BU DAĞ HEP FARE DOĞURUYOR
Liderler uzun bir ‘mola’nın ardından yemekte buluştular. Basına dağıtılan fotoğraftaki vücut dilleri de, 4 saat 15 dakika sonra yapılan BM açıklaması da yemeğin ‘tatsız’ geçtiğini gösterdi.
Masadaki ‘diplomasi oyunu’ bir kez daha Kıbrıs’ta çözümsüzlüğün bir ‘kadermiş’ gibi algılanmasına yardımcı oldu.
Akıncı da, Anastasiadis de yaşanan krizin ana aktörleridir.
Başlarda çok samimi ve verimli giden ilişkileri Mont Pelerin’nden itibaren bozuldu. ELAM kararı ortamı gerdi.
Eide’nin ısmarladığı yemek de hiçbir işe yaramadı.
Adeta dağ fare doğurdu.
* * *
Kıbrıs’ta liderler ‘konjonktürel uygunluk’ bekleme hatası yapıyor.
Ada üzerinde hak ve iddiası olanların tamamının çıkarlarının uyuşacağı bir zaman hiç olmadı. Olacak gibi de gözükmüyor.
Annan Planı’nda bile herkesin çıkarı uyuşmamış, Rusya son dakika “Oyunda ben de varım” demişti.
Papadopulos’un çözüm gibi bir gailesi zaten yoktu, ama AKEL’in ‘hayır’ında bu tutum önemli rol oynamıştı.
Hem üç garantörün, hem Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesinin, hem bölgesel ve küresel güçlerin konsensüs sağlayabileceği bir çözüm momenti bulmak mümkün değil.
‘Godot’u beklemek’ten farkı yok yani…
* * *
Oysa Godot’un niyeti olsa bile, gelmesini ikinci halkadakiler, yani garantörler istemiyor.
Sanki bütün başlıklar bitmiş, geriye sadece güvenlik ve garantiler kalmış gibi Türkiye ile Yunanistan’ı 5’li konferansa davet etmek büyük hataydı.
O günlerde de çok dile getirmiştim, ama kendi iç cephelerinde binbir sorunla boğuşan Ankara’nın da Atina’nın da Kıbrıs’ta çözüm gibi bir gündemleri yoktu. Hala yok!
Akıncı ile Anastasiadis arasında yaşanan krizin asıl sebebi budur.
Gerisi hikayedir.
Türkiye’de 16 Nisan’a kadar tek hedef sandıktan ‘evet’ çıkarmaktır. ‘Hayır’ çıkma olasılığı bence yüksektir ama ‘evet’ de çıksa, ‘hayır’ da çıksa Ankara’nın Kıbrıs’ta çözüm siyasetine döneceğini hesaplayanlar yanılıyorlar.
17 Nisan sabahı Türkiye Kıbrıs’ta daha da sert bir pozisyon alırsa kimse şaşırmasın.
Ha keza, boğuştuğu ekonomik sorunlardan başını kaldıramayan ve birkaç yılda sermayesini tüketmiş görünen Tsipras’ın da yakın bir gelecekte Kıbrıs’ta çözüm için hareketlenmesini beklemek hayalcilik olur.
* * *
Liderlerin yemeği kötü geçti, müzakerelerin başlamasıyla ilgili bir tarih ya da umut ışığı verilemedi diye süreç elbette bitmedi. BM Genel Sekreteri bugün Akıncı’yla görüşecek, muhtemelen bir süre sonra görüşmeler yine başlayacak. Herhalde ayın ikinci yarısında…
Ama ‘dış’a umut bağlayan bir mantıkla Kıbrıs sorununda yine bir arpa boyu yol alınamayacak.
İki lider kendi toplumlarının sesine ve gücüne inanmadığı, iç dinamikleri harekete geçirmediği sürece dağ sürekli fare doğurmaya devam edecek.