Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu…

İzlediniz mi bu filmi?

İzleyin…

Türk milliyetçiliği ve Türk propagandası mı diyeceksiniz?

Dibine kadar öyle!

Ama bunun için kimseyi suçlamanın anlamı yok!

Çünkü bu filmde anlatılanların ciddi anlamda gerçek olduğu inancım tamdır.

-*-*-

Dönemin Bulgar Komünist Partisi ve bu partinin hem genel sekreteri hem de ülkenin başkanı olan Todor Jivkov; Bulgaristan’daki Türk toplumuna kelimenin tam anlamıyla “ırkçılık”, “ayrımcılık”, “faşizm” ve günün sonunda son derece insanlık dışı şeyler yapmıştır…

-*-*-

Film, teknik açıdan bence yetersiz ama Naim’in kaçırılışı, Türkiye’ye gelişi, kendi kilosunun üç katı 190 kilogramlık kaldırışı, BM’de halkının çektiklerini anlatması etkileyici…

-*-*-

Ama, çok derine girdiğiniz veya en derine indiğiniz zaman, aklınıza kendi toplumunuz da gelebiliyor…

-*-*-

Nasıl mı?

Bulgaristan’daki “Müslüman”lara, “siz Bulgarsınız” denmeye başlanması…

“Gönüllü olarak isminizi değiştiriyorsunuz tamam mı!” diye baskının dik alasının yapılması…

Köy isimlerinin “Bulgarlaştırılması…”

-*-*-

“Kıbrıslı değilsiniz”…

Neyiz peki?

“Türküz, ne mutlu üstelik!”…

“Kıbrıslı Türk değilsiniz?”

Neyiz peki?

Kıbrıs Türkü!

-*-*-

Todor Jivkov söylediğinde tu kaka, siz söylediğinizde ne ala mı?

Jivkov’un Bulgaristan’daki insanları “zorla”, “Bulgarız” dedirtmesi ile bizdeki uygulama farklı değildir.

-*-*-

İsimlerimiz değiştirilmedi mi?

Bu bir “kimliksizleştirme” veya “kimliği değiştirme” değil miydi?

Köy isimleri değiştirilmedi mi?

-*-*-

“Ama karşı çıkmadık ve gerçekten isteyerek aldık o isimleri” mi diyeceksiniz?

Olabilir canlarım da ben siyasete bakarım!

Karşı çıkanımız olmuştur ve onlar kesinlikle bir şekilde susturulmuştur ayrıca!

-*-*-

Bulgar yönetiminin en son dayanamayıp 350 bin insanın Türkiye’ye geçmesine izin vermiş olması da çok ilginçtir!

Çünkü bizim “Todor” da ikide bir, “beğenmeyen Güneye gitsin orada yaşasın” diyor ya!

Çok yakında Kıbrıslı Türkleri buna zorlayacaklar veya Kıbrıslı Türkler buna mecbur kalacaklar!

-*-*-

Olmaz mı?

Olacak!

Haaaa olmaması için tek bir şartları var; “kendileri gibi olacaksınız!”…

Mesela tüm işbirlikçiler gibi, camiye gitmeye başlayacaksınız…

-*-*-

Faiz Sucuoğlu olayına bakalım isterseniz…

Hatta sadece Sucuoğlu’na değil, UBP’deki tüm üst yönetime…

Ve hatta Ersin Tatar’a…

-*-*-

Önce Sucuoğlu…

Etrafta dolaşan dedikodu neydi?

“Türkiye Sucuoğlu’nu istemiyor…”

Gerçekten öyle miydi değil miydi bilemem ama Türkiye’de sokaktaki 85 milyon içerisinde bir kişi Faiz beyin kim olduğunu bilsin, adımı değişirim…

Peki neydi bu dedikodunun sebebi?

Bu dedikodunun tek sebebi vardı: “… Gerçekten olur da bu Faiz denen kişinin Kıbrıslılığı tutarsa, biz O’n şimdiden alabandaya alalım”…

-*-*-

Şimdi Faiz bey ne yapıyor?

