Bu harç nereye gider?
Kamu - özel uçurumunu, eşitsizliğini, adaletsizliğini, ayrışmasını sık sık gündem yapıyorum ya...
Özellikle de ticarileşen eğitimi, sağlığı...
Buna karşın organize sessizliği kaşıyorum, elimden geldiğince…
Her sene böyle zamanlarda bana nispet yapan öğretmen bir dostum var.
“Bu düzen değişmez, uğraşma boşuna” diyenlerden...
Karı, koca öğretmenler, şanslılar ve yine aralık-ocak dönemi sahip oldukları gelirle üzerime geldiler.
Biliyorum, böylesi bir “hücum” karşısında, “defans” şansım yok (!)
Bire bir aklımda kalmadı ancak aralık ayının ilk gününden ocak ayının sonuna, iki ayda, 580 bin Türk Lirası gibi bir maaş gelirine sahip olacak dostlarım…
İyi günlerde harcasınlar...
Elbette karı-koca kamu görevlisi olmak en kıymetli mücevher buralarda…
Hani eskiden nineler torunlarına nasihat ederdi ya, "iyi birini bul, okumuş, evlen..."
Şimdilerde, "önce memur ol, sonra bir memur bul, evlen" diyorlar, eminim…
***
Özelde çalışan bir çiftin bir yıl boyunca elde edeceği gelire aralık, ocak maaşı…
13’üncü maaş da giriyor araya pek tabii…
Diyeceksiniz ki, “kamudaki maaşları konuşmak değil mesele, özeldeki maaşları artırmaktır.”
Özel sektörde hiç kimse bir çalışana iki ayda 300 bin lira para ödeyemez!
Hele bu rekabet ortamında…
Maliyetlerin böylesine yüksek olduğu bir gerçeklikte…
Kolay değil…
Kamudaki maaşları hedef göstermek değil derdim, mesele "gelir eşitsizliği"ni konuşmak…
Bir de "bütçe açığını..."
Çünkü maaşları değil alım gücünü artırmak istiyorsak…
O zaman "bütçe açığı" önemli…
Hayat kalitemizin artmasını ve altyapı yatırımlarının yapılmasını istiyorsak çok daha önemli…
***
"Seyrüsefer harcı yüzde 167 arttı” deniyor ya…
Peki, bu harç nereye gidiyor?
Bütçeye bakınız, nereye gittiğiniz göreceksiniz.
Diğer tüm harçlar gibi…
Yollara gitmiyor!
Asfalta, ışığa, kaldırıma gitmiyor.
136 milyar TL bütçenin 100 milyar TL'si maaşlar için kullanılıyor.
BÜTÇE yapılırken kimse de "seyrüsefer harçları ulaştırma bütçesi için kullanılsın" demiyor zaten!
***
Bütçede altyapı yatırım oranının kaç olduğunu biliyor musunuz?
Yüzde 10.5...
Hepsi bu!
Buna rağmen açık 18 milyar TL!
Hem de bu açık vergiler ve harçlar artırılmış olarak öngörüldüğü zaman ortaya çıkıyor.
***
Gelir eşitsizliğini konuşurken, kamunun yükünü görmezden gelmek kendimizi kandırmaktır.
AKSA'ya alım garantisiyle aktarılan milyon dolarlar, Taşyapı'ya vergi afları, onlarca gereksiz teşvik, tazminat, imtiyaz ve olabildiğince kayıt dışılık en önemli sorunumuzdur.
Doğrudur!
Ama tüm bunlar toplandığı zaman da yine istihdam yapılıyor delice, insanlar yine alt alta, üst üste kurumlarda ve kimse üzerine gitmiyor verimliliğin, performansın, gereksiz amirliklerin….
Şimdi size soruyorum, hangi kamu kurumu ya da dairede, hastanede ya da okulda, her bir çalışanın haftalık verimliliği, ürettiği iş, sağladığı fayda ölçülüyor.
Hiç duydunuz mu?
Böylesi bir ölçüm olsa...
Böylesi bir şeffaflık...
Kimileri için "helal olsun" derken...
Pek çokları için de “aldığı maaşa yazık” diyeceğiz.
O zaman sırtımızdaki yükü atacağız, hizmet kalitesi aratacak, böylesi yüksek vergi, fon ve harçlarla "maaş bütçesi" için çabalamayacağız.
Seyrüsefer harcı yollara gitse, sağlık kesintisi hastanelere, işte o zaman vergi aflarının peşine düşeceğiz çok daha kararlılıkla…
Ha bir de "kamu görevlilerinin ikinci iş" laçkalığı ile özel sektöre tecavüzünün önüne geçilse, öyle bir irade olsa, öyle bir kararlılık, işte o zaman eşitsizlik bir nebze daha azalacak.
***
Gelir eşitsizliğini ve statükoyu samimiyetle konuşmak yerine beraber ve solo sloganlar atabiliriz.
Ne de olsa kulağa daha hoş geliyor böylesi...