1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Bu kez daha az insana, bu kez daha yorgun
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Bu kez daha az insana, bu kez daha yorgun

A+A-

“Kaç kişi kaldık” sorusu cami avlularında göz göze ışıldayan bir parolaya dönüştü.
Farklı kuşaklardan, siyasi renklerden, gelir düzeylerinden insanların ortaklaştığı bu soru, her cenazede sadece ardından gözyaşı dökülen bir insanın değil, bir yurdun üzerine toprak atıyor.

“Merhum’u nasıl bilirdiniz” sorusu sadece bir insanı değil bir ülkeyi anlatıyor.
Sevdiklerimizle birlikte bizi biz yapan değerlerimizi de gömüyor gibiyiz.

***

Seslerimiz, gülüşlerimiz, alışkanlıklarımız, irademiz ve demokrasimiz, umudumuz ve sevdamız da toprağın altına giriyor kimi öğlen Girne’de, kimi ikindi Mağusa’da…
Mesarya ya da Karpaz, Omorfo ya da Luricina fark etmeden o hüzünlü avlularda göz göze geldiklerimiz bazen fısıltı, bazen gürültüyle hep aynı soruya yanıt arıyoruz: Kaç kişi kaldık?

***

Kaç kişi kaldık” derken nüfusa dair bir istatistik arayışı değil bu!
Gölgelerimizi ve suretlerimizi yan yana getiriyor, fethedilmiş toprakların yaş bırakıyor, ilhak edilmiş adımların tozunda kayboluyoruz.

***

Salih (Sami Coşar) abinin cenazesinde o görkemli kalabalığı gördüğüm zaman iç çektim.
Ah dedim, keşke cenazesinin değil fikirlerinin de arkasında böylesine güçlü durabilseydiniz.
İsyanlarının ardından da yürüyebilseydiniz bu kadar fazla…

Öyle çok da evelemeden, gevelemeden, yuvarlamadan bu ülkenin işgal altında olduğunu söylüyordu, Salih abi… İşgalciyle hesaplaşmadan kendimizi yönetebileceğimize hiç inanmadı. Keşke o kalabalık, cansız bedenini değil, gailesini ve mücadelesini de omuzlasaydı.

***

İyiliği çoğaltan, kendi yurdunda yurtsuzluğa karşı direnen, hakikati haykıran insanlar çok seviliyor genelde…
Çünkü aslında toplum gerçeği görüyor, hissediyor.
İsyanını içinde saklıyor.
Biliyor, neyin ne olduğunu…

Çünkü mevcut “düzen”in bahşettikleriyle bağını koparamıyor kolay kolay kimse…
Bu çirkin düzen öyle çok da emek vermeye gerek kalmadan hem önemli bir konfor alanı yaratıyor hem de geçici bir keyif sunuyor.


Toprak veriyor, yurt alıyor elimizden!
Para veriyor, irade çalıyor!
Mal mülk veriyor, demokrasiyi gasp ediyor!

***

Cami avlusunda yitirdiklerimizin ağırlığı çökerken üzerimize, dostlarımızla yüzleştik yeniden, yine, birbirimizi bulduk.
Yine sorduk, “kaç kişi kaldık” diye...
Bu kez daha az insana, bu kez daha yorgun…

Bu yazı toplam 1374 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar