1. YAZARLAR

  2. Ödül Muhtaroğlu

  3. Bu enflasyon ve pahalılıkla, halkın satın alma gücü yükselemez
Ödül Muhtaroğlu

Ödül Muhtaroğlu

Bu enflasyon ve pahalılıkla, halkın satın alma gücü yükselemez

A+A-

Kuzey Kıbrıs’ ta, aralık ayı hayat pahalılığı oranı yüzde 1.10 olarak açıklandı. 2024 yılı toplam enflasyon oranı(Hayat Pahalılığı) ise yüzde 53.29 olarak gerçekleşti. Enflasyon, yaklaşık 4 yıldır aralıksız her ay artıyor. Geçen yıldan az olsa da yine son yılların en yüksek enflasyon oranı ile karşı karşıyayız.

Yıllık gıda enflasyonu da yüzde 51,62 olarak gerçekleşti. Genel enflasyon oranına yakın bir oran olarak görülüyor. Sağlık ana grubundaki ürünlerin yıllık ortalama fiyat artışı da yüzde 73.13 ’e, eğitimde ise yıllık enflasyon yüzde 99.32 ‘ye yükselmiş durumdadır. Eğitim ve sağlık grupları enflasyonu, genel enflasyon oranının çok üstündedir.

Özellikle, halkın temel ihtiyaçları olan gıda, sağlık, eğitim, akaryakıt, elektrik ve gaz alanlarındaki pahalılık, vatandaşların bütçesini sarsmaktadır.

2024 yılının, son 4 aylık toplam hayat pahalılığı olan yüzde 11.12 oranının, yasa gereği olarak kamu çalışanları ve emeklileri ile sosyal sigorta emeklilerinin maaşlarına ocak ayı sonunda yansıtılması gerekmektedir.

Piyasamızdaki ürünlerin çoğunluğu dövizle ithal edilmektedir Bu.bağlamda, gümrük ve ithalat vergileri, o günkü döviz kurları ile hesaplandığı için, malların ülkeye giriş maliyetini ve dolayısıyle pahalılığı artırmaktadır.

Petrol fiyatları yükseldiği zaman ve TL değer kaybettiğinde, akaryakıt, elektrik ve gaz ürünlerine zam gelmekte, bu ürünlerin bizim enflasyon endeksindeki ağırlığı yüksek olduğu için de, bu durum piyasamıza zam olarak yansımaktadır.

Neyse ki, 2024’de döviz kurlarında ve petrol fiyatlarında büyük yükselişler olmadığı için, yıllık toplam enflasyon, son 2 seneye göre daha düşük gerçekleşmiştir.

Türkiye’de ise, yıllık enflasyon oranı ise,  yüzde 44.38 olarak gerçekleşti. Yani,bizdeki yıllık  enflasyon  oranı, Türkiye’den yaklaşık yüzde 9 (dokuz puan) daha yüksek düzeydedir. Bu da, bizim ülkenin Türkiye’den daha pahalı olduğunun önemli bir göstergesidir.

Bizim Hükümet, 2 ülke enflasyon oranlarındaki bu farkı ve kayıpları, Protokol görüşmelerinde Türkiye yetkililerine aktarmalıdır.

Öte yandan, KTAMS’ın açıkladığı 4 kişilik bir ailenin sadece gıda harcamalarını kapsayan açlık sınırı da aralık ayı sonunda, aylık 27 bin 567 TL’ye yükseldi. Gıda harcamalarına bile  yetmeyen  asgari ücretle, dar gelirliler, diğer harcamalarını karşılamak  için durmadan borçlanmaktadır.

Ülkemizdeki pahalılığı önlemek için, özellikle gıda, ilaç, eğitim ve temizlik malzelerinde kdv ve fon indirimleri yapılması gerekmektedir. Fakat, bu yapılmadığı için son 3 yıldır yüksek enflasyon oranları ile karşılaşıyoruz.

Hatta, Hükümet’ in, yılın son günlerinde, hayat pahalılığı ödeneğinin uygulanmasında yasal değişiklik ve KDV oranlarını yükseltmeye kalkması, tam anlamıyle hayatı daha da pahalılaştırmaya ve çalışanlarla, emeklilerin satın alma gücünü düşürmeye yönelik bir adımdı.

Fakat, toplumdan gelen tepkiler üzerine, bahse konu yasa tasarıları geri çekildi, Tabiki bu yap-boz kararlar, Hükümet’ e olan güvensizliği daha da artırmaktadır. Ayrıca, ithalatta alınan fonların artırılması da piyasayı pahalaştırılacak adımlardır. Götürüsü, getirisinden fazla olacaktır.

Öte yandan, Devlet gelirlerinin son dönemlerde düştüğünü görmekteyiz. Son 2 yıldaki rekor bütçe açıkları da bunun en somut göstergesidir. 2025 yılı bütçe açığı, yaklaşık 18 milyar TL ile rekor düzeydedir. Bu açığın daha da büyümesi beklenmektedir.

Yüksek enflasyon, kamu çalışanlarına ve emeklilere yapılan hayat pahalılığı ödeneğini artırmakta ve böylece bütçe açıklarını da büyütmektedir.

Rekor bütçe açığı öngörüsünün başlıca nedenleri arasında, Hükümet’in kayıt dışı ekonomi ile mücadele etmemesi, pahalılık nedeni ile ekonominin güneye kaymaya başlaması, Rumların da pahalılıktan dolayı Kuzey’deki harcamalarını düşürmesi ve enflasyonla mücadele edilmemesini söyleyebiliriz.

Bu bütçe açığı ile sağlıkta, eğitimde, kara yollarında ve diğer alt yapı alanlarında gerekli yatırımların yapılması ayrıca, esnaf, küçük işletmeler ve üreticilere de yeterli destekler verilmesi mümkün görülmemektedir.

Özellikle, akaryakıta, gaza ve elektriğe yapılan zamlar, birçok sektörün girdi maddesi olduğu için, ülkede genel olarak pahalılığı artırmakta, halkın satın alma gücünü düşürmektedir.

Yağmur gibi yağan zamlar, pahalılığı tetiklerken, Hükümet’in, halkın esas gündemi olan pahalılık ve geçim derdine odaklanmamasından ve gerekli tedbirleri almamasından dolayı, piyasa ucuzlamamaktadır.

Hükümet, fırsatçılığa ve vurgunculuğa yönelen, fiyatları fahiş artıranları tespit edip, cezalar kesmezse ve gerekli diğer tedbirleri almazsa, ülkemizdeki pahalılığın artması, satın alma gücünün düşmesi, borçların yükselmesi ve yoksullaşmanın günden güne çoğalması devam edecektir. Bu konuda, Türkiye’deki enflasyonla mücadele tedbirleri mutlaka izlenmeli ve dersler çıkarılmalıdır.

Bu yazı toplam 308 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar