'BÜROKRASİ HERKESE ENGEL'
Tatlısu’da 5 yaşında yalınayak kaldırımda yürürken, bir kamyonun kaldırıma çıkmasıyla altında kalan ve sağ ayağını kaybeden bir isim Ahmet Akdeniz… Ders çıkarılacak, örnek alınacak bir yaşam öyküsü…
• “5 yaşındaydım yalınayak bir vaziyette kaldırımda yürürken, yolun aşağısından bir kamyon, yukarıdan ise bir taksi geliyordu. Evler karşılıklı olduğu için kamyon yola sığmadı ve kaldırımın üzerine çıktı. Kaldırıma çıkmasıyla bana çarptı. Apar topar beni hastaneye götürdüler. Ayağım için yapılacak fazla bir şey yoktu. Ayağımın kesilmesi gerekiyordu…”
• “Bugün bir engelli bir tekerlekli sandalye alacağında nereye müracaat edeceğini, bir protez bacak yaptıracağında nasıl bir aşamadan geçeceğini, özel tesisatlı araba alacağında nereye başvuracağını bilmediği için ciddi bir kopukluk var. Engelliler bu konuda yıpranmakta. Bu imkanlar var ama bunlara ulaşmak gerçekten çok meşakkatlidir. Ciddi bir bürokrasi engeli var. Devlet, engelli sorunlarına bir devlet politikası üretmek istiyorsa Başbakanlığa bağlı bir Özürlüler İdaresi Kurması gerekiyor”
Didem MENTEŞ
Bir kamyon şoförünün ‘dikkatsizce’ sürüşü küçücük bir bedenin hayatını mal olur. 5 yaşında yalınayak kaldırımda yürüyen o minik beden, yolun dar olması nedeniyle ‘kaldırıma çıkan’ kamyonun altında kalır. Küçük Ahmet’in sağ ayağı işlevini kaybeder… Ve doktorlar o minik bedenden ayağın kesilmesi gerektiğine karar verir. Ve sokaklarda oynaması, hayatının en tatlı dönemlerini yaşaması gerekirken bir parçası eksilir Ahmet Akdeniz’in. Ama şans kapılarını bir kez çalar ve Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın girişimiyle protez ayak takılır. Ve Ahmet için yeni bir başlangıç, başarılı bir ömrün kapıları aralanır… Ahmet Akdeniz’in mücadelesi, başarısı ve ‘toplumda ben de varım’ deyişi örnek alınacak türden…
“Ayağım için yapılacak bir şey yoktu, kesilmesi gerekti”
“15 Aralık 1975’de Türkiye’de doğdum. Daha 1 yaşındayken Kıbrıs’a gelip, Tatlısu’ya yerleştik. 1980 yılında ablamın köyde düğünü vardı. O zamanlar araç çok fazla olmadığı için Karpaz’dan gelen akrabalarımız bir gün önceden köye geldi. Bizim evin önü rampaydı, önünde araçlar durması mümkün değildi. Babam köye gelecek olan Hasan Amca’ya bakmam için beni gönderdi. 5 yaşındaydım yalınayak bir vaziyette kaldırımda yürürken, kendi kendime konuştuğum sırada, aşağıdan gelen bir kamyon vardı. O esnada yukarıdan da bir taksi geliyordu. Evler karşılıklı olduğu için kamyon yola sığmadı ve kaldırımın üzerine çıktı. Kaldırıma çıkmasıyla bana çarptı. Apar topar beni Geçitkale’ye kaldırdılar. Orada müdahale edilemeyeceği için Mağusa Hastanesi’ne götürdüler. Ayağım için yapılacak fazla bir şey yoktu. Ayağımın kesilmesi gerekiyordu. Yaklaşık 48 gün hastanede kaldıktan sonra köyümüze döndük. 1984 yılına kadar koltuk değneklerini kullandım. Hatta Türkmenköy’de ilkokul öğretmenim Turgay Katırcıoğlu diğer arkadaşlarımdan beni soyutlamamak için tek ayak yarışması yaptırırdı. Haliyle alışkın olduğum için birinci gelirdim. O hep beni mutlu ederdi”
Koltuk değneklerine veda… Protez ayak şansı olur
5 yaşında koşup oynaması gereken bir yaşta ayağını kaybetmesi onu derinden yaralasa da hiç beklemediği anda bir umut doğar Ahmet için… Bir süre koltuk değnekleriyle taşımak zorunda kaldığı küçük bedeni artık protez bacağa kavuşacaktır. Ve o küçük beden babasının mutluluğuyla birlikte yeniden toprağa basar… “1994 yılı Cumhurbaşkanlığı seçimleri vardı. Rahmetli Rauf Raif Denktaş, Tatlısu köyüne ziyarete gelecekti. Denktaş’ı karşılamak için köy kahvesinde toplanıldı, ben de koltuk değnekleriyle oraya gittim. Rahmetli Cumhurbaşkanı beni öyle gördüğü için başımı okşadı. Ne olduğunu sordu, kamyon bastığını söyledim. Akşam olunca kahvede köyün ileri gelenleri babama, Denktaş’ın beni gördüğünü ve yanına gidip protez bacak taktırılmasını söylediler. Babam eve geldiğinde ben uyuyordum ve heyecanla beni kaldırdı. Ertesi günü o sevinçle, beni aldı ve Cumhurbaşkanlığı’na götürdü. Rahmetli Denktaş’ın girişimleriyle Güney Kıbrıs’ta bir yıl sonra protez bacak takıldı. Babam çiftçi bir insan olduğu için protez bacak taktıracak imkanı yoktu. Ciddi bir külfet gerektiriyordu. Cumhurbaşkanı bize önder oldu ve bacağı taktırdık”
--------------------------------------------------------------------
Mustafa Çelik ve gözyaşları…
İlkokul ve orta eğitimini tamamladıktan sonra hayata atılır Ahmet Akdeniz. Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nda işe başlar ve oranın sevilen isimlerinden olur. Ve Kıbrıs Türk Ortopedik Özürlüler Derneği eski Başkanı Mustafa Çelik’in kendisini etkileyecek ve yeni bir dünyanın kapısını açacağı bir teklifle karşılaşır. Rahmetli Mustafa Çelik’i anlatırken gözleri dolar Ahmet Akdeniz’in…
“Bir gün tabur komutanı Özkan Konca beni çağırdı. Odasına gittiğim zaman tekerlekli sandalyede bir adam karşısında oturuyordu. Hayatımda daha sonraları büyük yeri olacak olan bir insandı rahmetli Mustafa Çelik. Dernek olarak bana yaptıkları faaliyetlerden bahsetti. Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı olduğunu, engelli kişilerin sorunlarını çözdüklerini anlattı. O zamanlar pek ilgimi çekmemişti. Tekerlekli sandalyeye oturup da basketbol oynamayı yadırgamıştım. Bana göre bir iş olmadığını söyledim, gidip görmem için ısrar etti. İstemediğimi söyleyip teşekkür ettim ve odama geçtim. Daha sonra Mustafa Çelik koridordan geçerken gözüme ilişti. Baktım 3 basamaklı merdivene geldiğinde, arabasını kaldırıp tık tık aşağı indi. O an ilgimi çekti ve arkasından gittim. Arabasının kapısını açtı, tek başına arabaya girdi. Nasıl bunları yapar diye çok dikkatimi çekmişti. Ondan sonra bir gün Atatürk Kapalı Salonu’na gittim ve antrenmanlarını izledim. Orada beni sıcak karşıladılar ve tekerlekli sandalyeye beni oturttular. O gün o sandalyeye oturdum ve hala daha o camianın içerisindeyim”
21 yıldır kendisini tanımladığı bir camia…
Artık bu camianın bir ferdiydi ve 21 yıldır kendisini öyle tanımlıyordu Ahmet Akdeniz. Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı ile gerek Kuzey Kıbrıs’ta gerek Türkiye’de gerekse Avrupa’da sahaya çıkar, gezmediği görmediği belki de imkanı yetemeyeceği yerlere şahit olur. Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı ile sadece spor yapmadıklarını, ülkesini de temsil etmenin gururunu da yaşıyor.
