Bu ülkeden bir şey olmaz!
Yenidüzen gazetesi yazdı: Ülkede hala 116 müşavir var!
Devlete kişi başına masrafları ortalama 40 bin TL veya üzeri...
Bu insanların bir suçu yok elbette!
Sistem böyle!
Düzen böyle!
-*-*-
Esas görevleri ile ilgili olarak hiç iş yapmadan ve hatta yasadışı olarak ikinci iş yaparak, “vergi mükellefinin” ödediği vergilerden ayda en az 4 milyon 600 bin TL harcıyorlar!
Havaya, her ay 4 milyon 600 bin TL’lik “havai fişek” atmak gibi bir şey!
-*-*-
Peki, düzeltilemez mi bu sıkıntı?
Halkın Partisi (HP) denedi, bir miktar yol alındı ama hala çözülebilen bir sorun değil...
En az 10 yıl daha bu 116 kişi müşavir olmaya devam edecek gibi duruyor...
-*-*-
Peki başka?
Devlet ya da hükümet, Girne Yat Limanı’nı “pazarlık usulü” özelleştirecek...
Öteki yazıda bahsettik bundan...
Ama hapishanenin durumu var...
Yeni hapishane yaptık...
Eskisi 250 kişilikti, 750 kişi yatırıyorduk – hala yatırıyoruz; şimdi 750 kişilik hapishane yaptık, bir türlü açamadık; mahkum ve tutuklu sayısı 800’ü aştı bile...
Ama daha da acısı; bir mülteci geçiş noktası olan ülkemizde, açıkça insan satılıyor ve yakalanan bu zavallı insanlar, bir suçlu gibi hapishaneye dolduruluyor.
Çünkü KKTC’de hala mültecilerle ilgili bir yasa yok; mültecilerin barınacağı bir kamp hiç yok!
-*-*-
Hükümet edenler bu yasadışılığın – bu eksikliğin ve hepsinden önemlisi bu insanlık utancının farkında değil mi?
Biz farkındaysak, onlar da olmalı!
-*-*-
Memleketin durumu içler acısı!
Geçenlerde çok iyi bildiğim bir kişi, traş bıçağı almak için markete girdi!
Traş bıçakları da artık “altın” değerinde!
İyi sayılan bir de maaşı olan “tanıdık” kişi anlattı; “... Kesinlikle çalmayı düşündüm!” dedi...
O noktadadır herkes!
Çünkü ödeyemiyor!
Yetmiyor!
-*-*-
Eğer gidişat içinde bulunduğumuz şekliyle devam ederse; olacak olan budur...
Hırsızlıklar artacak...
Hem de başa çıkamayacağımız kadar çok!
-*-*-
Peki artmadı mı?
Zaten arttı!
Bir market yöneticisi anlattı; geçenlerde iki genç markete girmişler; meyve – sebze alıp tarttırmışlar...
Aynı çantalara çeşitli ürünleri de doldurup, kapıdan çıkmışlar...
-*-*-
Yakalanamadı mı bu iki kişi?
Hayır!
Koşup gittiler!
Kamera kaydı yok mu?
Olsa bile, ülkede kimin, kimlerin yaşadığı biliniyor mu ki insanların peşine düşeceksiniz!
Bugün buradalar; yarın kim bilir, Güney’de mülteci kampındalar!
-*-*-
Polis; bir aracı durduruyor!
Sürücünün ehliyet süresi bitmiş...
Aracın seyrüseferi de yok...
Sigorta iki yıldır çıkarılmamış!
-*-*-
Polis sürücüye bakıyor, sürücünün boynu bükük!
N’aaaapsın?
Neyi ödesin, nasıl ödesin?
Ya asgari ücretlidir, ya işsizdir!
Aylık maaşı 10 bin TL olsa ne yazar!
Evde iki çocuk varsa, yarın okullar da açılıyor, ne yapacak bu insanlar?
