Bunlar CTP’yi Mi Sınarlar?! …
1995… DP – CTP koalisyon hükümeti günleri… Teknecik’teki elektrik üretim santralları projesi bitme aşamasında… Proje TEK’ten; yatırım finansmanını da onlar sağlamış… Proje uygulamasını onlar ihale etmiş ve onlar denetliyor…
İş bitince, santrallar Kıb-Tek’e hibe ve devir edilecekti… O aşamada Türkiye tarafı illa ki “Kıb-Tek özelleştirilsin, santrallar da bir Türk firmasına verilsin” diye baskı yapıyor, yani bağışlamaktan caydılar… Enerjiden sorumlu bakan da CTP’den Ferdi Sabit Soyer… DP tarafı “özelleşsin”, CTP tarafı “özelleşemez” tavrında… Çok tartışmalı geçen bu süreçte CTP hiç gerilemedi…
Türkiye limanlarında, santral için satın alınan akaryakıtı yüklememek gibi tavırlar bile yaşandı. Bu köşeden bunun hikayesi birkaç kez yazıldı, anlatıldı…
Ondan sonra UBP – DP koalisyonları oldu, tıs yok, özelleşme tartışmalarının ateşi dinmiş… 2004’te CTP hükümette büyük ortak… Annan Planı dönemi… Referandumdan sonra gene başladı bir “Kıb-Tek özelleşsin” baskısı… Enerjiden sorumlu bakanlık Maliye, Bakan da CTP’den Ahmet Uzun… Başbakan da Ferdi Sabit Soyer… Aynı tartışmalar…
Türkiye tarafı elektrik üretimine yatırım yapılmasına karşı tavırda, kaynak vermeyeceğini de açıkça söylüyor… Maliye Kıbrıslı Türklerden kaynak yaratarak ihtiyaç duyulan yatırımı başlattı ve sonuçlandırdı… Şimdilerde bunu bile dezenformasyonla çarpıtıyorlar.
Dönemin CTP - DP hükümetine bir ekonomik program dayattılar, elektrik de özelleşecek… Başbakan Ferdi Soyer ve CTP organları bunu doğru bulmadı. Baskılar ve hükümet etmeyi zorlaştıran tutumlar nedeniyle erken seçime gitmek doğru yol oldu. UBP tek başına iktidar, Eroğlu Başbakan, aklı da Cumhurbaşkanı olmakta… Ekonomik programı kabul etti, uygulamadı, tıs çıkmadı ve cumhurbaşkanı seçildi.
Ekonomik program yeni Başbakan İrsen Küçük’e çeyiz gibi verildi… Kıb-Tek özelleşecek… Girişim yaptı, toplumsal tepki karşısında geriledi. Özerk Kıb-Tek yasası için girişim yaptı, Türkiye tarafı tepkisiyle caydı. Zaten çok bunalımlı bir dönemdi, erken seçime gidildi… CTP birinci parti seçildi, CTP-BG - DPUG hükümeti kuruldu…
Enerjiden sorumlu bakanlık CTP kanadında ve Kıb-Tek’in özelleşmesi baskısı hortladı. Başbakan Yorgancıoğlu, Kıb-Tek’in bir yıl içinde mevcut mali idari sorunlardan çıkıp yüzeceği bir programı uygulamak üzere, Türkiye kanadıyla bir mutabakat zaptı imzaladı ve Kıb-Tek’in özelleştirme takvimini durdurdu.
Süreçte başka bir stratejik hamle başlatıldı…
Yönetim Kurulu Kıb-Tek’i yüzdürmek için çabalıyor ama özelleştirilmesi talebini her CTP hükümeti döneminde daha hırsla yapan Türkiye kanadı “mahalle baskısı” dahil her türlü baskıyı ve horlamayı yapmaktan hiç çekinmiyor… CTP’nin Türkiye tarafından’ Kıb-Tek sınavı’ devam ettiriliyor…
Türkiye bu arada da ‘Asrın Projesi’ diye isimlendirdiği bir proje ile Türkiye’den Kıbrıs’a deniz altından borularla su getirmeyi başlattı. Olaylı UBP kurultayları döneminde ve 2013 erken genel seçimlerinde bu proje, sanki de kendilerininmiş gibi, İrsen Küçük ve UBP tarafından ‘suyu çıkana kadar’ kullanıldı.
Türkiye tarafı bundan hiç gocunmadı, sunun bir Türk firması tarafından yönetilmek üzere özelleşeceğine dair bir beyanı da Kuzey Kıbrıs kamuoyu ile paylaşmadı… CTP hükümete geldi ve başladı Kuzey Kıbrıs’a Türkiye’den gelecek suyun özelleştirilmesi tartışması…
Orda da durmadılar, Kuzey Kıbrıs coğrafyasının altından akan suyunu da, gökyüzünden yağan suyunu da, denizden arıtılanı da, kanalizasyonlardan arıtılanı da ve bunların bulunduğu taşınmaz malların mülkiyetini de istiyorlarmış… Suçlu da belediyeler; belediyeler bu işi yapamıyormuş… Aynı elektrikte olduğu gibi… Ve aynı strateji ile…
Başında Kıbrıslı Türklere “iyilik yapıyoruz” reklamları, törenlerin ve açıklamaların ardı kesilmez; sonuna doğru da Kıbrıslı Türkleri horlayan açıklamalarla özelleştirme baskısı… Hükümette de hep CTP var… Bu baskıların UBP hükümetlerindeki şiddeti Richter ölçeğine göre 3 iken, CTP döneminde 7’ye 8’e çıkıyor… CTP şimdi de sunun özelleştirilmesi ile karşı karşıya getirilip, sınanmak isteniyor. Amaç sanki de CTP’nin DNA’sını değiştirmek…
CTP’nin manifestosu çok açıktır, özelleşemez… Buna CTP’nin hükümeti karar veremez, CTP’yi yönetenler de karar veremez; Program Kurultay’ına gidilip de partinin bu politikası üyeler tarafından değiştirilmedikçe, özelleşmeye CTP’nin evet demesi olası değil… Bunu değiştirmek üzere bir Program Kurultay’ı yapılır mı?! Aklından geçirenin elleri yanar herhalde…
Dolayısıyla, su yönetimi özelleşemez… Kıbrıslı Türklerin idari organlarında yönetsel arızalar var. Misyon, onları düzeltmek olmalıdır. Devlet de iyi yönetilmiyor, onun da iyi yönetilmesi gerek. Türkiye kamuoyuna göre Türkiye’de de kamu iyi yönetilmiyor, yerel yönetimlerin görülen başarılarına rağmen konuşulan başarısızlıkları da had safhada… Türkiye’nin de su kaynakları iyi yönetilmiyor; o kadar zengin kaynağına rağmen susuzluktan kırılan İstanbul Ankara hala hafızalardadır.
Dolayısıyla Türkiye tarafı Kıbrıslı Türkleri bu konularda baskı altına almamalıdır, kendine tepkiyi yaratmaktan başka bir sonuç üretmiyor. CTP’yi her hükümet döneminde, kendi ilkeleri ile çelişen uygulamalar için sınamaya kalkışmamalıdır; sevimsiz oluyor…
Gene de su konusunda baskı yapacaksa yapsın… Ama adına da “Barış Suyu” demesin, Rumlara da teklif etmesin çünkü bu konuda daha Kıbrıslı Türklerle bile barışık olamamış… Kuzey Kıbrıs insanının, “vermezsen verme – eksik olsun” diyeceği noktaya gelmesin işler…