Ve Kuzey Kıbrıs’ta diğer spor branşlarında böyle bir faaliyetin uluslar arası alanda yürütülmediğini aktarıyor Ahmet Akdeniz. 20’ye yakın ülkeyi gezerek çok sayıda dost kazandığı bu basketbol takımının hayatında büyük bir yer edindiğini dile getiriyor. Bu sürede Mustafa Çelik’in önerisiyle K.T. Ortopedik Özürlüler Derneği’nin Yönetim Kurulu’na da giriyor. Yönetim kuruluna girince engellilerin daha farklı alanlarda da yaşadıkları sıkıntıları yakından görme fırsatı buluyor. Bu alanlarda nasıl çözümler üreteceklerini tartışarak, iş birliği içinde eksikleri giderenler içerisinde oluyor. Yüzde yüz olmasa da engelli rampaları, kamuya açık ulaşım-erişim-dolaşım gibi engellerin kaldırılmasında büyük pay sahiplerinden biri olur. Dernek olarak büyük başarılara imza attıklarının altını çiziyor Ahmet Akdeniz. Üyesine dokunan, üyesine hayatında bir motivasyon yaratan onun topluma katılımına sağlayan bir dernek olduklarını ifade ediyor. Üyelere ‘al bu nakdi yardımı da evinde otur, sokağa çıkma’ demediklerini tam aksine onun toplumla iç içe yaşamasını, topluma tam katılım sağlamasını ve mutlaka bir alana yönlendirilmesini sağladıklarını anlatıyor. Spor, sanat, kültürel faaliyetlerle birlikte o takımın kenarında bir yerinde tüm engellilerin yer alması gerektiğine işaret ediyor.
-----------------------------------------------------------------------
“Engellilerin önündeki engel kalksın diye uğraşıyoruz”
Ahmet Akdeniz, “Engelli bireylerin hayatlarında bu gibi aktivitelerin olması siyah ve beyaz gibidir” diyor. Derneğin kendi hayatında da çok büyük etki yarattığını, kendisine olan özgüveninin arttığını vurguluyor Ahmet Akdeniz, “Bu toplumda ben de varım diyebiliyorsam, imkanlar sağlandıktan sonra ‘ben de yönetebilirim, yapabilirim’ diyebiliyorsam bu derneğin sayesindedir” diyor. Zaman geçtikçe bu işlerin el yordamıyla olamayacağını, günümüzde de yönetici insanların bir takım bilgiye sahip olması gerektiği kansına varıyor. Bu düşünceden hareketle Neşe Nur Polat isimli bir arkadaşının teşvikiyle üniversiteye yazıldığını söylüyor. YDÜ İletişim Fakültesine girerek, arkadaşlarıyla çok iyi diyaloglar kurduğunu anlatıyor. Ve başarılı bir şekilde dereceyle lisansını tamamlıyor Ahmet Akdeniz.. Annesine yıllar sonra bu onuru yaşatmanın da mutluluğunu 41 yaşında yaşıyor… Daha sonra bu da yetersiz kalır onun için ve daha da ileriye giderek işletme masteri yapıyor. Şuanda engelliler üzerine bir tez çalışması hazırlıyor. Engellilerin önündeki engellerin, onların istihdam edilmesindeki engellerin nasıl kaldırılabileceğini yönelik yoğun bir çalışma sürdürüyor. Tezini tamamladıktan sonra bu alanda daha bilimsel verilerle camianın önündeki engelleri, fırsatları nasıl buluşturabileceğinin gayreti içerisinde bulunuyor.
“GKK engelliler için imkan sağladı”
Ahmet Akdeniz, çalışmakta olduğu GKK’ya özellikle kendi adına ve engelli bireyler adına minnettar olduğunu söylüyor. Engelliler için yapılabilecek ne varsa komutanlığın imkan kabiliyetleriyle, engellilerin ihtiyaç duyduğu sorunların çözümü noktasında bir aracı rol üstlendiğini belirtiyor. GKK Komutanı Tümgenaral Erhan Uzun ile bunun daha da yoğunlaştığını, bu alanda ciddi anlamda sorumluluk yüklendiğini söylüyor. Uzun’un tüm engelli bireylerin sorunlarını, imkanlar dahilinde çözmeye hazır olduklarını kendisine söylediğini vurguluyor. Bu bağlamda bugün KKTCELL sponsorluğunda Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı’nın kullandığı liftli aracı, bazı tekerlekli sandalyeye bağımlı kişilerin sokak sandalyelerini, bunun gibi birçok benzeri ihtiyaçların sağlanmasında GKK’nın büyük katkı sağladığını anlatıyor. Ayrıca KKTCELL’in desteğiyle birçok aktivite ve etkinlik yapıldığını, yarışmalar düzenlendiğini ve engelli bireylere sahip çıkıldığını belirtiyor. Birçok kurumun da KKTCELL’i örnek alması gerektiğini vurguluyor Ahmet Akdeniz…
--------------------------------------------------------
Özürlüler İdaresi Kurulması şart!
Akdeniz, devlet noktasında ise engellilere katkı sağlandığını ancak organize sorunu yaşandığını vurguluyor. Bunu da devamlılığı sağlayacak, bir kurumun olmamasına bağlıyor. Dernek olarak siyasilerle görüştükleri her seferde Başbakanlığa bağlı bir Özürlüler İdaresi Kurulması gerektiğini dile getirdiğini anlatıyor. Ülkede bir koordinasyonsuzluk olduğunun altını çiziyor Ahmet Akdeniz.
“Bugün bir engelli bir tekerlekli sandalye alacağında nereye müracaat edeceğini, bir protez bacak yaptıracağında nasıl bir aşamadan geçeceğini, bir özel tesisatlı araba alacağında neler yapacağını ve hangi sorunlarla nerede karşılaşacağını bilmediği için ciddi bir kopukluk var ve engelliler bu konuda yıpranmakta. Bu imkanlar var ama bunlara ulaşmak gerçekten çok meşakkatlidir. Ciddi bir bürokrasi engeli var. Bu noktada Başbakanlık altında Özürlüler İdaresi kurulmasını önermişizdir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı altında Özürlüler Birimi var ama sadece orada özürlü veriler kayıt altına alınıyor ve belli bir nakdi yardım yapılarak, istihdam edilebilirlerin istihdam edildiği bir yer sadece. Ama devletin engelli sorunlarına bir devlet politikası üretmek istiyorsa Başbakanlığa bağlı bir Özürlüler İdaresi Kurması gerekiyor”
“Engelli danışma hattı olmalı”
Engellilerin sorunlarının çözüm noktalarının ayrı ayrı bakanlıklarda olduğunu bu nedenle bu çözüm noktalarının bir birimde buluşması gerektiğini vurguluyor Ahmet Akdeniz. Engellilerin sorunlarının kısa sürede çözülmesi gerektiğine, bir engelli danışma hattının oluşturulabileceğine de vurgu yapıyor. Bugün engellilerin en büyük sıkıntılarının ulaşım-erişim- dolaşım olduğunu söylüyor. Kamuya açık alanlarda bu sıkıntıları yaşadıklarını anlatıyor Ahmet Akdeniz. “Bugün bir restorana gittiğinizde en başta lavabosunun uygun olması gerekiyor. Bu alanların uygun olmayışı engelliyi topluma tam katılımını engeller. Bu noktada çözümler üretilmesi gerekir. Yasemin Projesi altında işletmelere izin verilirken belediyeler engellilere uygunluk açısından dikkat ediyor ama yasal hale getirilmesi gerekiyor. Meclis Başkanı Sibel Siber sayesinde Meclis bugün engelsizleştirildi. Bunun gibi kurum ve kuruluşlarda da olması gerekiyor. Eğer bu ülkede eşitlik ilkesi varsa, bu tüm bireylere sunulması lazım. Maalesef engelli bireyler bugün dışarı itiliyor. Örneğin en yakın tarihte Günay Kibrit’in atama olayını gördük. Özürlü istihdamında birinin üst düzey yöneticiliğe atanamaması kabul edilemez. Bugün Avrupa Birliği liderleri fotoğraf çektiğinde orada engelli insan vardır. Bizim ülkemizde donanımlı bireyler vardır. Engelli kişiye ‘sen yapamazsın, yönetemezsin’ dediği zaman kabuğuna çekiliyor.”
