1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Bu otobüs gitmez!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Bu otobüs gitmez!

A+A-

Macera aramanın bir anlamı yok; yol yakınken geri dönersin; önce her yanı bozuk otobüsü ya yenilersin ya tamir edersin; sonra doğru dürüst kaptan, muavin ve ekibini belirler; sağ ve de salim, zorlukları aşmak için yola koyulursun!

-*-*-

Bu haliyle, bu otobüsü inat ve ısrarla kullanmak, ciddi macera ve daha ciddi risktir!

-*-*-

Bir kere otobüsün kullandığı yol tamamen haraptır…

Yol bozuk!

-*-*-

Otobüsün direksiyon teşkilatı çok sıkışmıştır, doğru dürüst sağa sola dönememekte, o direksiyonu kontrol edecek kaptan en iyi seviyede usta bile olsa, sürekli kendisi ile uğraşan, affedersiniz ya enseye tokat ya da mıça parmak atan tipler bulunmaktadır!

-*-*-

Tamam, kaptanı otobüsün yolcularının akrabaları seçmiştir ama yolcular arasında ciddi muzır, muzip, geçimsiz, şakacı, ne bileyim kim olduğunu söylemeye de çekinen korkaklar vardır!

Her karanlık noktada hooop kaptana ya tokat ya parmak!

-*-*-

Öteki yolcular parmak atan ya da tokat vuranları görmüyor mu?

Vallahi ben otobüste değilim, ama genellikle karanlıkta attıklarından belli ki göremiyorlar!

-*-*-

Otobüsün yolcu sayısı 50…

Bir şekilde bu elli kişiden 10’u yöneticilikle görevli…

Bir yolcuyu dışarıdan yöneticilikle görevlendirdiler ki olur da otobüs şirketi başka şirketlerle temas ederse o bakacak ama Allah’a şükür temas da yok; o arkadaş da aslında işi var ve yok gibi!

Yani şoförle birlikte otobüste 51 kişi var!

-*-*-

Dedik ya, yol bozuk, direksiyon bozuk, gearbox veya vites kutusu yağ kaybediyor ve manual vitesler de girmiyor; bu otobüs yokuş çıkamaz, iniş inemez, viraj alamaz!

-*-*-

Tamam 50 ya da yabancı şirketlerle temas kurucu kardeşle birlikte 51 kişi içerisinde 21 kişi de hiç yerinde oturmuyor, kimisi cama vuruyor, kimisi sürekli bağırıyor, kimisi otobüste voleybol oynuyor falan ama ne isterse olsun, “inin otobüsten, bırakın kaptan düşünsün” demek de mantıklı değil çünkü daha önce benzeri oldu, Dünya umurunda olmayan kaptan ve daha da önemlisi şirketin esas sahipleri, “onlarsız da gidebiliriz” diyebilir!

En azından o 21 yolcu, yaptıklarıyla, kaptanı geri dönmeye ikna edebilirler! Geri dönme şansını yükseltirler!

-*-*-

Haaaa otobüsün kaptanını ve kendisini desteklermiş gibi görünen ama aralarında kaptana sık sık parmak atan, ensesine tokat vuranları saptayıp otobüsten indirseler de bu iş olmayacak!

Çünkü dediğim gibi bu kişilerin kim olduğu bilinmiyor!

Çeşitli tahminler var elbette ama kesin ve net bilgi yok!

-*-*-

29 kişinin gerçek patronu da çok fazla karışmıyor gibi…

“Düşün uçurumdan, hepiniz geberin” gibi bir tavır içine girmiş durumdalar; müdahale etmek istemiş olabilirler ama görünürde müdahale de yok!

Çünkü mevcut kaptan ve ekibi arasında, şirketin esas yöneticilerine “ters” bakabilecek kişi dahi bulunmuyor!

-*-*-

Kısacası durum vahim ve kaptan şoför, akılla ve mantıkla yapması gerekeni yapmalı!

Yavaş yavaş otobüsü durdurmalı…

Uygun bir yerde three point yapıp, geri dönmeli…

Ya otobüsü tamamen yenilemeli; ya kaptanlığı terk etmeli…

-*-*-

Başka kaptan gelirse, o kaptan, şirketin esas yöneticileri ile birlikte, yeni bir yönetici kadro ve direksiyonuyla, motoruyla, vites kutusuyla, cam silecekleriyle, lambalarıyla, konforuyla yeniden yola çıkmalı!

-*-*-

Bu şekliyle, bu kaptana bu otobüsü devirtecekler; geri dön kaptan!

Hırsa, egoya, saçmalığa, inada gerek yok!

Üstelik, elinde öyle de bir şans var ki; hangisinden şüpheleniyorsan, O’nu bir daha otobüse binecek adaylar arasına bile koymazsın!

(Anladın Ünal abi yoksa anlamadın?)


Netanyahu’nun topları ve sivrisinek!

Bazı insanlar şiddet kullanmayı, sorunların çözümü için bir araç olarak görürler…

Bu insanlar asla sağlıklı değildir…

Şiddet, sorunu çözmez…

-*-*-

Bir suçluya çok ağır ceza vermek de benzer suçları ortadan kaldırmaz, sadece o suçluyu ortadan kaldırır!

-*-*-

Bir insan, mesela “İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, uyguladığı orantısız şiddetle Orta Doğu sorununu çözecek” diyen var mı?

Bence hayır!

-*-*-

Peki bu adamın, bunu anlaması mümkün mü?

Ya da şöyle söyleyeyim, “kendimi savunuyorum, hakkım var, daha çok Filistinli kadın ve çocuk öldüreceğim” diyebilir mi?

-*-*-

Kısacası Orta Doğu’da savaş çok daha geniş coğrafyalara yayılır mı?

-*-*-

Belki biraz daha yayılır…

-*-*-

Peki ne zaman biter?

-*-*-

Kısa zamanda bitmesi düşük bir ihtimal…

Ancak geçenlerde internette şunu işittim; “… bir adam, ancak kendi testislerine (toplarına) sivrisinek konarsa sorunları şiddetle çözemeyeceğini anlar!”

-*-*-

Netanyahu’nun testislerine sivrisinek konar mı?

İhtimal çok düşük ama sıfır değil diye düşünüyorum…


174496848-3785034454950833-677529543367538168-n.jpeg

MECLİS DÜŞMÜŞTÜR… Çift mühürdü, geçerliydi, geçersizdi bir yana; Anayasa’nın 83’üncü Maddesi’nin 3’üncü Fıkrası der ki; “… Meclis Başkanı ve Meclis Başkan Yardımcısı seçimi, bir yasama döneminde iki kez yapılır. İlk devre için seçilenlerin görev süresi üç, ikinci devre için seçilenlerin görev süresi ise iki yıldır… İkinci devre Meclis Başkanı ve Meclis Başkan Yardımcısı seçimi dördüncü yasama yılının başlangıcından başlayarak en geç on gün içinde tamamlanır…” cümlesindeki “… en geç on gün” şartına uyuldu mu? Uyulmazsa ne olur? Uyulmazsa, bence Hükümet değil, doğrudan “Meclis DÜŞER!”… Değerli Anavatan yetkilileri, ne diyorsunuz? Yoksa artık siz de mi usandınız; karışmıyor musunuz? Bu arada fotoğraf, 1950’li yıllarda Dianellos and Vergopoulos Cigarette and Tobacco Factory adlı iş yerinde çekilmiştir…

Bu yazı toplam 2326 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar