“Bu parti eğer toparlanmamış olsa, yerel seçimleri ve genel seçimleri kazanır mıydı?”
CTP’de KURULTAY’A DOĞRU: BAŞKAN ADAYLARI KONUŞUYOR/ÖZKAN YORGANCIOĞLU (I)
Cumhuriyetçi Türk Partisi - Birleşik Güçler’in 8 ARALIK’ta yer alacak KURULTAYI öncesi iki GENEL BAŞKAN adayı, YENİDÜZEN Haber Merkezi’nin konuğu oldu, sorularımızı yanıtladı...
YENİDÜZEN Yazı İşleri’nden Cenk Mutluyakalı, Sami Özuslu, Tayfun Çağra, Mert Özdağ, Fayka Kişi ve Meltem Sonay adaylarla konuştu
• Mert Özdağ: CTP Kurultayı medyada UBP Kurultayı’yla benzer gösterilmeye çalışılıyor… Siz nasıl görüyorsunuz süreci?
• Yorgancıoğlu: UBP ile CTP arasında temelde bir anlayış farkı vardır. Bu nedenle UBP Kurultayı sonrasında ortaya çıkan görüntünün CTP-BG Kurultayı sonrasında çıkmasını beklemek bana göre boşuna bir bekleyiştir. UBP anlayışının ruhunda bireysel çıkarlar yatmaktadır, herkes kendine göre hesap yapmaktadır. CTP’de ise toplumsal çıkarlar temelinde, belirli bir disiplinle bu süreçler yaşanır.
Bir önceki kurultayımızda olduğu gibi yine demokratik bir anlayışla süreci yaşayacağız.
Tabii ki her partide yarış olabilir, herkesin aday olma hakkı vardır, demokrasinin bir gereğidir. Ama bir yarış vardır diye sonuçlarını şimdiden UBP Kurultayı’na benzetmek büyük bir yanılgıdır.
• Mert Özdağ: Kaybederseniz çekileceğinizi açıklamıştınız… Peki kazanırsanız ne olacak? Partide dillendirilen ‘toparlama, kucaklama hareketi’ beklenir mi?
• Yorgancıoğlu: Kaybedersem görevi iade edeceğimi söyledim. Bunu burada tekrar ediyorum. Parti tabanının benimsemediği bir parti başkanının başbakan olması kadar olağan dışı bir şey yoktur. Bunun sonuçları ne olur o günün sonuçları gösterir ama partide toparlanma süreci tartışmalarının da nereden kaynaklandığına ayrıca bakmak gerekiyor. Bu parti toparlanmamış olsaydı eğer yerel seçimleri ve genel seçimleri açık farkla kazanır mıydı?
Toparlanma biten bir süreç değildir. İyinin daha iyisi aranır, bu hayatın her alanında olması gerekir.
‘Partide kucaklama’ ifadesini ortaya koyanlar, bugüne kadar neyin kucaklanmadığını da çok net bir şekilde açıklamaldır.
“Tüm atamaları yetkili organlarda yaptık”
Bu tartışma en çok hükümet döneminde, yeni atamalar yapılırken ortaya çıktı. Partimiz bugüne kadar kimi atadıysa yetkili organlarında kararlaştırarak atadı. Merkez Yönetim Kurulu’nda görüşerek, mutabık kalınarak atadı. Doğaldır ki doksan tane bürokratın olduğu bir ortamda, yeni imkanlar 40 veya 50 kişinin yeniden atanmasına fırsat verirse, dışarıda kalacak birileri olacaktır. Ama atananlar da atanamayanlar da hepsi birer değerdir. Ve bu partinin değişik alanlarda bu arkadaşlardan yararlanmak gibi bir sorumluluğumuz vardır. Bu nedenle kimi isimleri başbakanlıkta, diğerlerini de mecliste danışman olarak görevlendirme kararı ürettik.
Bu aslında 1994’te de 2004’te de yaşanana bir süreçtir, çünkü o dönemde de atanan ve atanmayanlar olmuştur.
Bir diğer konu, tabi ki bu dar ölçekte bürokrat ölçeğinde bir değerlendirme… Bugün hiçbir örgüt talep edip de görüşmeme sonucu almamıştır. Biz her partilimizi sorunları çözmek adına, dinlemek adına kabul ettik, görüştük ve değerlendirdik. Bu anlamda her şeyin dört dörtlük olduğun iddia etmek doğru değildir ama yaşanan her tecrübe önümüzdeki dönemlerde de daha iyiye taşınması adına bir deneyim, bir gereklilik olarak ortaya çıkacaktır.
• Cenk Mutluyakalı: UBP Kurultayı’na benzer bir tarafı var ama… Sadece Parti Başkanı değil, ‘Başbakan’ da seçilmiş olacak…
• Yorgancıoğlu: Ben etik tartışmaları açısından, parti içi etik davranışlar aşısından benzer yanı yoktur dedim. Ama o yönüyle dediğiniz doğrudur, o konudaki tavrım da bellidir. Kaybedersem bu makamda kalmak gibi bir düşüncem yoktur.
• Cenk Mutluyakalı: CTP en fazla demokrasi vaat eden bir parti. Son Kurultay’la göreve gelmenizin ardından bir Merkez Yönetim Kurulu oluşturuldu, sonra bu MYK istifa etti. Siz 3 başka arkadaşınızla beraber, seçimsiz MYK atadınız, bu ne kadar demokratiktir ve bu süreci niçin böyle yaşadınız?
• Yorgancıoğlu: Parti Meclisi Merkez Yönetim Kurulu’nu atamakla yetkili bir organdır. Kurultay sonrasında bir seçim yaşandı, bu seçim sonrasında bazı insanlar aday oldu, bazı insanlar kaybetti, bazıları da kazandı. Bu süreçte yine bugün olduğu gibi partinin iyi yönetilmediği ile ilgili iddialar olduğu için MYK da bazı değişiklikler talep edildi. MYK yaptığı bir değerlendirme sonucunda, Parti Meclisi bazı arkadaşları yeni göreve gelmesi gereken arkadaşları belirlemek üzere görevlendirdi, onlar da belirledikleri isimleri Parti Meclisi’nde onaylattı. Ama ben açıklıkla söylerim ki o da bir sonuç üretmedi. Bildiğiniz gibi yakın bir geçmişte eksilenler yeniden seçildi. Genele baktığımızda parti tüzüğü açısından demokratik bir süreçti çünkü Parti Meclisi belirledi. Ama bu uygulamanın yarattığı sonuç istenilen sonuç olmadı.
• Cenk Mutluyakalı: O dönemde kurultaya gidilseydi daha faydalı olmaz mıydı?
• Yorgancıoğlu: Tabii geçmişi değerlendirip geçmişe bakarak bir fikir üretmek ne kadar doğrudur...
O dönemden sonra yaşananlara bakıldığı zaman parti bir seçime girdi başarılı oldu ve bugün hükümettir. Olaya bu açıdan bakarsanız farklı bir sonuç çıkarırsınız, partinin kendi kendini yenilemesi açısından bakarsanız farklı bir sonuç çıkarırsınız. Sonuç olarak 6-8 aylık bir sürenin sonrasında da kurultay yapılıyor. O günkü tartışmaların arkasından 3-4 ay sonra da bir kurultay yaşanacaktı, seçim olmasa da olacaktı. Çok fazla bir zaman kaybı olmadı diye de düşünüyorum.
• Cenk Mutluyakalı: Parti başkanı ile Başbakan’ın ayrı olması gerektiğini önerisine niye sıcak bakmadınız? Parti- hükümet ilişkilerinin birbirine karışmaması açısından faydalı olmaz mı? Çünkü bir parti hükümette ise o parti adeta hükümeti idare eder pozisyona geliyor.
“Başbakan farklı, parti başkanı farklı... Bu öneriye sıcak bakmıyorum”
• Ö. Yorgancıoğlu: Bu öneriye iki ayrı nedenle sıcak bakmıyorum. Parti tüzüğünde böyle bir öngörü ve yapılanma yoktur. Söz konusu durumun parti tabanında tartışılarak, parti tüzüğü gereği haline getirilirse, tabii ki bunu değerlendirir ve uygularız. Başkan seçerken, neyi seçeceğini kamuoyu da bilir.Ona göre bir değerlendirme yapılır, parti örgütlenmesi ona göre oluşturulur. Şu anda tüzükte böyle bir durum yoktur. Bunu kabullenmek doğru değildir. Bugünkü yapıda parti başkanı hükümette temsil edilse dahi partiyi yöneten bir makam daha vardır. O da genel sekreterdir. Fiili olarak görev zaten orada durmaktadır. Biz, bir önceki deneyimlerimizle hareketle Merkez Yönetim Kurulu’ndan bir tek bakan atadık. O da Dışişleri Bakanı Özdil Nami’dir. Merkez Yönetim Kurulu’nun geriye kalanlarının partinin bütününü yönetebileceği bir ortamı zaten yarattık. Söz konusu gerekçenin bu açıdan da elle tutulur bir yanı yoktur. Yeni dönemde parti tüzüğümüzü tartışacağız. Parti kamuoyu bütünüyle bu konuda uzlaşıya varırsa, partinin geleneği, kuralı ve yasası olur. Herkes de bu yeni yapıda buna göre bir tavır takınır. Bugünkü koşullarda böyle bir durumun doğru olmadığına inanırım.
ASIM AKANSOY'UN RÖPORTAJININ BİRİNCİ BÖLÜMÜ İÇİN TIKLAYIN
--------------------------------------------------------------
YARIN
• Bakanlar Kurulu
• (kabine) nasıl atandı?
• Soruşturma Raporu medyaya nasıl sızdı?
• “İstifa” dediniz ne oldu?
• Kurultaya yönelik “boş oy” çalışmasına tepkiniz nedir?
• Seçim nasıl sonuçlanacak, ön görünüz nedir?