Basında yer alan rüşvet iddialarına karşılık polisin derhal harekete geçmesi gerektiğini söyleyen CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, “Bu iddiaların hasıraltı edilmesi asla mümkün değildir” dedi.

Ercan Havaalanının İşletme Haklarının Hukuka ve Kamu Yararına Uygunluğunun Araştırılması Hakkında Meclis Araştırma Komitesi Başkan Vekili olan Erhürman, “Ercan ile ilgili Meclis Araştırma Komitesi çalışmalarını tamamladı ve raporun yazılması aşamasına geçti. Komite, raporunu Meclis tatile girmeden önce tamamlamayı hedefliyor. Komite’nin bugüne kadar vardığı sonuçlar, ihale aşamasından itibaren çok sayıda hukuka ve kamu yararına aykırı işlem yapıldığını ortaya koyuyor. Ancak rapor yazılıp Meclis’e sunulmadan önce bu konuda daha ayrıntılı açıklama yapmayı doğru bulmuyorum” dedi.

Hukukçu kimliği ile de bilinen CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman  polisin basında yer alan bu iddialar karşısında derhal harekete geçmesi gerektiğine vurgu yaparak, “Ceza Yasası’nda sadece rüşvet verilmesi veya alınması değil, rüşvet teklif edilmesi veya rüşvet istenmesi de ağır suçlardır. Bu iddiaların hasıraltı edilmesi asla mümkün değildir” dedi.

“Ek sözleşmenin imzalanmasına ilişkin hazırlık aşaması kamuoyundan ve Meclis’ten gizlendi”

Ercan Havaalanı ile ilgili YENİDÜZEN’e açıklamalarda bulunan Erhürman, şunları söyledi: “12 Haziran 2017 tarihli Meclis oturumunda gündeme gelen, sözleşme süresinin dört yıllığına uzatılmasına ilişkin ek sözleşme ise Komite’de açık biçimde görülen hukuka ve kamu yararına aykırılıklara tabir-i caizse tuz biber ekti, tüy dikti. Her şeyden önce bu ek sözleşmenin imzalanmasına ilişkin hazırlık aşaması tamamen kamuoyundan ve Meclis’ten gizlendi. Bu o kadar böyleydi ki Meclis’te hükümete mensup veya onu destekleyen milletvekillerinin, hatta bakan Tahsin Ertuğruloğlu’nun dahi sözleşmenin imzalandığından habersiz olduğu açık biçimde ortaya çıktı. Bakan Ertuğruloğlu, kürsüden, sözleşmenin imzalandığını Bakan Dürüst’ün Meclis’te bizim sorularımıza verdiği yanıttan öğrendiğini söyledi. En az bunun kadar vahim bir olay da, konunun Tahsin Ertuğruloğlu’nun da katıldığı Bakanlar Kurulu toplantısında görüşüldüğünün, kararın Resmi Gazete’de o toplantının tarihiyle yayımlandığının, daha sonra Ertuğruloğlu’nun yazılı itirazı ve “benim onayım yoktur” demesi üzerine, sırf bu sebeple Resmi Gazete’ye yazı yazılarak karar tarihinin değiştirildiğinin ve Ertuğruloğlu’nun bulunmadığı bir tarihin Bakanlar Kurulu kararının verildiği tarih olarak Resmi Gazete’de yayımlandığının ortaya çıkmasıydı. Oysa Bakanlar Kurulu Genel Sekreteri’nin Başbakanlık’a yazdığı yazıda tarih değişikliğinin gerekçesi olarak “sehven yanlış yazıldığı”ndan söz edildiği görülüyor. Gayet açık biçimde ortadadır ki burada sehven hata falan yok. Ertuğruloğlu karara katılmadığı için onun bulunmadığı bir toplantının tarihi, açık bir yalanla kararın toplantı tarihi olarak Resmi Gazete’de yayımlanıyor. Salt bu bile Bakanlar Kurulu kararının hukuka aykırı olduğunu açık biçimde ortaya koyuyor. Bunlara ek olarak Bakan Dürüst Meclis’te bu soruyu kendisine sormuş olmamıza karşın, sözleşmenin neden dört yıllığına uzatıldığını açıklayamıyor. Söylediklerinden anlaşılan, sözleşmeyi başında imzalayan UBP hükümetinin şirkete verdiği “arazinin her türlü sorundan ari biçimde teslim edileceğine” dair sözü tutmamış olmasından doğacak tazminatı süreyi uzatarak karşılamaya çalıştığı. Ama Dürüst sözleşme imzalanırken tutulabileceği belli olmayan bir sözü neden verdiklerini, doğması muhtemel tazminatı nasıl hesapladıklarını ve bu hesabın hangi öngörü veya tahminle dört yıllık uzatmaya tekabül ettiğini hiçbir biçimde açıklamıyor veya açıklayamıyor. Belki bunların hepsinden önemlisi, ihale aşamasında 25 yıl olarak belirlenen sürenin, bu ek sözleşmeyle 29 yıla çıkarılması. İhaleye katılan diğer şirketler de bu sürenin bu şekilde uzayacağını bilselerdi belki onlar da daha iyi teklifler atabilirlerdi. Bu aşamada sözleşmenin şartlarının bu şekilde değiştirilmesi ihaleye katılan şirketlerin eşit şartlarda yarışmamış olduklarının da açık bir göstergesi ve bu durum doğrudan doğruya ihale aşamasını hukuken tartışılır hale getiriyor.

“Polis derhal harekete geçmeli”

Basında yer alan rüşvet iddialarını ise “vahim iddialar” olarak yorumlayan CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, şöyle devam etti: “Ve tabii en vahimi, iki gündür basında yer alan karşılıklı rüşvet suçlamaları. Bunlar, bırakın demokratik ülkeleri, demokrasiye ucundan kıyısından dokunmuş ülkelerde bile vahim iddialardır. Ancak bu hükümetin başbakanı bugüne kadar bu konuda tek bir söz söylemiş değil. Bugün yaptığı açıklamada da rüşvet iddialarıyla ilgili tek bir sözcük yok. Polisin basında yer alan bu iddialar karşısında derhal harekete geçmesi gerekiyor. Ceza Yasası’nda sadece rüşvet verilmesi veya alınması değil, rüşvet teklif edilmesi veya rüşvet istenmesi de ağır suçlardır. Bu iddiaların hasıraltı edilmesi asla mümkün değildir”

“İnsanların artık midesi kaldırmıyor”

Hukuki meseleler yanında ortada bir de siyasi sonuç olduğunu vurgulayan Erhürman, şunları aktardı: “Bu hükümetin 13 aylık görev süresi içerisinde yaşananları, yapılan hukuka ve kamu yararına aykırı işlemleri, mahkemelerin verdikleri ara emirlerini, hükümetin hukuka aykırı olduğunu kabul edip geri çekmek zorunda kaldığı kararları, son günlerde hemen her gün basına yansıyan kamu arazilerinin ilansız, ihalesizpeşkeş çekilmesi olaylarını ve hele de bu rüşvet iddialarını, bizim de, bu ülkede yaşayan, daha önce hangi partiye oy vermiş olursa olsun dürüst insanların da midesi artık kaldırmıyor. Bu hükümet de onun temsil ettiği zihniyet ve sistem de artık tarihin çöplüğüne gitti. Hükümetin bunu kabul etmesi ve bu halkın yakasından bir an önce düşmesi gerekiyor”