Bu ‘hükümetle’ umut yok
Ekonomistlerin 2025 yılına ilişkin yapılan değerlendirmelerine göre; ekonomik sıkıntıların süreceğine ve birçok alanda olumsuz etkilerle karşılaşılacağına işaret ediyor.
Serap ŞAHİN
Ekonomistlerin 2025 yılına ilişkin yapılan değerlendirmelerine göre; ekonomik sıkıntıların süreceğine ve birçok alanda olumsuz etkilerle karşılaşılacağına işaret ediyor.
YENİDÜZEN’e açıklamalarda bulunan ekonomistler; Hükümetin enflasyonla mücadelede başarısız olduğuna dikkat çekerek “Hükümet, ekonomik akıldan çok uzaklaştı.” yorumunda bulundu.
Dövizdeki hareketlilik, yüksek enflasyon ve iç ekonomik sorunların devam edeceği konusunda hem fikir olan ekonomistler, 2025’in 2024’ten daha iyi olmayacağını belirtti.
Ekonomist Mahmut Sezinler, 2025’in 2024 yılına göre daha parlak geçmeyeceği görüşünü dile getirdi. Sezinler, coğrafyada ciddi ekonomik sıkıntılar ve Türkiye’nin dış borçları gibi faktörlerle birlikte, 2025’te dövizde hareketliliğin artabileceğini ve doların yıl sonunda 40-42 seviyelerine çıkabileceğini öngördü. Ayrıca, ülkemizdeki enflasyonun gıda fiyatlarındaki artışla birlikte, 2025’te yüzde 20-24 seviyelerine ulaşabileceğini belirtti.
Ekonomist Göksel Saydam, Türkiye’den gelen mal ve hizmetlerin Kıbrıs’ın kuzeyine ulaşırken daha yüksek fiyatlara dönüştüğünü ve ithal mallara getirilen vergi artışlarının enflasyonu körükleyeceğini ifade etti. Saydam, hükümetin ekonomik akıldan uzaklaştığını ve 2025 yılının da olumsuz geçeceğini belirtti, fiyatlandırma politikasının rekabet edebilir seviyeye getirilmediğini vurguladı. Saydam, 1974 sonrası ekonomik politikalar ve uygulamalar değiştirilmedikçe 2025 için ümit yok.” diye konuştu.
Ekonomist Erdal Güryay ise, Türkiye Merkez Bankası’nın para politikasının enflasyonla mücadelede etkili olabileceğini söyledi. Ancak, içte yaratılan enflasyonun Hükümetin alacağı önlemlerle kontrol altına alınması gerektiğini belirtti. Güryay, Türk Lirası’nın değerinin korunmasının enflasyonu düşürme şansı tanıyabileceğini ifade etti.
Ekonomist Mahmut Sezinler:
“2025, 2024’ten daha parlak bir yıl olmayacak”
Ekonomist Mahmut Sezinler, 2025 yılına ilişkin değerlendirmelerinde "2005 yılının, 2024 yılından daha iyi bir yıl olacağı kanaatinde değilim. Çünkü bizim coğrafyada ciddi bir ekonomik sıkıntı söz konusu, özellikle Kıbrıs'ın kuzeyinde. Bu, 18 milyar bütçe açığı ile 2025 için hükümetin de öngördüğü bir durumdur." dedi.
2024’ün ekonomik açıdan çok kötü geçtiğine işaret eden Sezinler, "2025 yılı da bu durumun devam edeceğini gösteriyor. Hem bütçe açığı hem de hükümetin öngörülebilirlik eksikliği açısından umut verici bir tablo yok. Orta vadeli programda ve hükümetin kendi planlarında, ülkemize özgü ekonomik gelişmeleri maalesef göremiyoruz. Konut sektörü ve turizmde yaşanan olumsuzluklar, 2025’in de kötü bir yıl olacağının habercisi." ifadelerini kullandı.
Dövizdeki olası hareketliliğe ilişkin değerlendirmelerde bulunan Sezinler, Türkiye’nin dış ticaret açığı ve borçlarının etkilerine dikkat çekerek, "Şu an dövizde bir stabilite söz konusu gibi görünse de Türkiye’nin dış borç ödemeleri Mart ayında başlayacak. Bu nedenle Mart’tan itibaren dövizde bir hareketlilik bekliyorum. Örneğin, dolar yıl sonunda yaklaşık 40-42 civarına ulaşabilir. Bu da yüzde 25-30 oranında bir artış anlamına gelir. Böyle bir durum, doğal olarak bizim ekonomimize de yansıyacaktır." dedi.
Sezinler, enflasyon konusuna da değinerek, "Ülkemizde tüketici enflasyonu, özellikle gıda fiyatlarında yılbaşından bu yana ciddi artışlar gösterdi. Market fiyatlarının ne kadar yükseldiğini hepimiz görüyoruz. Ancak sorun sadece gıda enflasyonu değil; genel tüketici enflasyonu da 2025’in, 2024’ten daha parlak bir yıl olmayacağını gösteriyor. Ülkemiz, Türkiye’den enflasyon ithal etmesinin yanı sıra kendi enflasyonunu da üretiyor. Resmi rakamlar 2024’te yüzde 10 civarında bir enflasyon gösterse de hissedilen enflasyon yüzde 15-20 seviyelerindeydi. 2025’te ise kendi üreteceğimiz enflasyonunun yüzde 20-24 civarında olacağını öngörüyorum." diye konuştu.