Fino Türkiyeci, fanatik Erdoğancı olduğunu ispata çalışıyor…

Her Salı akşamı meyhaneye gittiğini bildiğimiz Faiz bey, bu rutinden vazgeçecek. Vazgeçmezse de olur da birileri fotoğraf çekip paylaşmak isterse, lütfen masada gonyak bardağı ya da şişesi olmasın diye rica edecek.

Bakın görün, Faiz bey, iki – iki buçuk aylığına da olsa son dönemlerin en Türkiyeci, en işbirlikçi başbakanı olacak…

-*-*-

Bakanların durumu aynı değil mi?

Vekillerin aynı değil mi?

Büyükelçi, bakanlara, vekillere küsüyor!

Türkiye, muhalif saydığı son derece masum KKTC yurttaşlarını, “bizim istediğimiz gibi düşünmüyorlar” diye kendi ülkesine almıyor.

Sınırdışı ediyor!

-*-*-

İzleyin!

Lütfen Naim Süleymanoğlu ile ilgili filmi izleyin…

Bizi göreceksiniz bazı sahnelerde…

-*-*-

Dünya’nın gelmiş geçmiş en büyük sporcularından biri olan Naim Süleymanoğlu’nu rahmetle anıyorum…

Ersin Tatar kim?

Türk Dünyası liderleri İstanbul’da buluştu…

Haydi yoklama alalım!

Recep Tayyip Erdoğan!

Burada!

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev!

Burada!

Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev!

Burada!

Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov!

Burada!

Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev!

Burada!

Macaristan Başbakanı Viktor Orban!

Burada!

Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbangulu Berdimuhamedov!

Burada!

Türk Konseyi Genel Sekreteri Baghdad Amreyev!

Burada!

Ersin Tatar?

O da kim?

-*-*-

Demek ki neymiş?

Yalana, bir birimizi kandırmaya hiç gerek yokmuş?

-*-*-

Demek ki neymiş?

Tanınmaydı, şuydu, buydu hikayeymiş!

-*-*-

Demek ki neymiş?

KKTC Cumhurbaşkanı’nın seviyesi, Sındırgı Belediye Başkanı hadi bilemediniz Nasreddin Hoca ile denkmiş!

-*-*-

Demek ki neymiş?

KKTC diye bir devlet yokmuş!

Yani pseftoymuş!

-*-*-

“Hayır vardır” mı diyorsunuz?

E o zaman tepki versenize!

Protesto etsenize!

Sıkıysa, Erdoğan’a küssenize!

-*-*-

Hep rezil oluyorsunuz farkında mısınız?

En yakınlarınızda sandıklarınız sizin yüzünüze bakmıyorsa; utanmak gerekmez mi?

Ya yüzünüze bakmayanlar utanmalı ya da bu yalanla bunca yıldır idare ettiğiniz için siz utanmalısınız!

-*-*-

Erdoğan ne mi dedi?

“Önümüzdeki günlerde KKTC’yi de aramızda görmek istiyoruz… Ailemiz büyüsün!

Ersin bey Jo Biden’ı kabul etti! Çok meşguldü, davet ettik, gelemeyeceğini bildirdi!

İnşallah bizi kırmaz, birkaç güne aramıza katılır!”

-*-*-

Yaaaa…

İşte böyle sevgili Peristeronalı ve Bodamyalı kardeşlerim…

Anastasiadis, Paris’te, Libya ile ilgili barış konferansına davet edildi… Burada “düşmanımız” Macron ile çok fotoğrafta gördüğünüz gibi samimi bir şekilde kucaklaştı… Bunda bir sorun yok da, kardeşlerimiz İstanbul’daydı. Tatar’ı davet etmeyi sanırım unuttular. Erdoğan, “İnşallah gelecek, aramızda olacak, ailemize katılacak” dedi ama o kadar… Bekliyoruz… Kapanışa yetişir inşallah! Başkanlar evlerine dönsün, siz muhtarları toplayın, Tatar da ona göre katılır her halde! Bu ne biçim bir siyasetse!