eğitim sistemi içerisinde programlar ve stratejiler uygulanıyor…!

Biliniyor ki, on yıllardır KKTC’de okul öncesinden üniversiteye kadar uygulanan eğitim programının, TC müfredatlarıyla paralel gitmesi;
Eğitim sistemi Türkiye’nin illerinde nasıl hazırlanıyorsa,
Lefkoşa’da da aynı sistematiğin ve kuralların uygulanmasını gerektiriyor...!
Ve yine biliniyor ki, eğitim sistemimizdeki reform anlayışları da,
KKTC’de uzun yıllar itibarı ile bu çerçeve içerisinde çizilmiştir...!

Ancak çok iyi biliyoruz ki, sonuçta, eğitim bir insan sistemi, yani bir insan yetiştirme düzenidir...
Sistem insan odaklı yetiler, ihtiyaçlar, sorular ve yanıtlar etrafında döner...
İnsanlar, hayatta kendi tutkularını yatırıma dönüştürmek niyetiyle eğitilmeli, eğitim almalı ve yaşantı ve deneyimleri ile kendilerini tanıyarak geleceklerini istenç ve yetenekleri doğrultusunda oluşturup yaşamalıdırlar...
Ama gelin görün ki bu anlayış, başat olarak ele alınan özel sektörle büyüme stratejisi ve anlayışına uygun ve paralel değil!

KALKINMA PLANLARI
Ülkemizde de, bu anlayış ve stratejiler doğrultusunda Kalkınma Planları'nın ortaya çıkması ve bu yönde toplumsal bir algı yaratılması amacı ile çeşitli konferanslar düzenleyerek,
Aktüeli mümkün olduğu kadar canlı tutmaya yarayan faaliyetler içerisinde,
Çoğu zaman da öz olarak halktan ve toplumsal ihtiyaçlardan kopuk kalkınma planları ortaya çıkarılmaktadır...

Aslında "Kalkınma Planları" ekonominin anatomisi gibidir...
Ama ne yazık ki,
Kalkınma Planlarını hazırlayan çoğu kimse, Kıbrıslı Türklerin kültürel, sosyal, ruhi, yapısal ve örüntüleşmiş özelliklerinin farkına varıp,
Kıbrıslı Türklerin toplumsal genetiğinin rakamlarla ifade edilebilecek bir mekanizma olmadığını anlayamamıştır...!

Örneğin, gelip-geçen tüm Kalkınma Planlarına rağmen,
Adadaki esnaf, zanaatkar, memur, işçi, köylü ve tüm toplum canla başla çalışmasına rağmen, sürekli olarak artan bir borç içerisinde yüzmektedirler..!
Mazbataların haddi hesabı tutulamamaktadır..!
Peki, tüm bu Kalkınma Planlarına rağmen, hem Devlet Bütçesinin sürekli açık vermesinin, hem işsizliğin çalışan nüfusu geçecek oranda artmasının, hem insanca yaşam koşullarının giderek irtifa kaybetmesinin hem de 280 bin nüfus içerisinde ortaya çıkan 30 binleri aşkın mazbatanın gerçekliği düşünüldüğünde, niçin, nasıl ve nerede yanlış yapıldığını izah edebilen var mı?
Yoktur!

PARADİGMA ÇÖKMÜŞTÜR
KKTC'deki kaynakları kısıtlı, arzu ve istekleri kısıtsız kabul eden paradigma çökmüştür...
Borca dayalı para sistemi denilen bu paradigmanın, toplumsal ve bireysel olarak yıllardır yaşadığımız ve giderek kangrenleşen bu sorunları çözmesi mümkün değildir;
Çünkü bu sorunları üreten kendisidir...!

Topluma, "başka alternatif yok" diyen çoğu ‘’ortodoks ekonomistler’’, bizlere öğrenilmiş çaresizliği aşılamaktadır...
Yüzlerce yıldır bu topraklarda her türlü olumsuz koşullara karşın var olma mücadelesi vererek varlıklarını günümüze taşıyan ve geleceğe taşımak için de olanca çabayı sürdüren Kıbrıslı Türkler, bir avuç rantiyeciye gün be gün borçlandırılarak esir haline getirilmemelidir...
Ancak unutmayalım!
Paranın sahibi kimse memleketin sahibi de odur!

Marx'ın ‘’Das Kapital’’de gayet iyi anlattığı ve incelediği gibi:
Neticede tüm ekonomik paradigmalar dönüp dolaşır, gelir para sistemine dayanır...
Alternatif bir ekonomik sistem ya da bir para politikası ortaya koymak bizim için elzemdir...

Yoksa, kapitalist toplumlar gibi ayni toplumsal-teorik analiz çizgisinde yaşatılırız...
Kıbrıslı Türkler olarak varlığımızı koruyup geleceğe taşımak istiyorsak,
Bu çizgiyi aşmak şarttır!

Bu yazı toplam 1642 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar