“Buradaki çocuklar, toplumun çocukları”
Çocukların psikolojik ve gelişimsel süreçlerinde destek olan kurum psikoloğu Asya Peynirci, “Toplumsal farkındalık çok önemli. Gönüllüler bizim için çok kıymetli. Buradaki çocuklar toplumun çocuklarıdır” dedi.
Serap ŞAHİN
SOS Çocukköyü Derneği çatısı altında yaşamını sürdüren ve Aile Güçlendirme Programı ile de ailelerinin yanında eğitimleri desteklenen toplamda 149 çocuk yeni eğitim öğretim dönemine hazırlanıyor.
SOS Çocukköyü’nde 1 yılı aşkın süredir hizmet veren kurum psikoloğu Asya Peynirci ile SOS bünyesindeki çocukların eğitim hayatlarına dair yol haritalarını konuştuk.
Kurumda bulunan farklı yaş gruplarındaki her çocuğun eğitim sürecini YENİDÜZEN’e anlatan Peynirci, önceliğin güven bağı oluşturmak olduğunun altını çiziyor.
Eğitim sürecinde çocuğun fikrinin çok önemli olduğuna işaret eden Psikolog Asya Peynirci, “Biz aslında çocuğun olduğu her evredeyiz. Sadece bazen daha arkadayız” diyor.
“Her çocuğun eğitim süreci farklı”
“Toplumun her aşamasında, her bölgede ve her yaşta eğitim alan çocuğumuz var” diyen Asya Peynirci, çocukların psikolojik ve gelişimsel süreçlerini destekliyor.
Kurumda farklı yaş gruplarında çocuklar bulunduğunu ve her çocuğun eğitim sürecinin farklı geliştiğine dikkat çeken Peynirci, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Bebek yaşta gelen bir çocuğun eğitim hayatı kreş ve anaokulundan başlarken, ilkokul veya ortaokulda gelen bir çocuğun eğitimine bazen aynı okuldan devam ediyoruz, bazen okul değişikliği öngörüyoruz. Her çocuğun yaşına ve ihtiyacına göre eğitimi değişiyor. Bazen gelen çocuğumuz eğitime uzun süre ara vermiş ve meslek hayatına atılmış bir çocuk da olabiliyor.”
“Önceliğimiz güven oluşturmak”
2-3 yaşında gelen bir çocuğun eğitim hayatının, Sos Çocukköyü’ne adapte olduktan sonra başladığının altını çizen Peynirci, “Çocuğun önce buradaki anne ve teyzesiyle bağ kurmasını ve kendini güvende hissetmesini sağlıyoruz. Önceliğimiz güven oluşturmak” diyor.
“Önem verdiğimiz noktalardan biri, çocuğun kendi fikridir”
Daha büyük yaşlarda Sos bünyesine katılan çocukların farklı bir durum yoksa eğitim hayatına kendi okulunda devam etmesine önem verdiklerini belirten Asya Peynirci “Çünkü kaldığı ev değişmişken, okulunu da değiştirmek onun için aslında ikinci bir zorlayıcı faktör olabilir. O yüzden değiştirmemeye çalışıyoruz” diyor.
SOS’a ilk geldiği andan itibaren eğitim sürecinin belirlendiğini vurgulayan Peynirci, “Buna tek başıma ben veya çocuğun bakım vereni karar vermiyor. İş birliği çerçevesinde ekip olarak karar veriyoruz ve çocuğa da fikrini soruyoruz. Önem verdiğimiz noktalardan biri, çocuğun kendi fikridir. Onun duygularını da ön planda tutarak, onun için uzun vadede en yüksek yararda olacak eğitim kurumunu birlikte seçiyoruz” diyor.
Özel eğitim kurumlarında destek alan çocuklarımız da var
“Özel eğitim kurumlarında destek alan çocuklarımız da var” diyen Peynirci, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Özel eğitim kurumlarında destek alan çocuklarımızın eğitim süreci tamamen farklı. Bazen gölge öğretmene ihtiyaç duyabiliyor. Ya da bazen adaptasyon sürecinde bizi yanlarında istiyorlar. Her çocuk kendi bağımsız okula başlayamıyor. Bazıları yanında sosyal hizmet uzmanına ihtiyaç duyabilirken, bazısı psikoloğuna, bazısı annesine ya da ablasına süreçte daha çok ihtiyaç duyabiliyor.”
“Öğretmenlerin de rolü çok önemli”
Çocuğun daha önce okul deneyimi yoksa veya kötü bir deneyim gözlemlediyse isteksiz ve motivasyonu düşük olabileceğini belirten Peynirci, “Burada öğretmenlerin de rolü çok önemli. Çocukla birebir iletişim ve ilişki kurması çok önemli” diyor.
Okulun nasıl bir yer olduğuyla ilgili her çocuğun görüşünün farklı olduğuna işaret eden Psikolog Peynirci, “Okul bazı çocuğa göre annesinden ayrılmak zorunda kalarak gittiği bir yer, bazı çocuk için oyun oynadığı ve birçok arkadaşının olduğu, kendini ifade etme şansının olduğu bir yerdir. Bazı çocuk ise yemek yemek ve uyumak zorunda olduğu bir yer olarak görüyor. Bizim görevimiz olabildiğince olumlu tarafları çocuğa gösterirken yaşayabileceği zorluklara karşı onu hazırlamak. Kuralların da olduğu ve bu kurallar çerçevesinde mutlu olabileceklerini çocuklara göstererek onları aslında sürece daha güçlü başlatıyoruz” diyor.
“Çekingen ve kendini ifade etmekte zorlanıyorsa buna yönelik çalışmalar yapıyoruz”
İlkokulla birlikte çocuklarda kıyaslamaların da başladığına işaret eden Peynirci, “Çocuk atılgan mı yoksa çekingen mi olduğunu, okulda arkadaş ortamının nasıl olduğunu bilmek zorundayız. Özellikle SOS çatısı altında yaşayan çocuklarımızın geçmişinde olumsuz deneyimlerin de var olduğundan yetersizlik ve değersizlik duygusu altta bir yerlerde uyuyor. Bundan kaynaklı da bir şeylere maruz kaldığı zaman kendini ifade etmekte zorlananlar olabiliyor. Böyle durumlarda sosyal hizmet uzmanımız, psikolog, pedagog ve bakım verenler iş birliği içinde oluyoruz. Çocuğun anlattıklarıyla okuldan gelenler arasında bir tutarsızlık olduğunda bu bize aktarılıyor. Böyle bir durum karşısında ilgili bireysel çalışmalarla yaşanılan soruna odaklanılarak bu konuda farklı uzmanların ayrı çalışmalarıyla çocuk güçlendiriliyor ve baş etme becerileri destekleniyor” diyor.
“Biz aslında her evredeyiz”
“Biz aslında çocuğun olduğu her evredeyiz. Sadece bazen daha arkadayız” diyen Peynirci,
SOS’da kurulan aile ortamının toplumdaki aile ortamından tamamen farklı olmaması gerektiğinin altını çiziyor.
“Her şeyi bizim kontrol ettiğimizi çocuk ya da anne hissederse aile ortamı yapaylaşmaya başlar ve ikisi de kendini oraya ait hissetmez” diye devam ediyor.
“Gençlik evinde süreç daha farklı işliyor”
Gençlik evinde sürecin daha farklı ilerlediğini belirten Asya Peynirci, “Bakım verenler anne, teyze konumunda değil, üniversite mezunu gençlik danışmanlarıdır. Okul sürecinde gençlerimize de onlar yardımcı olarak süreci yönetiyorlar. Zorluk yaşandığı veya özel eğitim gereksinimi olduğu noktada Sosyal Hizmet Uzmanı, Gençlik Evi Sorumlusu ile değerlendirme yapıyoruz. Yaşanılanı yenmek için hangi desteğe ihtiyacı olduğunu belirliyoruz” diyor.
“Eğitim aslında sadece okul çatısı altında değil”
Sadece okul çatısı altında değil de ilgi ve yeteneklerine göre de eğitim alan çocukların olduğuna işaret eden Peynirci, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Her çocuk en az 1, genelde de 2 faaliyete katılıyor. Kurum içinde de eğitimlerimiz var. Makrome, kavanoz, taş boyama gibi gönüllü ve anlaşmalı kişilerle faaliyetlerimiz gerçekleşiyor.
