Bu ne perhiz bu ne turşu
Dudelange-Apoel maçını Türkiye’nin FIFA kokartlı hakemlerinden Halis Özkahya yönetecekti. Sonra.... Ne olduysa oldu. Güney’in Futbol Federasyonu ‘Hakem’e itiraz etti. İtiraz gerekçesinin Türkçesi (!) şuydu: “Biz, Türk hakem istemiyoruz. ...”
Neymiş ? 1974 İşgali’nden bu yana, Kıbrısın maçlarına Türk hakem verilmiyormuş, yine verilmesinmiş... Ve UEFA da bu itiraz üzerine, Halis Özkahya atamasını geri alarak karşılaşmaya bir İtalyan hakem görevlendirdi.
Başlayın yeniden düşünmeye... Biz, tam da Türkiyeye, “Aha... Lefkoşa’da, Larnaka’da, Leymosun’da, ‘tanımadığın’ (!) ülkenin takımlarıyla, voleybol, futbol maçlarına gelirken, şimdi de tanımadığın ülkenin futbol takının maçını da yöneteceksin...” demeye hazırlanırken bu çok farklı (!!!) durumla karşı karşıya kalıverdik. Çok mu şaşırdık yani ? Yooooo.....
Ha Türk olmuş da Rum, zihniyette pek fark yok.... Tepeden tırnağa, ne yapacağını, neyi nasıl düşüneceğini şaşırmış bir ada halkı var artık...
Bir tarafta, ne pahasına olursa olsun ‘Ya Taksim Ya Ölüm’, diğer tarafta ‘Türk’ten dost olmaz’ düşüncesi....
Bir tarafta, bayrak yakarak ‘işgal’i sonlandıracağını sanan zavallılar, diğer tarafta bir futbol karşılaşmasında –Rum oyuncusu var diye- siyasi hareketler yapmaya yeltenenler...
Bir tarafta “Spor’a siyaset karıştırmayın...” şikayetleri, diğer tarafta maçında ‘Türk hakem’ bile istemeyen bir zihniyet...
Güneyin Futbol Federasyonuna acizane birkaç sorum var... Türk hakem istemiyorsunuz da, Türk takımları ile olan karşılaşmalara neden çıkıyorsunuz ki ? Sizi tanımadığını (!!!) haykıran Türkiye bile, maçlara çıkarken, siz nasıl olur da Hakem reddetmekle tatmin olabiyorsunuz ?
Bu nasıl perhiz, bu nasıl lahan turşusu ?
Kenan Evren ve tabelalar
Bir devrin en büyük kahramanıydı... Aynı, Adnan Menderes gibi....
Her dediği, her yaptığı alkışlanıyordu.... Aynı Adnan Menderes gibi....
Çok güçlüydü. Etrafında dönüp dolanıp yalakalığın daniskasını yapanların sayısı yüzler, hatta binler belki de milyonlardı... Aynı Adnan Menderes gibi....
Anlı sanlı Türk medyasının da gözdesiydi... Aynı, Adnan Menderes gibi...
Adı, sokaklara, caddelere, okullara v.b. verildi... Aynı Adnan Menderes gibi...
Sonra, bir gün geldi ortalardan çekildi. Devir değişti, hakkında mırıltılar artmaya başladı. Sesler yükseldi yükseldi, sonunda, yargılanması hatta gerekirse idamı bile gündeme geldi... Aynı, Adnan Menderes gibi...
Neyse ki, (herhalde bilinmeyenlerin su yüzüne çıkmaması için olacak) mahkemelere sürüklenmedi Adnan Menderes gibi idam da edilmedi. Ama şimdilerde, birileri çıktı ve onun ‘o dönemde’ adının verildiği yolların, sokakların, meydanların, caddelerin v.s. isminin değiştirilmesini önerdi. Herhalde çok yakında gerçekleşir..
***
Takılıverdi aklıma...
Her dönemde olduğu gibi, Türkiyedeki Evren döneminde de, ülkemizde ‘Yağcılık’ yarışı olmuştu. Bizim buralarda da sokaklara, caddelere ‘Kenan Evren’ tabelaları asılmıştı hemencecik. Aynı, Adnan Menderes döneminde olduğu gibi...
Çok merak ediyorum, şimdi ne olacak ? Bizim tabelalar da değişecek mi Türkiyedekilerle birlikte ?
***
Gençler bilmiyor ama benim kuşağımdakiler hatırlayacaktır. Menderes döneminde Lefkoşa’daki, bizim büyük liselerimizden birinin adı da, yalakalık uğruna ‘Adnan Menderes Lisesi’ olarak değiştirilmişti. Adam iktidardan gidince bizimkiler, apar-topar tabelayı indirmişler, lisemize yeni bir isim koymuşlardı.
***
Siyaset dünyası böyle birşey işte.... Bugün varsın, yarın yoksun... Bir gün, ‘Tanrı’ gibisin, ertesi gün adını anmak bile bir suç olabiliyor...
Sokak Ağzı
“Elektrikçilerin sendikası haklı olabilir ama bizim günahımız ne ? Soğuk havaların geldiği bu günlerde halkı karanlıkta bırakmak günah değil mi ?”
***
“EL-SEN bir gün grev yaptı hayat felç oldu. Elektriksizliği yaşayan Kuzey Kıbrıs’ı, iki aylığına Bakanlar Kurulu Yasağı kurtardı. Peki, iki ay içinde ne olacak ? Elektrik Kurumunun tüm sorunları çözülecek mi ? İnananın da...”
***
“Berlindeki üçlü görüşmeyi insanlarımız büyük bir bölümü ciddiye almamıştı zaten. Elektrik grevi de tam üstine geldi. Herkes elektriği konuştu Berlini unuttu.”
***
“Üçlü görüşmeler sona erdi. Beşli görüşmeler için umut bahara kalmış... Hangi bahara acaba ?”
***
“Aha Tatar Londra’da. İnadınıza... Ne tutuklanma var ne de sorgulama. Adam keyif yapıyor şimdi yıllarca yaşadığı, büyüdüğü, keyif yaptığı sokaklarda”
***
“Özersay, Maraşın açılmasına sempati ile bakanlar var demiş. Çok merak ettim bu sempati ile bakanlar kimler ? Ve de, hangi koşullarda sempati ile baktıklarını.da.”
Anlayana
“Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenince, diğerleri de yanlış gider.” (C.Bruno)