Bu ülkeyi batıracak ve bırakıp gidecekler!
Batıracaklar!
Terle yoğrulmuş kurumlarımızı, imbikten süzülen ve bizi biz yapan değerlerimizi, asırlardır yıkılmayan kimliğimizi ve kültürümüzü örseleyerek gidecekler.
Çirkef yatağında bırakacaklar ülkeyi ve koltuklarından kalkarak, kaçacaklar.
İş bilmezlikle, cehaletle, sığ siyasetle ve kaynakları tüketerek gidecekler.
Kendilerinden gayrı herkesi suçlayarak yeni hesapların peşine düşecekler.
Yoksullar çoğalacak onlar giderken…
Umursamayacaklar yine de…
Çünkü önce o yoksulların oylarına talip olacaklar, yine hamasetle, yine bayrakla…
Ne kaynak kalacak geriye, ne irade!
Ne haysiyet kalacak geride, ne idare!
Batıracaklar ve gidecekler.
Kaçacaklar!
İyice çirkef içinde bırakacak ve kendi ayrıcalıklı dünyalarına dönecekler.
Yine siyaset yapacak, yine riyakarca davranacak, yine kutsal değerler üzerinden korku yayacak, yine insanları ötekileştirecek, yine nefret kusacaklar.
Bir de kendi enkazları altında ezilen insanları yeni hükümetleri suçlayacaklar.
Yine “ispiyon” yapacak, yine “kalleşlik” düşünecek, yine “ayrılık” çoğaltacaklar.
İstihdam ettikleri hatırlı dostlarını, peşkeş çektikleri arazileri, yeni anlaşmalarla teslim ettikleri yetkilerini başarı sayacaklar.
Yaptıkları yanlarına kalacak ve gidecekler!
Uzlaşı umudunu öldürecekler!
Ayrılıkçı politikalarla mıhlayacaklar tabutlarımızı ve kendileri, cenaze töreninde olmayacak, şölen şenlik eğlenecekler.
Gidecekler ve geride bir ucube kalacak, iyice kirlenmiş bir bataklık, hesabı tutulamayan ve geri alınamayan yıkıntı bir yurttaşlık tablosu, çürümüş bir kamu düzeni ve iki elin parmaklarını geçmeyecek seçkinler olacak…
Çok daha pis bir ada yarısı bırakacaklar geride, kumarhane kerhane bahis dışında geliri kalmayan… Talana talan yalana yalan ekleyerek ve milli değerler üzerinden söylemlerle haykırarak gidecekler.
Yine, yeniden, çok daha güçlü gelmeyi bekleyerek...