Gerçekten de öyle.
Henüz ne kavurucu sıcak var Kıbrıs’ta, ne de sivrisinek istilası başladı.
Bahardan fazla sıcak, lakin henüz asfaltta yumurta pişmiyor.
Memleket güzel.
Hava da güzel…
Tadını çıkarmak lazım…
‘Tatsız’ ne varsa hayatta, unutmak gerek hepsini…

*  *  *

Çok konuşmak iyi değil zaten.
Sürekli ‘muhalif’ olmak da öyle…
‘Düzen’ devam edecek, belli, böyle…
Gerek yok didişmeye, kapışmaya demek.
Varsın sürsün statüko, aynen olduğu gibi.
Ada yarısı entegrasyon yolunda gittikçe hızlanan adımlar mı atıyor?
Atsın.
Biz ‘dünyaya bağlanacaktık’ güya…
Olsun.
Demek maksat ‘bağlanmak’tı.
Nereye olduğu mühim değil.

*  *  *

Hava çok güzel dışarıda…
Atın kendinizi sokağa…
Dağa, ovaya, çayıra…
Hatta denize…
Soğuk mu su hala?
Bir şey olmaz.
Acı patlıcanı kırağı çalmaz.
Deniz suyunun soğuğu vız gelir bize.
‘Döviz ne olacak’ mı dediniz?
Boş verin onu…
Takmayın kafanıza…
‘İlk defamız’ değil nasılsa…
Türk’tük, ‘doğru’yduk, ‘çalışkan’dık…
Yasamız ‘büyükleri sevmek’, ‘küçükleri korumak’tı.
Bu andı ilk mektepte okurken de Türk Lirası sürekli
eriyordu.
Büyüdük, erdi yaş kemale, hala aynı terane.
“Euro’ya geçmemize Türkiye izin vermez” cümlesini kuramadığımız içindir ki, kendi yalanlarımıza kendimiz de inanıyoruz biz.
Lakin hava güzel.
Çıkın, oynayın çocuklar gibi kumsalda.
Şen, şakrak.

*  *  *

Savaş boyut mu değiştirdi Suriye’de?
Bombacı uçaklar Ağrotur’dan mı havalanıyor habire?
Niye bunları düşünüyorsunuz ki?
Ne lüzumu var?
Dünyayı sen mi kurtaracaksın?
Yoksa ben mi?
Bak, Zülfü Livaneli ısrarcı, “Güzellik kurtaracak” diyor, hala…
O da ‘dinozor’ galiba.
Emekçi hakları, sosyal güvence, sömürüye hayır falan mı dediniz?
Bakın, siz de geri kafalısınız işte.
Haklar, özgürlükler, devrim mi?
Daha neler!
Geçin bunları bir kalem.
Bakın, hava güzel, hava.
Mis gibi.
Deniz de ‘mahkeme kararıyla’ bedava hem…
Bir havaya, bir denize bakın, yeter.
‘Bugünün dünya felsefesi’ bu…
Diğerleri çağdışı kaldı.
Yenildi sol değerler.
Kaybetti halklar.
Şimdilik öyle.

*  *  *

Ey sol…
Tekrar geldiğinde kapıyı iki defa vur.
‘Hava güzel’ değil hiç de…