BU GEMİ ÇOKTAN BATTI
‘Hepimiz aynı gemideyiz’ diyorlar ya…
Külliyen yalan!
Zira o ‘gemi’ çoktan battı.
Farkında değil misiniz?
Yoksa ‘numara’ mı yapıyorsunuz?
**
İki soru var, sık sık sorular:
Birincisi: ‘Gemi niçin battı?’
İkincisi: ‘Bu gemi tekrar yüzer mi?’
İkisi de geç kalmış sorular.
Cevapları belli.
Bir: ‘Battı, çünkü batması isteniyordu.’
İki: ‘Tekrar yüzemez, çünkü yüzmesi istenmiyor.’
**
Geminin ‘kaptanı’nı biz seçiyoruz.
Lakin ‘dümen’de bizim kaptan oturmuyor!
‘Makina’cıyı görmüyoruz bile…
‘Tayfalar’ bizden de, ‘rota’yı kim çiziyor?
Her ‘bodoslama’da ‘kaptan’ı tertipliyoruz, değiştiriyoruz da…
‘Köşk’te o değil zaten…
**
Okyanustaki ‘ceviz kabuğu’ gibi bizim gemi…
İlk ‘dalga’dan dibi boyluyor.
Eti ne, budu ne?
‘Kara’ görünür gibi oluyor bazen…
Lakin külliyen halüsinasyon…
Yok öyle bir ‘kara’…
Sadece bir masal…
‘Yolcular’a sık anlatılan bir hikaye…
‘Kara göründü’ mü hiç?
Var mı gören?
‘Hayal’ olmasın!..
**
Battı o ‘gemi’ çoktan…
‘Filikalar’a binen kurtuldu.
Lakin kim bindi?
‘Lüks kamara’dakiler tabii…
Sıra hiç gelmedi ‘güverte’dekilere…
‘Çarkçıbaşı’ mı karar verdi filikacılara?
Sahi, kim bu geminin ‘çarkçı’sı?
Yoksa ‘yandan çarklı’ mı?
**
Bu gemi daha ‘liman’dayken batacağı belliydi.
Her taraftan ‘su’ alıyordu çünkü…
Delik deşikti her tarafı…
‘Makina’ sağlam değildi.
‘Yol haritası’ yoktu.
‘Kaptan’ çaresizdi.
‘Yolcu’ bilinçsizdi, saftı.
Batacağını bilenler biliyordu.
Onlar da ‘batmayacakmış’ numarası yapıyordu.
‘Batıyoruz’ diyen çıksa sesi kesilir, ‘Bakın, kara göründü’ denilirdi.
Bakar, ama göremezlerdi.
Zira ufukta ‘kara’ falan yoktu.
**
İki soru ve iki cevap…
Birincisi: ‘Gemi niçin battı?’
İkincisi: ‘Bu gemi tekrar yüzer mi?’
İkisi de geç kalmış sorular. Ve cevapları belli…
Bir: ‘Battı, çünkü batması isteniyordu.’
İki: ‘Tekrar yüzemez, çünkü yüzmesi istenmiyor.’