Bu kadar fazla, fazla oluyor!
Çok fazla var.
Çok fazlalık!
Çok fazla var ve gereksiz fazla!
İnsan, bina, araba, beton, metal…
Fazla!
Bunun sebebi hırs…
“Nüfusumuz az, böyle de olmuyor” diyor, aç gözlüler.
Olmayan ne?
Daha fazlası paranın, gösterişin, konforun!
Cebi dolsa, gözü doymuyor!
Taksiler fazla, üniversiteler fazla, gazeteler fazla...
Taş ocakları fazla, asker fazla, memur fazla, yurttaş fazla öğrenci fazla...
Çok fazlalık var ve gereksiz fazla!
Bunun sebebi görgüsüzlük, cehalet!
* * *
Ada ülkesi dediğin biraz daha “korumacı” olur.
Yurdunu korur.
Kültürünü korur.
Nüfusunu korur.
Toprağını, denizini, dağını, çevresini korur; değerlerini korur ve onurunu...
Yerin üzeri kadar altını da korur.
Çok fazlalık var oysa...
Gereksiz fazla çok fazla!
Müdür fazla, makam fazla, bina fazla, meyhane fazla, dernek fazla, belediye fazla.
İnsanlık az insan fazla!
* * *
Yetti dışarıdan iş gücü, nüfus yetti!
“Üniversite” değil çoğu umut öğüten diploma fabrikası, yetti!
Gece kulübü, bet ofisi, mafya yetti!
İnşaat yetti dağa taşa!
Dağların oyulduğu taş ocakları yetti!
İlaç, zehir, kimyasal yetti!
Yetti müdür, müsteşar!
Laf fazla!
Yetti…
Ayıbı yok, bize tam bir demokrasi dersi verdiler
Şimdi bu iki fotoğrafa iyi bakınız. Kıbrıs Cumhuriyeti başkanlık seçimleri... İlk tur... Tüm adaylar eksiksiz televizyon stüdyosunda.
Tam karşılarında, ülkenin en deneyimli, gazetecileri, editörleri...
Dört saat boyunca adeta didişiyorlar!
Seçimin ardından şu yorum yapılıyor: Sürpriz falan yok, bu sonuç tartışma programında olgunlaştı, meydana çıktı.
Ve ikinci tur!
İki aday, yine ekranda… Tam üç saat sürüyor program!
Seçmenlerin çoğu ekran başında...
Ve neredeyse hepsi kararını veriyor.
Şimdi kuzeye bakıyorum, hele UBP cephesinden “demokrasi”yle başlayan cümleler duyduğum zaman eski masallar geliyor aklıma...
Hani kurt, kılık değişirmiş de kapısını çalmıştı yavru kuzuların, “açınız çocuklar, anneniz geldi” demişti, “merak etmeyiniz, sizi yemeyeceğim…”
Hangisi?
Türkiye'nin Bursaspor kulübü, "ara transfer" döneminde Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Anorthosis takımından Abdullahi isimli bir futbolcu transfer etti.
Bursaspor, Anorthosis kulübü ile her konuda uzlaşma sağladı ve 200 bin Euro bonservis bedeli ödedi.
...
Türkiye'nin Bölgesel Amatör Ligi ekiplerinden Alibeyköyspor, "ara transfer" döneminde Kuzey Kıbrıs'taki Küçük Kaymaklı takımının futbolcusu Ufuk Şimşek'le anlaştı.
Küçük Kaymaklı kulübünü ne arayan oldu, ne de soran!
Tek kuruş para alamadı futbolcunun kulübü...
...
Şimdi söyleyiniz bakalım, “tanınmak” mı daha iyi “tanınmamak” mı?
...
Neymiş, “Kayı Bayrağı”nı bir yerlere dikmek değilmiş mesele...
Notçuklarım
- NE GÜZEL SÖYLEMİŞ
“Eğer yaşadığım çağ toplumsal adaletsizlik üzerine kuruluysa, eğer yaşadığım çağ inandığım her şeyi yadsıyorsa, eğer yaşadığım çağa bayağılık ve çirkinlik baskın çıkmışsa ve köşeyi dönmek en yüce idealse... Ben böyle bir çağa neden ayak uydurmak zorunda olayım ki...”
(Mina Urgan)
- ERAY ABİYE, SAYGIYLA
Yeni yetme gazetecilerdik, 25 sene evvel falan... Bir doktor abimiz gelir ve derdi ki, “Hadi kıçınızı kaldırın da memlekete biraz faydanız olsun...”
Alır, götürürdü bizi, elde çapa, kürek, fidan...
“Tam da soyadı gibi deliceırmak” derdik...
Gönyeli ovalarında, çok yerde dikili fidanımız var böyle...
Oğlu Biray’a demiş ki geçenlerde, “Vakit geldi galiba, ağaçlarıma dikkat ediniz, sökmesinler...”
Hangi birini sökecekler Eray abi, söyle, hangi birini sökecekler!
- BOŞ OYLAR
GÜNEYDEKİ seçimde geçersiz oyların yanı sıra “boş oylar”ın da açıklanması dikkatimi çekti. "BOYKOT"u örgütleyenler de bunu yapmalı. Böylece “boş” ya da “beyaz” oylar ile bir mesaj vermeli.
- İyi pazarlar!
Kendinize ‘gezegenler’ yaratınız ve oralara kaçınız...
“Nerede olursan ol orayı anlatır bana
/ güzel/ gövdenin durgun, derin ırmağı”
İ.Berk