Hükümetin ekonomik politikalarına dikkat çeken Sezinler, "Harç ve vergileri artırarak veya yeni vergiler koyarak enflasyonun önüne geçemeyiz. Bu tür adımlar, aksine, maliyetleri artırarak enflasyonu daha da tetikliyor. Bütçe açıklarından ve alınmayan önlemlerden bu durum çok net bir şekilde görülüyor." ifadelerini kullandı.
Ekonomist ve Vergi Uzmanı Göksel Saydam:
“Hükümet, ekonomik akıldan çok uzaklaştı”
Ekonomist ve Vergi Uzmanı Göksel Saydam, enflasyonun geçen yıldan daha iyi olmayacağı görüşünü dile getirdi. Saydam, Türkiye’den gelen mal ve hizmetlerin Kıbrıs’ın kuzeyine gelene kadar daha yüksek fiyatlara ulaştığını, buna ek olarak ithal tüketim mallarına getirilen vergi ve fon artışlarının (FİF) enflasyonu daha da körükleyeceğini belirtti.
"Enflasyon biraz da katlanarak Türkiye’den katlanarak geliyor" diyen Saydam, şu ifadeleri kullandı:
"Bir mal Türkiye’de bir liraysa, bize gelene kadar iki olur, bir de tüccar farkı eklenir ve fiyat daha da yükselir. Gazetenizde de gördüm, ithal edilen temel tüketim mallarına da fon ve vergi artışları getirildi. Bunlar bizim yaşadığımız enflasyonu daha da körükleyecek. Türkiye’de enflasyon iki olursa, bizde üç buçuk dört olacak. Geçen yıl bu artışlar yokken enflasyon yüzde 53,19 çıktı. Şimdi bundan sonrakiler için ne söyleyebilirim? Hafifletecek önlemler almak yerine daha fazla yük bindiriyorlar. Çünkü bütçe açığı 18 milyar TL. 2025 yılını hayırla anacağımızı sanmıyorum."
Saydam, pahalılığın ana sebebinin hükümet olduğunu belirterek, hükümetin ekonomik akıldan uzaklaştığını söyledi:
"Bu ülkeyi idare eden akıl, ekonomik akıldan çok uzaklaşmıştır. Vatandaş güneye gidip alışveriş yapıyor, bu da iç ticaretin cirosunu azaltıyor. Eskiden vatandaş güneye gitmezken, ticarethanelerimizin cirosu daha yüksekti. Ciro artışı demek, gelir ve kurumlar vergisinin, ayrıca KDV’nin de artması demekti. Ama şimdi cirolar düşüyor ve bu durum devlet gelirlerini de olumsuz etkiliyor. Maalesef KKTC ekonomisi ithalata dayalı bir yapıdadır. İthalat azaldıkça devletin gümrüklerden aldığı KDV ve stopaj da azalıyor."
Saydam, Kıbrıs’ın kuzeyindeki fiyatlandırma politikasının rekabet edebilir seviyeye gelmesi gerektiğini ancak bu konuda somut bir adım görmediğini ifade etti:
"Rekabet edebilecek fiyatlandırma düzeyine ulaşmamız gerekiyor. Ancak bunu sağlayacak ekonomik politikalar uygulanmıyor. Bazı bakanlar elektronik kontrol ya da etiket sistemlerinden bahsediyor, ama bunlar hikaye. Temel tüketim mallarına kar sınırı koymazsanız ve rekabeti artıracak adımlar atmazsanız bu sorunlar devam eder. Üç kişi ithalat yapıyor ve onlara izin veriliyor. Bu yapıyla maalesef rekabet koşulları oluşmuyor. 1974 sonrası ekonomik politikalar ve uygulamalar değiştirilmedikçe 2025 için ümit yok.”
Ekonomist Erdal Güryay:
“Hükümetin enflasyonla mücadele gibi bir derdi yok”
Ekonomist Erdal Güryay, Türkiye Merkez Bankası'nın para politikasının enflasyonla mücadelede etkili olabileceğini belirtti. Güryay, "Türkiye Merkez Bankası'nın para politikası eğer aynı şekilde devam ederse enflasyonda düşüş muhtemeldir." dedi. Ancak, içte yaratılan enflasyonun hükümetin alacağı önlemlerle kontrol altına alınması gerektiğini ifade eden Güryay, "Hayatı ucuzlatacak, girdi maliyetlerini düşürecek, önlemler alınması lazım, ancak bunu göremiyoruz." dedi.
Güryay, “Son yaptıkları zamlar, gerek Fiyat İstikrar Fonu (FİF) olsun gerek harçlara getirdikleri zamlar olsun gerek KDV konularındaki düşünceleri olsun, bunlarda Hükümetin enflasyonla mücadele gibi bir derdi olmadığını görebiliyoruz. Böyle devam ederse, içte yarattığımız enflasyon bizi daha da kötü noktalara götürebilir.” şeklinde konuştu.
Türk Lirası'nın 2025'teki durumuna ilişkin ise Güryay, "Türk Lirası'nın çok ciddi değer kazanacağını düşünmüyorum. Ancak bu seviyelerde bile tutabilirse, enflasyonu da aşağıya çekme şansı daha yüksek olur." dedi. Merkez Bankası'nın uyguladığı para politikalarının Türk Lirası'nın değerini korumada işe yaradığını belirten Güryay, "Bunun haricinde beklenmedik olaylar, savaşlar veya doğal afetler gibi faktörler TL’yi etkileyebilir." şeklinde uyardı.