1. YAZARLAR

  2. Mehmet Çağlar

  3. BU İŞİN BİR SONU VAR MI?
Mehmet Çağlar

Mehmet Çağlar

BU İŞİN BİR SONU VAR MI?

A+A-

Hangi perspektiften bakarsanız bakın: Bir sorunu, bir başka sorun yaratarak çözmeye çalışmak, gerçekte o sorunu çözmek demek değildir...

 40 yılı aşkın bir süredir aynı rüzgarla sürükleniyoruz...

Ancak halâ böyle sürüklenmemizin bir anastezik fonksiyondan başka bir şey olmadığı gerçeği ile de yüzleşemedik!

Görüşmeler başlar, sürer, umutlar yükselir, ardından görüşmeler çöker ve Kıbrıs Sorunu'nun bir kez daha çözüm ümitleri sönümlenir,

Ama " anestezik etkisi" geçip de uyandığımızda artık bir "bütün" olmadığımızın,

Bir parçamızı kaybettiğimizin farkına varamayız...!

 Aslında büyük oranda her iki kesimdeki sorun, bir milliyetçilik sorunudur...

Evet, bunu biliyoruz...

Bizdeki "mücadele", kendisini "ulus" olarak tarif eden ve bu nedenle mevcut devletlerin uluslarının sahip olduğu hakların aynısına sahip olmak isteyen bir grubun siyasi mücadelesidir...

Güney'deki problem ise devlet içerisinde birden fazla ulusun yaşadığını ve iki halkın devletin ortağı olduğunu kabul etmeye yanaşmamak...

Bu yüzden Kıbrıs Sorununu, yalnızca demokrasi ve adalet bağlamında ele alarak çözmeye çalışmak hep hayal kırıklığı yaratıyor!

 Bu kısır döngüselde gidildikçe bu işin sonu da gelmiyor!

Çünkü BM ve uluslararası hukukta konu ile ilgili büyük bir karışıklık var:

Hem her halkın kendi kaderini tayin hakkı olduğunu söylüyor,

Hem de her ülkenin toprak bütünlüğünün vazgeçilmez bir unsur olduğunu...

Bir halkın kendi kaderini tayin hakkına onay verirseniz, toprak bütünlüğü tehlikeye girebilecek. Yani halkların kendi kaderini tayin hakkından yana tavır alırsanız, sınırların değişmezliği ve toprak bütünlüğü ilkesi sarsıntıya uğrayabilecek. Toprak bütünlüğü korunacaksa bunun en azından federal bir çözümle çözülmesi kaçınılmaz olacak. Ki çaba da budur. Ancak bu kez de iki bölgelilikteki mülkiyet ve etnik köken ağırlıkları sorun oluyor çoğu kez. 


Eh nasıl olacak bu iş?

Bir 50 sene daha götürür milliyetçiler bu ifadelerle oyun oynaya oynaya!

 Şimdi son zamanlarda bir de "KKTC'li" kimliği ile özdeştirme yaklaşımları benimsendi...

Burada amaç, KKTC devletinin bütünlüğünü koruyarak, kendisini bu devlete yeterince ait hissetmeyen birey ve grupları devlet ile barıştırmak.

KKTC'de yaşayanların farklılıkları yerine benzerliklerine vurgu yaparak bir arada daha birlikte yaşamayı mümkün kılmak.

Bugüne kadar KKTC vatandaşlığının bir "biz" duygusunu oluşturamadığı, yurttaşlık bilinci yaratılamadığı çok açık...çünkü çoğu kez bu yapılmaya çalışılırken Kıbrıslılık kimliği göz ardı ediliyor. Biz olgusu yaratılmaya çalışılırken insanların "Kıbrıslılık ’tan vazgeçip" yaratılmaya çalışılan biz’e kendilerini adamaları bekleniyor...

 Oysa ki aslında biz sadece Kıbrıslı Türklerin "kurucu unsur" olduğunu kabul ettirmek, aynı zamanda bunu federal anayasaya yazdırmak ve Kıbrıslı Türk kimliği ile yaşayabilmek için Anayasal güvence istiyoruz...

Çok şey mi istiyoruz?

 

 

 

Bu yazı toplam 2678 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar