“Bu sahaya Türkler’le köpekler giremez” sloganı hayal ürünüdür...
Serdar Denktaş şov ile Benny Hill şov arasındaki farkı sorsalar, biri ağlatır diğeri güldürür dersiniz. Neden ağlatır diye soranlara vereceğiniz cevap çok net olur. Koskoca bir toplumu dilenci rolüne sokup kamplara böldüğü, daha sonra da Kıbrıs Türk milliyetçiliğini savunduğu için.
Serdar bey!!! Kıbrıs Türk insanı onurludur, gururludur. Sizler gibi bir gün rallicilerin arkasında durup, diğer gün Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’nun attığı olumlu adımlara karşı çıkmaz. Ya tümünü küllüyen reddeder, ya da tümüne onay verir. İşine geldiğinde öyle, gelmediğinde böyle demez. Kıbrıs Türk insanı sizler gibi çıkarın peşinden koşmaz. Sırf iktidarda kalsın diye, gidip el öpmez. Kıbrıs Türk insanı, toplumunu korur. Öyle başka ülkeyi ziyaret ettiğinde kendi toplumuna çamur atmaz. Mesaj göndermez. Adam gibi çıkıp, adam gibi duruş sergileyip adam gibi konuşur. Kıvırmaz, kekelemez, doğruya doğru, yanlışa yanlış demeyi bilir. Bir Kıbrıslı Türk olarak, Kıbrıs Türk siyasetçisinin bu denli ayaklar altına düşeceğini hiç düşünmezdim.
Serdar Denktaş’ın dünkü basın toplantısı tamamen siyaset ve demagoji üzerine kuruldu. Kıbrıs’ta yaşayan Türkiye kökenli vatandaşlara mesaj verdi. “Bakın ha... Bunlar sizi istemez. Bunlar TFF başkanını sevmez. Türkiye Spor Bakanı’na ve Türkiye’ye karşıdır. Sizlerin haklarını savunan bizleriz ha” demeye çalıştı. Özellikle yerel seçimlerde kırsal bölgelerde yaşanan oy kayıplarını toparlama adına yapılan bir basın toplantısıydı. Neyse ki, çok fazla kaale alınmadığı için insanların umuru olmadı.
Serdar Denktaş’tan şu soruları yanıtlamasını beklerim;
Madem Türkiye Futbol Federasyonu bir ofis açmak istiyor, neden o ofisi bizlere kendi binasında vermiyor? Ha KKTC’de ha TC’de. En azından KTFF’nun tayin edeceği kişi veya kişiler (Süleyman Göktaş olmamak kaydiyle) oralarda futbol organizasyonunu, UEFA-FIFA ilişkilerini, bizlerin sıkıntılarını ve TFF içinde dönen alavera-dalaverayı öğrenir.
TFF başkanı sarayda neden Sertoğlu’na “A sertoğlu bizler sizler için olumlu düşünüyoruz. Haberin olsun, Türkiye’ye döner dönmez FIFA’ya, KKTC’de ofis açmak için müracaat edip kendi vatandaşlarımın sorununu çözeceğim” demedi?
TFF başkanı saraya gelip futbol ailesi ile medazori buluşmasından sonra kapalı kapılar arasında hangi senaryo yazıldı?
KTFF-KOP ilişkilerinde sizleri kaygılandırılan ne oldu? Kıbrıs Türk milliyetçiliği ayaklar altına mı alındı?
KTFF-KOP ilişkileri ilerlemiş olsa, Kıbrıs Türk futbolu bugünkü durumdan daha iyi mi? Yoksa daha kötü mü olur?
Avrupa Ralli Şampiyonası’nda, rallicilerimizi üye yapmayan Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) için neden saraya TOSFED yetkililerini çağırmadınız?
60 yıl önce (soğuk savaş dönemi) “Bu sahaya Türklerle köpekler giremez” diyen sloganını (tamamen hayal ürünü olup hiç bir arşivde olmayan bir slogan. Serdar bey bu pankartı ıspatlayan resmi çıkartsın, tüm toplumun önünde Serdar Denktaş’tan özür dileyeceğim. Çünkü o günkü fotğrafta babam da vardı ve babam bize asla yalan söylemedi) kindarca bugünlere taşıyıp rallicilerimizi Güney Kıbrıs’a gönderip “köpek” kılığına nasıl sokabilirsin? Yoksa, Avrupa Ralli Şampiyonası’nda “mamma” mı vardı?
----------------------------------------------------------
Bu sloganla ilgili ve Çetinkaya’nın o dönemde Gasibi stadına alınmamasının sebebini Dr.Okan Dağlı “iki toplumlu futbolcular” kitabında şöyle yazmıştı. Lütfen not alın.
KOP’tan kopuşla ilgili tarihsel yanılgı ve çarpıtma
Kıbrıslı Türklerin, 1955 yılında EOKA’nın kurulması ile beraber Kıbrıs Futbol Federasyonu (KOP)’tan atıldığı ya da ayrıldığı tartışmaları günümüze kadar sürüp gitmeye devam etmektedir. Bu konuda çeşitli iddialar vardı. Bu iddiaların bir tanesi yıllarca KTFF (Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu) Başkanlığı da yapmış, Kıbrıs Türk Futbol tarihinde adından yönetici olarak söz ettiren şahsiyet Ahmet Sami Topcan’a aittir. Halkın Sesi gazetesinde 6,7,8 ve 9 Temmuz 1989 tarihlerinde spor sayfasında yazı dizisi yayınlanmıştır. KKTC MOK (Milli Olimpiyat Komitesi) Başkanı olarak 1989 yılında KTSYD (Kıbrıs Türk Spor Yazarları Derneği) ile Rum Spor Yazarları Birliği’nin Ledra Palas’ta düzenlediği “Dünden Bugüne Kıbrıs Sporunun Gelişmesi” konulu konferansta sunduğu 11 sayfalık İngilizce yazılı belgeden yapılan alıntıya göre Kıbrıslı Türklerin ve futbol takımlarımızın (Çetinkaya, DTB, Larnaka Demirspor, MTG, GG) KOP’tan ayrılması (veya atılması) üzerine yazdıkları aşağıdaki gibidir.
“...Maalesef, Nisan 1955’te EOKA’nın harekete geçmesiyle beraber, bütün sportif gelişmeler aniden sona erdirilmişti. 3 Nisan Pazar günü, Lefkoşa’da Gassipi stadyumunda oynanması beklenen Çetinkaya-Pezoporikos (POL) 1.Küme lig maçı, POL futbolcularından bazılarının güvenlik kuvvetlerince, EOKA faaliyetleri nedeniyel tutuklanmaları ve şampiyonluk yarışında AEL ile birlikte POL’un da bulunması nedeniyle, POL’un puanları kaybetmesini önlemek amacı ile daha önceden hiç bir duyuru yapılmadan, Rum kontrolunde bulunan ve kiliseye ait olan GSP Stadyumu, Çetinkaya maçına kapatılmış ve dolayısıyle de KOP bu maçı tehir etmek zorunda kalmıştı; ve de Ada’nın dört köşesinden gelen Türk seyircileri de geri bölgelerine geri dönmek mecburiyetinde bırakılmışlardı.
Bu ayni maçın 14 Nisan 1955 tarihinde oynatılmasıyle ilgili KOP kararı da ikinci defa daha GSP Stadyumu’nun kilise kontrolünde heyetçe yeniden kapatılması üzerine Çetinkaya-Pezoporikos lig maçı ancak ligin son haftası olan 9 Haziran 1955 tarihinde oynatılabilmişti. Tabii o tarihe kadar da AEL şampiyonluğu garantilemiş ve Pezoporikos’un da korunmasına gerek kalmamıştı!” (bkz: Futbolda Türk-Rum. Yücel Hatay)
Yani Ahmet Sami Topcan’ın bu sunumundan anlaşılacağı üzerine herkesin bizlere bugüne kadar konu ile ilgili olarak anlattıkları gerçek değildir. Bize öğretilen “Çetinkaya’ya Gassipi’nin kapıları kapandı ve KOP’tan atıldı” ezberi Ahmet Sami’nin görüşlerine göre gerçeği yansıtmamaktadır. Gassipi’nin kapılarının o günkü maça 3 Nisan 1955’te kapatılmasından sonra Çetinkaya, ligde geri kalan 5 maçını da oynamıştır. Kaldı ki o gün oynayamadığı maçı da ligin son haftası oynamıştır. 3 Nisan günü Gassipi’nin kapılarının kapanması tam tersine Rumların kendi aralarında bir hesaplaşmanın sonucunda gerçekleştirilmiştir. Pezoporikos-AEL çekişmesi ve Pezoporikos’un futbolcularının EOKA faaliyetlerinden ötürü İngilizlerce tutuklanması neticesinde Gassipi 3 Nisanda kapılarını sadece Çetinkaya için değil Pezoporikos için de kapatmıştı! 1955 yılında ligi AEL 1., Pezoporikos ise 2. bitirmiştir. Çetinkaya ise ligi Anorthosis ve Omonia’nın önünde 4. Olarak tamamlamıştır.
Türk Takımlarının KOP’tan ihracına 30 Ekim 1955’te yapılan KOP Genel Kurulu’nda karar verilmiştir. Bu tartışmayı sonuçlandıracak bilgi ancak ve ancak o günkü KOP genel kurul kararlarında saklıdır. KOP’ta Başkan Yardımcılığı ve Disiplin Komitesi temsilcileri her zaman Kıbrıslı Türk yöneticilerdi. Hatta Rauf Denktaş da uzun süren Disiplin Komitesinde Kıbrıslı Türk temsilci olarak görev yapmıştır. Bu genel kurula KOP’un Kıbrıslı Türk yöneticileri katılmışlar mı, hangi gerekçelerle genel kurul bu kararı almıştır, bu karara KOP yönetiminde bulunan üst düzey Kıbrıslı Türk yöneticiler ve üyeler itiraz etmişler mi, hep bunlar benim aklımda kalan soru işaretleridir.
Benim ulaştığım bilgi 30 Ekim 1955 KOP Genel Kurulu’na o günkü teşkilatın kararı ile Kıbrıslı Türk yöneticiler katılmamış, ve futbol takımlarımızın ve yöneticilerimizin KOP’tan ihracına zemin yaratmışlardır. Tamda bu günün ertesinde 31 Ekim 1955 günü Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’nun (KTFF) kurulması bu şüphelerimizi daha da pekiştirmektedir.
Tüm bu bilgiler ışığında, Kıbrıslı Türklerin KOP’tan ayrıldığı veya atıldığı yönündeki tartışmaların sonunda bizde oluşturulan belleğin gerçekleri yansıtmadığını söylemek yanlış olmasa gerek... KOP’tan kopuş ve ayrı bir Futbol Federasyonunda örgütlenme (KTFF), siyasi bir karar olarak o günkü Kıbrıs Türk liderliği veya teşkilatı tarafından karara bağlanmış ve bu karar daha sonra ayrılıkçı kararlara da örnek teşkil etmiştir.
Bu yazının bir kısmı “İki Toplumlu Futbolcular” kitabımdan alınmıştır. Yazıyı daha geniş ayrıntılı olarak orada okuyabilirsiniz.