----------------------------------------------------------------------------
Engelli istediği yerde denize giremiyorsa, bu özgürlüğünün kısıtlandığı noktadır”
Ahmet Akdeniz, engellilerin topluma tam katılımı istediklerini, basit görünen ama çok önemli olan bu konuların çözülmesini beklediklerini ifade ediyor. Bugün ülkede 5 bin 277 engelli bireyin olduğunu, aileleriyle birlikte 20 bin insanın bu sorunlardan etkilendiğini belirtiyor. Bugün engelli bireylerin istediği sahilde denize giremediğini, sadece Barış Plajı’nda denize girebildiğini söylüyor Ahmet Akdeniz ve bunun kabul edilmez olduğunu vurguluyor. Mehmetçik Belediyesi, İskele Belediyesi ve Tatlısu Belediyesi ile girişim başlatarak engelliler için düzenlemeler yapılacağını ama bunların çok daha önceden hayata geçmesi gerektiğini söylüyor. “Eğer engelli bir birey ben denize girmek istiyorum deyip de giremiyorsa, işte bu özgürlüğünün kısıtlandığı noktadır. Bugün Barış Kuvvetleri Komutanlığı bu duyarlılığı gösteriyorsa niçin diğer işletmeler göstermesin. Bugün engellimiz topluma tam katılım sağlayabilmesi için bir restorana, pikniğe, denize gitmesi lazım. Engellilerimiz pikniğe gittikleri zaman onlara uygun bir alan yok. GKK bunu da başardı ve Ciklos’taki Güven Parkı’nda engellimiz ailesiyle birlikte pikniğini yapabiliyor. Çocuk park yerleri yok, onların da hakkı değil mi oynamak? İşte bu noktalarda sıkıntılarımız var. Bunlar da çok yavaş ilerliyor ama engelli bireylerin bir saat bile kaybetme şansı yoktur. Kimin ne kadar yaşayacağını bilmiyoruz. O zaman neden bu saati verimsiz yaşasın?”
Siyasi atamalar federasyonu kapama noktasına getirdi
Ahmet Akdeniz, Engelliler Spor Federasyonu’nun ise bugün kapanma noktasına geldiğini dile getiriyor. Siyasilerin popülist atamalar yapmasından dolayı bu noktaya geldiğini vurguluyor.
“Bu işi bilen bilirkişi insanları değil de kendine yakın insanları atamaları olmaz. Bugün bu ülkede bu sporu yapabilecek en az 100 tane insan var. Ama bunlar için ciddi çaba üretilmesi lazım. Gidip o insanların evine yüz yüze görüşerek ikna edilmesi, evden çıkarılması gerekir. Çünkü engelli engelinden sonra başka bir hayata başlıyor. Orada neyle karşılaşacağını bilmediği için korkuyor, özgüveni kaybı yaşıyor. Bu noktada ciddi çaba gösterilmesi gerekiyor. Siyasiler bu işi bilen insanları atasınlar. Bugün bu ülkenin vitrinidir tekerlekli sandalye takımı. Beşiktaş, Galatasaray gibi dev kulüpler bizimle eşit koşullarda maç yapabiliyorsa bu engelli arkadaşlarımızın başarısıdır. Bu niye daha da çoğalmasın? Niye farklı branşlara yönlendirilmesin ve kapatılsın. Ne yazık ki bugün iş bilmezlik nedeniyle bu spor bu noktaya geldi. Bu nedenle ciddi anlamda üzüntü içerisindeyim”