Burs Sadaka Değil, Haktır!
Bu başlık, 2013 yılına ait meşhur bir slogandır. O zamanlar Aktivist Düşünce Topluluğu (Ankara Kıbrıslı Öğrenci Hareketi) ile öğrenci hareketinde mücadelemizi sürdürüyorduk.
Bu başlık, 2013 yılına ait meşhur bir slogandır. O zamanlar Aktivist Düşünce Topluluğu (Ankara Kıbrıslı Öğrenci Hareketi) ile öğrenci hareketinde mücadelemizi sürdürüyorduk. Ülke gençliği, kronik burs gecikmeleri ve üçüncü ülkede eğitim görüyorsanız lisans eğitimi boyunca hiç burs alamama gibi sorunlarla boğuşuyordu.
Gelmiş geçmiş tüm hükümetler ve sözde öğrenci dostu KKTC devleti, bu sorunların üstesinden gelmekte aciz kaldı. Burs mücadelesi tarihine adlarını bu başarısızlıklarıyla yazdırdılar. Bursların bazen geç yatırılması, bazen de akademik programa göre birkaç ay geriden gelmesi gibi sorunlar ise sıkça yaşandı. Ana gerekçeleri ise klasik: “Bütçede para yok!”
İnsan düşünmeden edemiyor; bu kadar üniversite cennetine dönüşmüş, diplomaların havada uçuştuğu bir akademik dünyada, para nasıl sorun olabilir? Evet, memurlara yüzde bilmem kaç zam yapılıyor, bütçe zorlanıyormuş. Peki, AKSA ile yapılan alım garantileri ya da uzay üssü gibi lanse edilen Ercan Havalimanı’na verilen kıyaklar sorgulanmaz mı? Bir dönem yaz burslarını kaldırmaya çalışan hükümeti ise hiç anmak istemiyorum. Çünkü dönemin bakanının odasını bizzat basmış ve hepimizle görüşmesi sonrası bu kararından geri adım atmasını sağlamıştık.
Dahası, kurucularından olduğum Avrupa Kıbrıslı Öğrenci Topluluğu’ndaki mücadele, daha da içler acısıydı. Üçüncü ülkelerde lisans eğitimi gören KKTC vatandaşlarının burs hakkı yoktu. Bu durumun gerekçesi, Nazım Çavuşoğlu gibi bir bakanın tarihimize geçen açıklamasında somutlaşmıştı. Sayın bakan, 2011 yılında, AKP Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’ya, KKTC ve TC dışında eğitim gören gençlerin “vatana ve millete hayırlı şeyler öğrenmeyip muhalif olarak döndüklerini” belirten bir mektup yazmıştı.
Bu duruma tepki olarak çok güzel bir sokak tiyatrosu ekibi kurup renkli bir protesto şenliği düzenlemiştik. Hatta elimde megafonla şu soruyu sormuştum: “Sayın Bakanım, rahmetli Denktaş İngiltere’de, Dr. Küçük ise İsviçre’de okudu. Bu sözlerinizin onlarada dokunduğunun farkında mısınız?” Sorun yalnızca para değil, aynı zamanda milli ve muhalif olmayan bir gençlik yetiştirme isteğiydi. Kusura bakmayın ama yurtseverliği sizden öğrenseydik, ateş içinde olan bu ülkemizde mücadele hala sürmezdi. Bu ülkenin gençleri direniyor ve direnecek, bundan şüpheniz olmasın. Tabi ki bu hakkı kazanmıştık ve artık üçüncü ülkelerde okuyan lisans öğrencileri burs almaya başlamıştı.
Somut Eleştiri ve Çözüm Önerileri
Sorunun çözümü için kısa vadeli bir öneri: Birleşik Krallık’ta uygulanan “Loan System” (Borç Sistemi). Sistem oldukça basit: KKTC vatandaşı ve KKTC liselerinden mezun olan öğrenciler, eğitim süreleri boyunca aldıkları bursu, mezuniyet sonrasında yıllık belli bir kazanç eşiğini aştıklarında küçük taksitlerle geri öder. Böylece KKTC Eğitim Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı, sürdürülebilir bir eğitim bütçesi oluşturabilir.
Bu sistem, ekonomik kriz içinde olan ülkemizde tepkilere yol açabilir, ancak sürdürülebilir bir başlangıç için etkili bir çözümdür. Birçok arkadaşımız artık bırakın yurt dışını, Türkiye’ye bile eğitim için gitmeden önce defalarca düşünmek zorunda kalıyor. KKTC’de okuyan öğrenciler aile evinden çıkamıyor ve bireysel sorumluluk almayı, kendi kendine yetmeyi öğrenemiyor. Üniversite yaşamı yalnızca meslek ya da bir alan öğrenmekle sınırlı olmamalı; aynı zamanda düşünme ve araştırma kültürünü geliştirmeyi hedeflemelidir. Ancak bu, konfor alanından çıkmadan nasıl mümkün olabilir?
İkinci bir kısa vadeli çözüm önerisi ise burs miktarının yılda iki kez belirlenmesidir. Eğer yılda iki dönem başvuru hakkı varsa, burs miktarı yalnızca yılın ilk ayında, Ocak’ta değil, Ekim ayında da güncellenmelidir. Bu, değişen asgari ücrete göre yapılmalı; aksi halde hiperenflasyon altında bursların anlamı kalmayacaktır.
Son olarak, bu yazının bir mücadele çağrısı olduğunu vurgulamak istiyorum. Bu ülkenin gençlik mücadelesi tarihi, somut başarılarla doludur. Bu durumu bizzat yaşayan ve kazanmış biri olarak, pandemi sona erdiğine göre, şimdi mücadele zamanı diyorum; Hade sokağa!