-*-*-
Haaaa; işin bir de “güven” kısmı var!
Her devletin benzer sıkıntıları olabilir!
Her ülke ekonomik anlamda sorunludur!
Ama bizde, Cumhurbaşkanı hem kişisel hem de makam olarak ağırlığını tamamen yitirmiştir... Tüm ahalinin ya “selfie arkadaşı” ya da “dalga geçtiği kişi” olmuştur...
UBP’de yaşanan veya UBP’ye yaşatılan demokrasi katliamı; haliyle başbakan ve kabineye güveni tamamen sarsmıştır...
-*-*-
Kıb – Tek’teki doğrudan akaryakıt alımları ve şu andaki akaryakıt ihalesiyle ilgili “baskı yapılıyor” söylentileri, halkın güvenini sıfırlarken, yediği kazıkların acısını da hükümetten biliyor...
-*-*-
Peki çözüm?
Bu ülkeden, KKTC adı verilen bu yasadışı yapıdan bir “şey” olmaz!
Olacağı da yok!
Her şey, ama her şey; uluslararası düzeyde hukuksuzluk ve dışlanmışlık içerirken; ulusal ya da iç yapı açısından da tamamen kokuşmuşluk içeriyor!
Son ganimet!
Girne Antik Limanı’nda yapılmak istenen nedir?
Bir kere önce şu saptamayı netleştirelim; mevcut hükümete ve cumhurbaşkanına “sıfır güven” kalmıştır...
Ve açıktır ki tüm yapılmak istenen, “AKP’li bir Türkiyeli yiyiciye limanın hediye edilecek”tir.
-*-*-
Ayrıca, limanın “pazarlık usulü” ile verileceği kararı “yasaya aykırı”dır!
Nasıl mı?
İlgili yasa diyor ki; “... önce ihaleye çıkacaksın, ya hiç teklif verilmeyecek ya da uygun teklif olmayacak...”
Veya “olağanüstü bir durum” bulunacak!
O da olmazsa, asgari ücretin 100 katı bir fiyatı söz konusu olacak...
-*-*-
Bu durumlar var mı?
Yoktur!
O zaman, sen pazarlık usulüyle bu limanı AKP’li abilerine peşkeş çekemezsin!
Yasadışıdır, mahkemeye takılırsın!
-*-*-
Hükümet edenler bu yasadışılık durumunu bilmiyor mu?
Ya bilmiyorlar ya da elektrikteki doğrudan alım meselesinde olduğu gibi, “yapacaksınız ulan” diye gelen talimata “ses” çıkaramıyorlar!
-*-*-
Antik Liman mı?
Elbette bakıma, onarıma ihtiyacı var...
Ama bu liman, Kıbrıs’ın onurudur, geçmişidir, kutsalıdır, değeridir ve asla “GANİMET” değildir...
Türkiye’deki Ayvalık’tan, Yunanistan’a ait Midilli Adası’na günlük gemi seferleri, gemi gezileri var... Ve Ayvalık’taki limanda, bir de fotoğraftaki duyuru bulunuyor... Bir izleyici, bu duyurunun fotoğrafını dün sevgili Sami Özuslu’ya gönderdi... Ne diyor bu duyuruda; “... KKTC’nin eşit ve egemen bir devlet olduğu iddiası, Türkiye Cumhuriyeti’nin zerre kadar umurunda değildir” diyor... Siz başka türlü mü anladınız? Ersin Tatar mı? Tatar, Türkiye’nin elemanı değil, Kıbrıs Türk toplumunun gerçek lideri olsaydı veya gerçekten “KKTC diye bir devletin varlığına inansaydı”, şöyle demesi gerekirdi: “... Ne yazık ki Anavatan bildiğimiz ülke, KKTC’nin mühürleri nedeniyle turistlere yapılan bu insanlık dışı uygulamayı zerre kadar değerli bulmamaktadır...”