Bu ülkede yazın devrim bile yapılamaz…
Öğrencilik yıllarımızda malum hepimiz devrimci gençlerdik. Yaz tatillerinde Kıbrıs’a gelir kısa sürede çok büyük işler başarmaya çalışırdık. Yıl içinde biriktirdiğimiz sosyal kültürel, siyasi birikimlerimizi topluma aktarmaya, onları motive etmeye ve yeni fikirlere alıştırmaya çabalardık.
1970’li yılların ikinci yarısında yine bir yaz tatilinde Kıbrıs’a gelerek çalışmalara başladık. Bir yandan arkadaşları toparlamaya çalışıyoruz, bir yandan devlet yetkilileri ile randevu alıp görüşmeye gidiyoruz, diğer yandan da aynı görüşte olduğumuz siyasi parti yetkilileri ve sivil toplum örgütleriyle görüşmeler yapıyoruz.
Aralarda da toplanma yerimiz olan DGD’nin surlar içinde, yıkılmak üzere olan binasında dinleniyoruz. Yine çok yorulduğumuz bir öğle sonrası sevgili İsmail Kemal’le gerçekleşmeyen bir randevudan dönmüştük. İsmail hemen bir tahta minder çekerek uzandı, bana da yandakini göstererek “Ünal yat sen da biraz uyuyalım, bu ülkede yazda devrim bile yapılamaz” dedi.
Yine 40 dereceleri gördüğümüz son yılların en sıcak yaz günlerini yaşıyoruz. Bu sıcak yaz günlerinde 15 gündür Türkiye’de yapılan darbe girişimi ile yatıyor, başarısız olan bu darbe girişiminden sonra yaşanan tutuklamalar, işten atmalar, istifalar, özür dilemeler, biz ettik, sen etme diyenler vb. ile kalkıyoruz.
Bu arada da Kıbrıs sorunu ile ilgili çok önemli görüşmeler yapılıyor. Temmuz ayı içinde önceden planlandığı üzere liderler toplam 6 görüşme yaparak bütün başlıkları tekrardan ele alacaklar. Bugüne kadar yanılmıyorsam 5’I gerçekleşti. Bugün son görüşme yapılacak. Bu görüşmede de önceden hiç konuşulmayan Toprak ve Güvenlik ve Garantiler başlıkları genel hatlarıyla görüşülecek.
Yani en hassas konularda taraflar görüşlerini masya koyacaklar. Bundan sonrası malum 5’li konferans toplanması ve sonuca gidilmesidir. İş oraya kadar gider mi bilemem. Ama Rum basını şimdiden Kıbrıs sorununun Eylül ayında Newyork’a taşınacağını yazıyor.
Bu durum gerçekleşirse yıl sonuna, bilemediniz 2017’nin ilk birkaç ayında sonuca gidebiliriz.
Bu sonuç olumlu mu olur?
Bence evet. Çünkü iş 5’li konferansa kadar giderse iki taraf da o noktadan sonra oyun bozanlık yapamaz. Mesele sürecin o noktaya taşınmasıdır. Anladığım kadarıyla hem liderler, ama onlardan önce de müzakereciler yoğun biçimde çalışıyorlar. Hem de yaz sıcaklarına aldırmadan görüşmeleri son hızla sürdürüyorlar.
Ama toplumlar, Kıbrıslı Türkler ve Rumlar bu yaz günlerinde Kıbrıs sorununun çözümüne müzakereciler ve liderler kadar ilgili değiller.
Kıbrıs sorunu gündemde yok gibi. Kimse konuşmuyor, yazmıyor, tartışmıyor. Halbuki görüşmelerin en kritik safhalarından geçiyoruz. Bugüne kadar ellenmeyen konular üzerinde konuşulmaya başlandı. Taraflar pozisyonlarını açacak ve her bir taraf nerelerde esneyebileceğini, nerelerde katı olduğunu karşı tarafa hissettirecek. Yani al-ver süreci kısmen başlamış olacak. Bu da görüşme sürecinin en son ve en kritik safhasıdır.
Buna rağmen toplumlar yaz rehavetinden kurtulamadı. İki tarafta da çözüm güçlerinin üzerine ölü toprağı serpildi. Kimse kıpırdamıyor.
Yıllar önce İsmail kemal’ın dediği gibi bu ülkede yazın çözüm da olmaz. Belki Eylül ayı ile birlikte sıcaklarla beraber toplumların uyuşukluğu da biter ve süreci daha yakından takip etmeye başlarlar. Çözüm güçleri de uyuşukluğu bir kenara bırakarak hareketlenmeye başlar.