Okçulukla ilgilenen çocuklarımız var. Çok güzel şarkı söyleyen, gitar çalan çocuklarımız var. Satranca, jimnastiğe, yüzmeye, hentbola, basketbola gidenler var.” Her çocuğun ilgisi aslında birbirinden tamamen farklı, sabit bir alanda ilerlemeye onları kısıtlamıyoruz.
“Toplumsal farkındalık çok önemli”
“Toplumsal farkındalık çok önemli” diyen Asya Peynirci, “Gönüllüler bizim için çok kıymetli. Buradaki çocuklar toplumun çocuklarıdır. Onların yetenekleri ve farklı potansiyelleri var. O potansiyelleri ortaya çıkarabilmek her ailedeki gibi bizim de önem verdiğimiz bir nokta. Her çocuk biriciktir ve bizim de çocuklarımız biriciktir. Her birinin farklı hayalleri var. Bu noktada da gönüllülerimizin devamlılığı çok önemli. Toplumun farkındalığı yükseldikçe buradaki çocuklara dokunabilmeleri, çocuklarımızın potansiyelleri toplumla birlikte cilalayabilmeleri çok kıymetli” şeklinde konuşuyor.
“Yasal çerçevede yaşına uygunsa merak ettiği mesleği denemesini destekliyoruz”
Zorunlu eğitim hayatını tamamlayıp meslek hayatına atılmak isteyen çocuklar için de destek verildiğini belirten Peynirci, “Hayata tutunması için onu ne motive eder, gelecekte ne ile meşgul olmak onu mutlu eder? Okula tekrar dönmek istiyor mu? Önce ne istediğini ve neyi gerçekte yapabileceğini keşfetmeye çalışıyoruz” diyor. Deneme ve yanılma yöntemini desteklediklerini söyleyen Peynirci, “Yasal çerçevede yaşına uygunsa merak ettiği bir mesleği denemesini destekliyoruz ve neyin onu mutlu edeceğini ve hayatını nasıl sürdürebileceğini bulmasına yardımcı oluyoruz. Biz her çocuğun maksimum potansiyele ulaşması için gerekli olan desteği vermek için çalışıyoruz” diyor.
149 çocuk ve genç yeni eğitim öğretim yılına hazırlanıyor
SOS Çocukköyü Derneği çatısı altında bakım gören çocukların 4’ü okul öncesi, 44’ü ilköğretim, 14’ü lise, 12’si farklı alanlarda çıraklık, 4’ü ise üniversite düzeyinde eğitim hayatına devam etmek için hazırlanıyor.
Öte yandan, Aile Güçlendirme Programı sayesinde ailelerinin yanında SOS Çocukköyü Derneği tarafından desteklenen çocukların 22’si okul öncesi, 30’u ilköğretim, 10’u lise, 1’i çıraklık, 8’i de özel eğitim alanında yeni akademik yıla hazırlanacak.
149 çocuk ve gencin eğitim ihtiyaçları
Yeni akademik yıl öncesinde SOS Çocukköyü Derneği’nden bakım ve destek alan 149 çocuk ve gencin eğitim ihtiyaçları hazırlıklarını desteklemek için bağış seçenekleri şöyle:
SMS Bağışı: Faturalı hatlardan SOS yazıp 4120’ye mesaj göndererek tek seferde 150 Türk Lirası bağışta bulunulabiliyor. Dileyen birden fazla SMS de gönderebiliyor.
Online Bağış: https://soscocukkoyu.org/bagis-yap/ adresinden online bağış yapılabiliyor.
Elden Bağış: SOS Çocukköyü Derneği’nin, Lefkoşa Çocukköyü ve Girne Gençlik Evi yerleşkelerini ziyaret ederek elden bağış yapılabiliyor.
Banka Bağışı: Aşağıdaki bankaların IBAN/UBAN numaralarına yatırım yapılabilir.
Limasol Türk Kooperatif Bankası: CT09123029100000000200000872
Garanti Bankası: TR520006200049300006294366
Türk Bankası: CT49121019010000000005848733
Kooperatif Merkez Bankası: CT85120000100000000000127045
Creditwest Bank: CT20136094150000000100011069
Albank: CT69152090100000018802673351
Yakın Doğu Bank: CT23139050120123040000020727
Detaylı bilgi 0548 830 04 59 numaralı telefonlardan veya SOS Çocukköyü Derneği sosyal medya hesaplarından alınabiliyor.